36. Bölüm

129 12 1
                                    


Çooook özür dilerim arkadaşlar! Ama biliyorsunuz geçen Pazar YGS vardı ve ben geçen hafta içi hiç internete giremedim. Bölümler o yüzden gecikti. Ama beni affetmeniz için dört bölüm atıyorum. Umarım beğenirsiniz!

Bu arada aranızda YGS'ye giren var mı?

***

Yusuf Tanyel

Deniz gittikten sonra ben de evime dönmüştüm. Ama aklım Fırat abinin dediklerindeydi hala. Deniz gittikten sonra yine aynı konuyu açıp hasta olmadığımdan bahsetmişti. Evet, ben kabul etmiştim hasta olmadığımı zaten ama yine de suçu bıraktığım anlamsız ilaçlara atmak istiyordum. Onları bıraktığım için öyle yabancı, kötü bir adam oldum diyesim geliyordu. Yine de bırakamıyordum o ilaçları. Kimseye söylemesem de geçen gün tekrar başlamıştım içmeye. Çünkü beyimi dindiren tek şey onlar. Onlar olmasa aklımı kaçıracağım çünkü

Ama haklıydı Fırat abi. Şimdiye kadar hep başkalarını, başka şeyleri suçladım. Kardeşimin intihar ettiği fikri aklıma her geldiğinde hayır dedim hep. O asla intihar etmez, onu Deniz öldürdü. Ama değilmiş işte! Semih intihar etmiş.

Beynim kelime çorbası gibi karmaşık şeylerle kaynıyordu. Bir yandan Güneş'imi düşünüyordum, bir yandan da Deniz'in canımı yakacağını söylediği gerçeği. Sonra mektup geldi aklıma. Bugün mektuptan Deniz'e bahsetmemiştim. Sanırım mektup da yazan her neyse benim canımı yakacak bir şeydi. Ama lanet olsun ki hiçbir fikrim yoktu. Semih en fazla ne yapmış olabilirdi ki? Hem Deniz'in hem de benim canımı yakacak ne yapmış olabilirdi?

Ve bir de beynimin köşesine atıp hiç düşünmek istemediğim o konu vardı. Güneş bakire değildi. Yani en azından ben öyle olduğunu sanıyordum. Bu konuyu Fırat abiye anlattığımda başta şaşırsa da bana birkaç şey anlatmıştı. Dediğine göre Güneş'in kızlık zarı esnek olabilirmiş. Bu birçok kadında olan bir şeymiş ve çoğu erkek benim yaptığım gibi bu olayı bilmedikleri için eşlerini veya sevgililerini suçlayabiliyorlarmış. Bunun için boşanan çiftler bile olduğunu söyleyince kendimden bir kez daha nefret ettim. O an nasıl Güneş'e öyle şuursuzca laflar söylemiştim ben? Oysaki onun hayatında benden başka bir erkeğin olmadığını çok iyi biliyordum. Ama işte o an aklıma öyle ihtimaller gelmişti ki kendimi kaybetmişim. Güneş'in bırak benden başka seviştiği bir erkek el ele tutuştuğu bir başka erkek bile olmamıştı. Bense bunu bile bile onu suçlamıştım. Kendimi bir de bunun için affettirmem gerekiyordu.

Kollarımı başımın altına alıp derin bir nefes aldım. Bir saattir tavanımı izliyordum. Ve düşünüyordum.

Nasıl affettirecektim kendimi?

Ada'nın bahsettiği şu gerçekler olayı ne kadar yakacaktı canımı?

Deniz'in bana söylememekte ısrar ettiği şey neydi?

Sorular, sorular... Sonu yok. Sonunda yerimden doğrulup telefonumu aldım elime. Hala kendimi nasıl affettireceğimi bilmiyordum belki ama ona kendimi unutturmayacaktım. O yüzden ona mesaj attım.

"Seni arayabilir miyim? Sesini özledim!"

"Seni arayabilir miyim? Sesini özledim!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BİZ GENCİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin