İDS - 18

213 31 6
                                    

O kadar şaşkınım ki! Normalde günlerce bir oy bile anca gelen hikayem dün akşam sadece 1 saatte +8 oy limitine ulaştı. Teşekkür ederim. :* Söz verdiğim gibi yeni bölümü hemen ertesi gün paylaşıyorum sizin için. Bundan sonra haftada iki bölüm paylaşmayı düşünüyorum ve bölümlerin günleri de koyduğum oy limitlerinin aşılmasına göre belirlenecek. İlk burada paylaşmaya başladığımda oy limiti koymuyordum, fakat hiç yorum ve oy gelmediğini fark edince artık öyle yapmamaya karar verdim çünkü hikayeyle ilgili bir geri bildirim almam gerek ki burada yazıp yazmamamın birileri için bir şeyler fark ettiğini anlayabileyim. Lütfen hikayenin beğendiğiniz veya beğenmediğiniz yönlerini de yorum olarak yazın ki eksikliklerimi giderebileyim. Keyifli okumalar, bol sevgilerim ve öpücüklerimle :*

(Multimedia: Buray- Kimsenin Suçu Yok/ Bölümü yazarken baya Buray şarkıları dinlemiştim diye hatırlıyorum onun yan etkisi :) )

•••

Arda'nın neredeyse dönem ortasında bu okula geçiş yapmasına sınıftan homurtular gelse de bakışlarımla hepsi susmuştu. Arda'nın Gökhan hocanın teklifini geri çevirmeyeceğini biliyordum, Ege'lerle şarkı söyleme teklifini de bu yüzden kabul ettiğini söylemişti zaten. Arda'ya neden liseye başlarken bu okulu seçmediğini sorduğumda aklına gelmediğini, müzik ve dansla bu kadar ilgili olacağını o zaman bilmediğini söylemişti. Arda Gökhan hocayla detayları konuşurken sınıfta diğer tüm sesleri bastırarak biri konuştu.

''Ama hocam haksızlık olmuyor mu? Bu okula girmek için liseye giriş sınavı dışında hepimiz çeşitli yetenek sınavlarını geçtik. Şimdi biri gelip üçüncü sınıfta hem de bir anda bir dersin ortasında gelip okula kabul ediliyor.'' Şaşkınlıkla Can'a bakarken böyle bir şeyi neden söylediğini düşünüyordum. Normalde böyle bir şeyi sorun edecek birine benzemiyordu, olmadığını biliyordum. Sorun birinin dönem ortasında girmesiyle ilgili değil Arda'yla ilgiliydi. Nedenini bilmiyordum ama kurduğu cümlenin ucu Derin ve bana da dokunuyordu, bizde üçüncü sınıfta gelmiştik. Bir araya getirdiği sözcüklerin anlamını fark etmiş olacak ki pişmanlıkla önce Derin'e bir bakış attı ardından Derin ona ters ters bakınca bana dönüp uzun bir süre baktı. Kalbimi bir kez daha kırıp kırmadığını anlamaya çalışıyordu muhtemelen. Kırılmamam gerektiğini, kişisel bir şey olmadığını bilmeme rağmen kırılmıştım.

Arda tüm nezaketiyle, ''Diğer öğrenciler tarafından bu kadar sorun olacaksa üzülerek teklifinizi reddediyorum.'' deyip bana bakmıştı. Ona üzgün gözlerle bakıp, Can'a dönüp sinirle bakarken benim sormak üzere olduğum soruyu Ege sordu.

''Senin sorunun ne? Biz bu konuda Arda'yı gruba çağırdığımızda konuşmadık mı? Dengesiz misin sen?'' Dengesizin Can için en uygun tanım olduğunu çoktan öğrenmiştim ben ama bunu başkalarının ağzından da duymak bana garip bir zevk veriyordu.

Can dudaklarını büküp yüzünde sahte olduğu kilometrelerce öteden belli olabilecek üzgün bir ifadeyle, ''Ama baksana Ege sınıf arkadaşlarımız ne kadar alındılar ve üzüldüler bu duruma. Böyle bir haksızlığa göz yumamayız.'' derken en sonunda Gökhan hocaya dönmüştü. Can tam bir pislik gibi davranıyordu ve ben bu davranışların değil nedenini anlamak, davranışlarını algılayamıyordum bile.

Ege gözlerini devirip Can'ın ensesine vurduktan sonra, ''Can artık şu sana yakışmayan tavırlarından vazgeç ve bırak okula dönem ortasında kimin girip kimin giremeyeceğine Gökhan hoca karar versin.'' deyip bana baktı.

Bizim aksimize yerlerinde oturan kız öğrencilerden biri hevesle, ''Hocam oylama yapalım bence. Benim için bu okula gelmesinin hiçbir mahsuru yok mesela.'' dedi. Eh, buldu tabi kibar ve yakışıklı çocuğu okulunda istiyor kızda haklı ama kusura bakma canım ya en yakın erkek arkadaşımı sana kaptırmayacağım, zaten kalbi çoktan kapıldı.

İstanbul'da Dans SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin