Her sabah alarmı deniz dalgalarının sükuneti olan bir çocuk.
Her sabah denizin esintisiyle yorganına daha çok sarılan bir çocuk
Her sabah ilk işi balıkçı teknelerini saymak olan bir çocuk
Her sabah ilk olarak denize koşan bir çocukAma bir şeyler eksik
Bir sıcaklık arıyor gözleri
Her sabah denizle beraber çölün kokusunu içine çeken bir çocuk.Nasılda utangaç sonsuzluktan bile kaçırdığı bakışları
Suyla bütünleşmiş Elizyanın çölü
Su onu benimsemiş Elizyada suyuBu berraklığı oradan geliyor belli
Elizya şehre çok yakın bir yazlık kasabada büyümekteydi .
Kuşların sesini denizden ayıramazdı kendi sesinide denizden .Yarım kalan cümlelerini denizin dibine söylerdi Elizya ,
Denizin altını bu kadar çok sevmesi bu kadar çok merak etmesi bu yüzden di belkide
Hayali olması gibiydi kocaman...
Sonsuzluğu sen belirleyemezsin sonsuzluğu hayallerin belirler .
Sınırı onlar çizer.
O sınırı geçip geçmemek sana kalmış...Kumlara çöl yazdı Elizya yine
Olması gerektiği gibiydi kumların üstünde kitaptaki , resimlerdeki gibi
Peki niye kavurucu sıcak yok hani develer nerde demeye başladı.""Küçük hayaller büyük hayallere geçişin birer basamağıdır.
""Yansımadaki çizgiler gerçektir onları yabana atmayınız.
Su bile taşarak kıyı çizgisini belli ederken biz niye durduğumuz yerden o çizgiyi çizmek için çabalıyoruz.
O yüzden yansımadaki çizgileri yabana atmayalım .
Asıl yolumuzu gösterecek olan onlardır.
Yine büyük bir hayal başında yakaladın beni...
Öyle bir dalga gelirki senide alır benide.
Babamın yokluğundan bu yana çok düşünmüştüm .
Bizi neden bıraktığını .
Yük olmamızı hissetmesinin altında yatan sebebleri .
Tek bir kesit bile yokken onun hakkında ona hak vermeyi nasıl beceriyordum anlamıyorum.Ta ki ansızın bir gün çıkıp gelene kadar...
Okuldan dönüyordum . Kapıda bir adam vardı . Başımı okşayıp adımı sordu . Annemi tanıdığını söyledi . O sırada annem kapıyı açıp beni hemen içeri aldı ve odama çıkmamı söyledi.
Neden odama çıktım merdivenin beşinci basamağında arkamı dönüp neden baktım
Ve o da bana bakmaktaydı
Annemde kapı aralığından ona gitmesini söylüyordu .O bakıştan anlamıştım .
Bu bakış terketmenin geç kalmış vicdan azabıydı. ""
Her akşamüstü 5. Basamağa çıkıp arkamı dönerdim .
O bakışı taze tutmak için .
Çünkü anlamıştım ki babam bir daha geri gelmeyecek .
Eğer mutluluğum bir başkasını gülüşüne bağlıysa
Mutsuz olmayı diliyorum .Bildiğim halde sorduğum soruların cevabı farklı olmalı.
Mutlu olmak için çok genç sanırım .
O yüzden böyle asık suratı .
Bir bütün olabilmek için çok ayrıyız.Kaybeden olmak için ise çok erken.
Allahın her günü pişman olacağımı bile bile yaptım .
Sen misin hırçın deniz deli deniz
Benim aşkımı derinliklerine gömen
O zaman bende kendimi senin derinliklerine gömeceğimSon cümlelerim olduğunu bilsem
Emin ol daha çok karalardım...Herkesin imrenerek baktığı anne kız ilişkimiz o gün gördüğümde şaşırarak baktığım anne kız ilişkilerine dönmüştü.
Herkesin ortasında tartışmaya başlamıştık.
O gün anladım ki annemin yaşaması için benim ölmem gerekiyormuş.
Anneside böyle olunca istenmeyen bir insan olduğunu o zaman farketti Elizya .
Babası onu terk etmişti
Anneside onu bir yük olarak taşıyordu sırtında ...Cehennem olan günlerinin bir ışık süzmesi görmesi için çok uzaklara gitmeliydi...
Ve bu uzaklar Hassanın aydınlığına çok yakındı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖLDE Kİ ADAM
Random"İnsanları zorlayan o küçük beyninide alıp git buradan !" Küçük adamın söylediği ilk cümleydi bu. Hayatla bağını koparmaya ramak kalmış bir adama karşı. Karşısındaki çehrenin bakışları hiçbir şekilde unutamayacağı keskinlikteydi. Hüznünün berraklığı...