İDS - 7

415 27 12
                                    

Multimedia: Hikayede geçen okul(gerçekte Robert Koleji) ve geçen bölüme koymayı unuttuğum See You Again'nin piyano ve çello coverı.

Keyifli okumalar. Bol sevgi ve öpücüklerimle :*

Gösterinin bitişi tam okul çıkış saatine denk gelmediği için okuldan erken çıkmıştık. Derin de bende eve bir an önce gitmek için sabırsızlanıyorduk. Bir ilk güne göre hiç fena sayılmazdı hatta güzel bir gün oldu. Can ile olan kötü tesadüfü saymazsak güzel bir gün oldu desem daha doğru olacak sanırım.

Okulun kapısından çıkıp durakta otobüs beklerken önümüzden geçen araba bir anda durunca durakta sadece ben ve Derin olduğumuz için biraz ürkmüştüm. Arabanın camı açılırken tedirginlikle arabaya baktım. Bize gülümseyerek bakan Ege ve sürücü koltuğundaki Can'ı görünce rahat bir nefes vererek Ege'ye gülümsedim.

''Kızlar ne yapıyorsunuz burada?'' diyen Ege'ye 'belli olmuyor mu otobüs bekliyoruz' dercesine baktım. Ben sadece bakışlarla anlaşmaya çalışırken Derin, Ege'ye cevap verdi.

''Otobüs bekliyoruz.''

''İsterseniz sizi bırakabiliriz.'' diyen Can'a şaşkınlıkla baktım, ölse beni arabasına almayacağını düşündüğüm bir insan ne de olsa.

Derin'in evet demesine izin vermeden, ''Teşekkür ederiz ama evimiz yakın zaten kendimiz gideriz.'' dedim.

''Biz arkadaşlarımızla buluşmaya sahilde bir kafeye gidiyoruz. İsterseniz bizimle gelin, hem onlarda bizimle aynı okulda, tanışmış olursunuz.'' diyen Ege'ye Derin'in konuşmasına yine fırsat vermeden ''Yok Ege, başka zaman gideriz biz şimdi eve gidelim.'' dedim.

Ege bu sefer ısrarcı bir surat ifadesi takınarak, ''Bak kızıyorum ama sadece 1-2 saat takılacağız. Gelin işte.'' dedikten sonra melül melül bakmaya başladı.

Ege'nin yüz ifadesine kıyamayıp tamam diyecekken Can, ''Ege, ısrar etme işte belli ki istemiyorlar ya da aileleri izin vermiyordur okuldan sonra takılmalarına.'' deyip pis pis sırıtınca 'konuştu yine balkabağı' diye mırıldandım.

Geri zekâlının diline düşmemek için en iyisi gitmekti. Yoksa gerçekten annemlerin izin vermediğini falan düşünebilirdi. Düşüncelerini önemsediğinden değil ama eline iki yıl boyunca benimle uğraşabileceği bir koz vermek istemiyordum.

Derin'e bakıp onay alınca, ''Tamam, geliyoruz sen yeter ki çeneni kapa.'' deyince Ege güldü. Derin ve ben arabaya binerken Can bana ters ters bakıyordu.

''Anlamıyorum ki birbirinizle ne sorununuz var, kötü karşılaşmalar yaşamışsınız işte. Uzatmayın.'' diyen Ege'ye döndüm.

''Sen onu arkadaşına sor, kibarlıktan anlamayan o.'' dediğimde Can'dan bir 'hah' sesi duyuldu.

''Çünkü kendisi çok kibar hanımefendinin. Prenses ya hani.'' Can'ın sarkastik konuşmasına cevap vermeyip, onun yerine aklıma takılan başka bir şeye yöneldim.

''Sen 17 yaşında değil misin? Nasıl araba kullanıyorsun?'' dediğimde Can beni takmadı.

Onun yerine Ege Can'a gözlerini devirip, ''Buralarda çok polis çevirmesi olmaz zaten herhangi bir sorun yaşasa da emniyetten tanıdıkları var, hemen halloluyor o yüzden. Zaten birkaç ay sonra 18 yaşına girip ehliyetini alacak.'' dedi.

Bu sefer Can'ı konuşmaya hiç katmadan Ege'ye doğru eğilip, ''Araba kullanmayı iyi biliyor değil mi? Bu yaşımda sürekli tartıştığım birinin arabasında kazaya kurban gitmek istemiyorum.'' deyince Ege kahkaha atarken Can'da söylediklerimi duymuş olmalı ki homurdandı.

İstanbul'da Dans SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin