Hasan odasındaki resime çakılı kalmıştı biranda.
Düşünceler tak tak etti birden kafasında .
Kendine " birçok kez hayal kurdum , hiç olamayacağım yerlerde , göremeyeveğim insanlarla .
Yinede devam ettim yüzmeye boğulmayı göze alarak , temkinsizliğimdi hatam körü körüne sonsuza bakmaktı.
Gördüklerim göremedikleri arkasına saklayan bir çocuk .
Ama ağlamayı biliyor anlamlı .
Gözyaşlarının ne zaman akacağını hissediyor kanımca.
Bakmayı sürdüyor dingin suya .
Hassanda bakıyordu dingin suya derinliğini tahmin edemeyeceği yerlerde gezmekteydi gözleri.
Hassanın içinde bir deniz derya , denizin deryanın içinde ise bir
Hassan vardı artık...
Gitme demek isterdim gitmenin içindeki kalmayı görebilseydin.
Hassanın kendine karşı son cümlerleriydi bu .
Artık herkesin son bulduğu bir dünyada son bulmaktı olağan olan elbet .
Ama Hassan sonun başlangıcındaydı daha .
Son ne demektir sizce bir son var mıdır ?Ya da bir başlangıç ?
Son olmadan başlangıç olmaz mı ? Yoksa başlangıç olmadan bir son oluşamaz mı ?
Böyle diyince ikiside mantıklı geliyor değil mi insana .
Aslında mühim olan kendi noktanı koyabilmektir bir köşeye .
Sonun başlangıcı olmadan başlangıcında sonu olmaz.
Bu yüzdendir ki insanlar bir şeye başladıklarında hep yarım bırakma isteksizlik ya da yarına erteleme sıkıntıları oluşur .
Çoğu zamanda başaramama dürtüsü.
Ben bu olayı şuna benzetiyorum.
Bir tünele girersin ve amacın tünelin sonuna ulaşmaktır.
Başlangıc tünelin başı .
Seni bir şeyler , sebebler itekler o tüneli yürümeye başlamak için.
Başlangıçta her zaman ışık vardır ve insan büyük bir hevesle başlar.
Daha sonra ise ışık kesilir yerini karanlık alır ve insan kendi kendine derki
Hayır yapamayacağım olmayacak kendinide suçlamaz o anda başkalarını suçlar en son raddede ışığın hiç olmayacağını düşünür ve kendini suçlamaya başlar.
""Ama bilmezki insan başlangıçtaki ışığın kaynağının nereden geldiğini ""
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖLDE Kİ ADAM
Random"İnsanları zorlayan o küçük beyninide alıp git buradan !" Küçük adamın söylediği ilk cümleydi bu. Hayatla bağını koparmaya ramak kalmış bir adama karşı. Karşısındaki çehrenin bakışları hiçbir şekilde unutamayacağı keskinlikteydi. Hüznünün berraklığı...