Seneler Sonra

118 32 1
                                    

Aradan günler değil artık seneler geçmişti . İnsan kokusuna alıştığı kişiyi unutmaz mış. Bende seni unutamamıştım. Ama hayat her şeye rağmen devam ediyordu.
Okulumu bitirmiştim.
Tamamen ev hayatı yaşıyor dum. Hayatıma bir çok kişi girmek istemişti ama ben yapamadım. Tolga yı unutmak için başka birilerine aşık olmayı denesem de hiç bir kuvvet onu aklımdan da kalbim den de atmaya yetmiyor.
Her gün zil çaldığında Tolga nın gelmeyeceğini bilsem de inatla her gün ki heycanla kapıya ben koşuyordum. Her zaman kapıyı açtığım da defalarca hayal kırıklığına uğramaktan vazgeçmiyor dum .
Dört sene boyunca iki çift göze hasret kalmıştım .
Bugün arkadaşlarla evimizin yanına açılan kafeye gidecektik. Sabah kalkar kalkmaz kahvaltı bile yapmadan hazırlanmaya başladım .
Ee tabiki uyuşuk bir kız olduğum için anca hazirlanirim.
Altına giydiğim şortum ve üzerime giydiğim kısa kareli gömleğim ile gerçekten de çok hoş duruyor dum.
Zeynep ve Fatma nın zile basması ile annemin yanağına bir öpücük kondurup aşağıya inmiştim. Büyük olmak özgür olmak demekmiş. Iyiki büyümüşüm.
Kızlarla kafeye doğru yürümeye başladık. İçeri girdiğimiz de cam kenarlarında mini etekli sarı sarı saçlı kızların Playboy erkeklerle sarmaş dolaş durmaları bile kafeye girer girmez bizi rahatsız etmişti.
Kenara bir masaya oturmuştuk. Pek hoş bir ortam değildi ama işte evimizin yanına açılan yeni kafenin nasıl olduğunu nasıl bir ortamı olduğunu da görmek lazımdı . Sipariş vermek için manüyü açtığımızda Fatma Zeynep ve ben aynı anda ;
..Ohaa! ! Diye bağırıp birbirimize bakıp kahkaha attık.
-Kızım bu ne ya burda insanı tüketirler valla.
Zeynep: haklısın valla en iyisi biz bi çay içip kalkalım. Garson çağırıp üç çay söylemiştik. Garson çayları getirirken ben
-kızlar çaylar gelmeden hemen lavaboya gidip geliyorum.
Diyip ayağa kalmıştım ki keşke kalkmasaydım. Kalkar kalkmaz Garson la çarpıştık ve olan çayları üzerime dökmüştü.
-Önüne baksana ya yandım görmüyor musun ne yaptın.
-Özür dilerim hanımefendi.
Off bu kadar talihsiz olmak zorunda mıydım. Her şey kesinlikle her zaman beni buluyordu.
Uha taş çarptı resmen bana ya. Garson gerçekten de fazlasıyla tatlı ve kuğul du. Koşarak lavaboya gittim. Üzerimi temizledikten sonra kızların yanına gidip oturdum. Çayları mızı da içip biraz da sohbet ettikten sonra kalmıştık. Tam kapının yanına hesabı ödemeye giderken kuğul çocuk garson la göz göze geldik.
Nerdeyse kafe den çıkana kadar o bana bende ona bakıyordum. O beni bende onu baştan aşağıya incelenmiştik.
Nerdeyse Tolga dan sonra 4 senedir ilk defa bir kişiye daha böyle derin ve uzun bakmıştım.
Galiba artık Tolga yı unutuyor muydum. Yada hayır her zaman olduğu gibi suan da aklıma gelmiş ve ben onu çok özlemiştim. Bizim evin önüne vardık tan sonra Fatma ile Zeynep te otobüse binip gitmişler di. Anne ben geldim diyerek koşa koşa yukarıya çıkmıştım.
