BÖLÜM - 31

114 21 3
                                    

✴ ❄ ✴ ❄ ✴ ❄ ✴ ❄

MERHABA ARKADAŞLAR LÜTFEN YORUM VE BEĞENİ YAPMAYI UNUTMAYIN...

✴ ❄ ✴ ❄ ✴ ❄ ✴ ❄

Havaya sessizlik hâkimdi. Duyulan tek ses ağaçların arasındaki esinti ve fısıltıyla yere düşen ölü çam iğneleriydi.

Ve kalplerimizin atışları...

Yaşanan tüm ölümleri düşünmemek imkânsızdı Faruk, Yasin, iki Kahverengi Gömlekli, benzin istasyonundaki Avcılar. Bu ne zaman sona erecekti? Ne zaman avlanma korkusu olmadan hayatlarımızı yaşamamıza izin verilecekti?

Dağın eteği boyunca, kaya parçalarının ve ağaçların arkasına saklanmıştık. Terli avuçlarımız ve parmaklarımızla silahlarımızı kavramış, saldırı anını bekliyorduk.

Biz azınlıklar, biz mutlu azınlık, biz kardeşler takımı.

Shakespeare duman gibi kafamın içinde dönüyordu.

Bir kayanın üzerinden etrafa göz atıp Deniz'i aradım. Onu önemsiyordum, gerçek buydu. Bana kızgın olabilirdi, onu hayal kırıklığına uğratmış olabilirdim ya da Kedi'den çok daha fazla hoşlanıyor olabilirdi ancak gerçek şuydu ki beni kimsenin anlayamadığı bir şekilde anlıyor gibiydi... ve ben de onu anladığımı düşünüyordum. Gözlerındeki o korkulu ifadedeyi biliyordum. O tür bir acının nasıl olduğunu biliyordum. Onu rahatlatan, geceleri ona sarılan kişi ben olmak istiyordum.

Aniden onu bulmak çok önemli geldi onunla göz göze gelmek, ölü ağaçların arasında kısacık bir an için bile olsa onu görebilmek. Ne var ka Deniz görünürlerde yoktu.

Motorların sesim duyduğumda sıçradım. Tehdıtkâr homurtularına rağmen Avcılar'a gizlice baktığımda nefesim kesildi. Zırhlı ATVlerındeydiler ve bu sefer üstlerınde kalın zırhlar, dizlerini koruyan kalın PIAST siperleri olan siyah kasklar vardı. Yirmi yedı masum kurbanı avlamay'a gelen bir vahşi hayvan sürüsü.

Tarık ve Dilara tepeye çıkan yolun yarısında bekliyordu. Tepenin üzerındeki yerimden bile onların ne kadar korkmuş olduklarını hayal edebiliyordum. Tamamen göz önünde ve savunmasızdılar.

ATVler daha da yaklaştı. Üç yüz metre iki yüz metre oldu, sonra da yüz.

Turunculu Adamı gördüm. Diğerlerinin aksine üzerinde herhangi bir koruyucu kıyafet yoktu. bizim değersiz cephanemizden hiç korkmuyormuş gibi sadece parlak turuncu yeleğini giymişti. Başında kask bile yoktu, sadece bir şapka vardı.

Yüzünün bir yanı, iltihap ve kanla pembe parlıyordu: propan patlamasının yadigârı.

"Dayanın," diye fısıldadım Tarık Ve Dilara beni duyabiliyormuş gibi. "Sadece dayanın."

Tarık ve Dilara bekledi. En sonunda. Avcılar neredeyse üzerlerine gelip de daha fazla dayanamadıkları noktada, ayağa kalktılar ve ölü çam iğnelerini yararak, kahverengi bir denizin üzerinde seken iki taş gibi hızla koşarak eğimi çıkmaya başladılar.

Turunculu Adam başıyla hafifçe bir işaret verdi ve arkadaşlarından dördü ATVleri hızlandırarak peşlerinden ilerledi. Ormanın içinden ve ağaçların etrafından rahatça ilerliyorlardı. Tarık, eğim nedeniyle sorun yaşıyordu. Düzlükler'de geçirdiğimiz zaman onu zayıflatmıştı ve yapabildiği tek şey sırık gibi bacaklarını ileriye doğru atmaktı. Bu arada ATVler giderek yaklaşıyordu, aralarındaki mesafe her saniye biraz daha azalıyordu.

"Haydi!" diye bağırdı Gökhan arkadaşına yalvararak.

Kedi yayına bir ok yerleştirdi ve Kız Kardeşler de yaylarını hazırladılar.

KIYAMET -  AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin