Linda, Alex'ten günlerdir haber alamıyordu. İsminin Lydia olduğunu söyleyen bir kız, Alex'in birkaç günlüğüne onalrda kalacağını söyledikten sonra ne Lydia'ya ne de Alex'e ulaşabilmişti. Kafayı yemek üzereydi. Alex'i ilk gördüğü yerde onu azarlamayı düşündü fakat ailevi sorunları ve taşınması yüzünden onun üstüne çok fazla gitmek istemiyordu. Düşücelerinden sıyrılarak çalan kapıya doğru ilerledi. Kapıdakinin Alex olduğu düşüncesiyle kapıyı açtı ve son hissettiği şey boğazındaki tarif edilemez acı oldu.
*
''Bu, aradığınız kız mı?'' dedi Derek merakla.
''Evet, bu Alex.'' Scott, dehşetle Alex'in yaralı bedenine bakıyordu. Derek bir saat önce onu aramış ve ormanda saldırıya uğramış bir beden bulduğunu, bunun Alex olabileceğini düşündüğünü söylemişti. Scott da Stiles ve Lydia'yı da yanına alıp, bedenin Alex'e ait olup olmadığını öğrenmek için Derek'in iki katlı, ormanın biraz ilerisinde olan biraz küçük ama lüks barakasına gitmişlerdi. En azından Derek o muhteşem eve baraka diyordu. Stiles, içindeki endişenin nedenini bilmiyordu. Alex'e gıcık olmasına rağmen içinde bir parça ona bir şey olmasını istemiyordu. Tanımadığı birisini bu kadar önemsemesi hiç hoşuna gitmemişti. ''O... Ne zaman iyileşir?'' dedi umutsuz bir sesle. Belki biraz üzgün, belki de kırgındı. Derek ''Bir kaç gününü alır.'' dediğinde içi az da olsa rahatlamıştı.
''Peşinizdekinin ne olduğunu anlayabildiniz mi?''
''Peşimizdeki kesinlikle bir cadı. Fakat normal bir cadı olduğunu düşünmüyorum. Sanki bir işbirlikçisi varmış gibi.'' diye cevap verdi.
Birkaç dakika sonra Alex, inanılmaz bir şekilde gözlerini açtı. Hepsi şaşkınlıkla yerinden fırlayıp Alex'e odaklandı. Hiç biri nasıl bu kadar çabuk iyileştiğini anlayamamıştı. Hepsi Alex'in başına toplanmıştı. Alex'in kafası çok karışıktı, en son hatırladığı şey Scott'ın bir kaç gün önce tanıştırdığı Derek denen adamın onu ormanda bulduğu ve bu eve getirdiğiydi. Acıyla olduğu yerde kıvrandı.
''Alex, sen iyi misin?'' diye merakla sordu Scott. ''Neler olduğunu hatırlıyor musun?''
Alex, olanları hatırlamaya çalıştı. ''Evet, iyiyim. Fakat olanları tam olarak hatırlamıyorum. Okuldan çıkarak evin yolunu tutmuştum. Daha sonra karşıma Colin çıktı, ormana doğru koşmaya başladım. Beni yakaladı ve sürükleyerek ormanın ortasına getirdi. Daha sonra sanırım kafama bir yumruk indirdi ve ondan sonra gözüm karardı, bir tek acı duyuyordum. Şimdi ise burada uyandım ve olanlardan bir anlam çıkarmaya çalışıyorum. Siz lanet olası kurtadamlar benden ne istiyorsunuz?''
Alex'i sakinleştirdikten sonra onu eve bırakmak için yola koyuldular. Alex, Stiles ile sürekli göz göze geliyordu ve bundan neden rahatsız olduğunu bir türlü anlayamıyordu. Eski sevgilisiyle ayrılalı sadece 2 ay olmuştu ve ne olursa olsun yeni bir ilişkiye kesinlikle hazır değildi. İlişkiyi nereden çıkardığını bile bilmiyordu, bu düşüncelerden sıyrılmaya çalıştı. Eve geldiklerinde korkunç bir manzarayla karşılaştılar. Alex, koşarak polisleri geçti ve ambulansa doğru sürüklenen sedyedeki üstü örtülü kişinin kim olduğunu anlamaya çalıştı.
''Linda teyze?''
Peşinde Scott ve Stiles ile eve girer girmez duvara kazılı olan bir sembol gördü.''Bu sembolün ne anlama geldiğini biliyor musun, Alex?''
Alex, ağlayarak Stiles'a döndü.
''Hayır, bilmiyorum. Fakat eğer kime ait olduğunu öğrenirsem, kansız kalana kadar ona işkence edip, kafasını koparacağım.''
Sizden tek isteğim yorum yapmanız. Oy verirseniz de iyi olabilir bence :D İyi okumalar :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
Fanfiction**Alex, Londra'da aile içi karışıklıklar olduğu için Beacon Hills'e, Linda teyzesinin yanına taşınıyor. Bundan sonra işler Londra'dakinden daha da karışık olmaya başlıyor. Nasıl mı?** **İkinci sezonda da macera devam ediyor! ''Küllerinden doğan'' da...