Birazcık gezinti beni yormuştu. Yatağıma kendimi atıp yine tavana bakarak hayal kuruyoru dum. Hiç değişmemiştim. Her zaman hayallerle mutlu olan bir kızdım . Yatağımdan kalkıp bir duş alıp sofraya koştum. Baya bi acıkmıştım. Yemeğimi yedikten sonra hemen yatağıma fırlayıp yatmıştım. Sabah erken kalkacaktım. Sürekli evde olduğum için iş aramaya başlayacağım . Alarmı çalması yla hemen kalkıp hazırlanıp evden çıktım. Yeni açılan kafenin önünden geçerken kuğul çocuk garsonu görmüştüm hemen. Oda beni görünce gözlerini hemen bana çevirmişti. Fazlasıyla tatlı ve sempatik bir yapısı vardı. Birazcık gezindikten sonra yeni açılan kafenin camındaki eleman aranıyor yazısına takılmıştı gözlerim.
İçeriye girip girmemek arasında kalmıştım. Fazlasıyla girip konuşmaktan is arıyorum demekten çekinmiştim. Galiba bunun nedeni garson çocuktu.
Kapı dan tam adımımı atar atmaz kapıda orta yaşlarda takım elbiseli orta yaşlarda biri
-Hoşgeldiniz buyrun
-Teşekkür ederim şey ben iş için gelmiştim ama.
-Evet ben ilgileniyorum .
Galiba buranın patronuydu. Bana aile hayatıma kadar nerdeyse sorular sormuştu. Salak adam ya sadece bir iş yani fazlasıyla sıkılmıştım.
-Yarın gelip baslayabilirsin. Dedikten sonra büyük bir oh çekip hemen çıkmıştım. Hiç zorlanmadan işimi bile bulmuştum bulmasına da kafeye girdiğim den beri kuğul çocuğu görmemiştim.
Aklıma fazla yer etmeye başlamıştı.
Ama sadece ilgi çekici bir tipi ve güzelliği vardı. Eminim sadece bu yüzden takılmıştı aklıma .
Her şeye rağmen fazla enerjiğim galiba.
-You Left me lave you.. diye bağıra bağıra müzik söyleyerek kapının önüne gelmiştim.
Bu kapı bana pek çok hatıra pek çokta acılar açmıştı. Vazgeçemediğim bir aşka açmıştım bu kapıyı. Kapıyı kapatsamda kalbimi asla o aşka kapatamamıştım.
Yine odama çekilip uzun kös kendimi yere atıp büyük bir oh çektim. Yarın büyük gündü yarın ilk iş günüm dü . Erken yatıp dinç olmam lazımdı .
Saat geçmeden erkenden yatmıştım. Her sabah alarmın çalması bana küfür eder gibi geliyordu. Sinirleniyor ve gıcık oluyordum.
Pek kararsız kalmıştım ne gideceğim konusun da güzel giyinsem abartili sade giysemde fazla ezik olacaktım. Her zaman ki gibi dar pantolonumu ve gömleğimi tercih etmiştim.
Saate baktığım da ilk günden geç kalmayı başarmıştım.
Hay ben senin ya ooff geç kaldım.Anne ben çıkıyorum.
Nerdeyse kafeye kadar koştum.İlk günden geç kalmak kötü olmuştu.
İçeriye girer girmez hemen önlüğümü giyip bildiğim kadarı ile bazı işlerin ucundan tutmuştum.
Oradaki çalışanlar la sohbet muhabbet derken baya sıcak kanlı idiler. Oturup çay içiyor is olduğun da çalışıyor her şeye kahkaha atarak gülmeyi de elimizden koymuyorduk.
Tam masayı temizleyeceğim de kül tablası nın altında küçük bi not bulmuştum. O an kafamı kaldırıp Emre ile göz göze gelmiştik. Bu arada Emre benim kuğul garson. Adını da öğrenmiş tim. E olsun okadar da aynı yerde çalışıyorduk.
Notu alıp o kısa iki kelimeyi okuduğumda sadece güldüm. Çünki şok olmuştum. Beklemiyordum. ..
*******
Notta ne olabilir.
Begenilerinizi bekliyorum

Korkak SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin