''Anne? İyi misin?''
Bayan Martin, gözlerini açar açmaz karşısında Lydia ile karşılaştı. Gözlerini kendine gelene kadar bir kaç kez açıp kapadı. Nerede oldğunu ve neden orada olduğunu bilmiyordu. Doğrulmaya çalıştı fakat Lydia onu tuttu.
''Hastasın, dinlenmelisin.''
Lydia'nın telefonu titredi. Alex'in mesajını okudu ve telefonu kapatarak komidinin üstüne koydu.
***
Alex, Scott'ın verdiği suyu zar zor içti. Nefes alamıyor gibi hissediyor, kalbi çok hızlı atıyordu. Gözlerini kapatıp olanları düşündü. Stiles, merakla ortalıkta geziniyordu. ''Kimdi o?'' dedi. Scott sakin olmaya çalışarak ''Tam olarak neler oldu?'' dedi.
''Okuldan çıktıktan sonra Lydia'ya uğramak istemiştim fakat daha sonra ormanlıktan bir ses duyunca o tarafa doğru gittim. Ses beni çağırıyor gibiydi. Gittiğimde toplam 10 adet pençeyle karşılaştım. Sonra siz geldiniz... Tanrım, her seferinde hayatımı kurtarıyorsunuz. Teşekkürler, çocuklar.''
Kimse neden kurtadamların Alex'i öldürmeye çalıştığını anlamıyordu. Neden ailelerine zarar geliyordu? Alex'e zarar veren kimdi? Stiles ''Bir planım var.'' dedi.
--
Saat akşam 4'te, Alex'i ormanlığın ortasında bıraktılar ve her biri yaklaşık 1 metre uzaklıktaki ağaçların arkasına saklandılar. Alex, korkudan tir tir titriyor, ölmekten, arkadaşlarını kaybetmekten ve acıdan korkuyordu. Çaresizce beklemeye başladı. Çamlardan hışırtılar gelmeye başladığında, ağaçların ortasına doğru koştu ve Stiles ile Scott ortaya çıktığında kendini yere attı. ''Tanrım, lütfen yakaldık diyin, lütfen...'' Korkudan gözlerini açamıyor, Lydia'nın yönlendirmeleriyle bir ağacın dibine oturmuş konuşulanları dinliyordu. ''Isaac?'' dedi Scott şaşkınlıkla. Alex, gözlerini açtığında tam bir hayal kırıklığına uğradı. ''Senin ne işin var burada? Eski sevgili katili mi olmaya karar verdin yoksa?'' Herkes Alex'e odaklandı. ''Üzgünüm.'' dedi Isaac, ''Beni zorladılar.'' Alex, koşarak oradan uzaklaştı. Isaac'in kolunu sıkı sıkı tutan Scott: ''Neler olduğunu anlatacaksın. Hemde hemen!'' dedi.
''Yazın Londra'ya gittim ve orada Alex'le tanıştım. Arkadaş çevresi geniş, tatlı bir kız olduğunu düşündüm. Onunla tanıştık ve birbirimizi sevdik. Çıkmaya başladık. Bir gün onunla yakınlardaki bir parkta buluşmaya karar verdik. Oraya biraz erken gidip ona sürpriz yapmaya karar verdim. Daha sonra bir çığlık duydum ve ormanın içine doğru ilerledim. Bir kaç cadı beni bağladı ve onlara itaat etmemi söylediler. Canım acıyordu, Scott. Yapmak zorundaydım. Daha sonra buraya geri döndüm ve...''
Devam etmesini istediler. ''Başlarında kim var? Amaçları ne?''
''Beni bir tür sığınağa getirdiler. Küçük bir odaya girdik. Kapşonlu bir adam, orada sanki beni bekliyormuş gibi durdu ve ''Isaac.'' dedi. Oturmamı işaret etti ve ben de oturdum. Bana belirli amaçlar için orada olduğumu, cadılar ve kurtadamlar olarak dünyayı ele geçirebileceğimizi söyledi. Bana ne istiyorsam verebileceğini, ona itaat etmemi istedi. Başta kabul etmedim fakat beni Alex ile tehdit ettiler. kabul etmek zorunda kaldım ve şimdi buradayım.''
Kafalarını çevirdiklerinde Stiles'in orada olmadığını gördüler.
''Yemin ederim tek bildiğim bu. Yemin ederim.''
Açıkçası aklımda herhangi bir kurgu yoktu fakat Isaac'i bu bölümde getirip sizi daha fazla bekletmek istemedik. olaylar çabuk açığa çıkacak gibi görünüyor fakat elimden geldiğince yazmaya çalışacağım. Kurguyu tamamlamam için bana biraz zarar verin. Emin olun, ben okuduğumda bile kafam karışıyor. Yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
Fanfiction**Alex, Londra'da aile içi karışıklıklar olduğu için Beacon Hills'e, Linda teyzesinin yanına taşınıyor. Bundan sonra işler Londra'dakinden daha da karışık olmaya başlıyor. Nasıl mı?** **İkinci sezonda da macera devam ediyor! ''Küllerinden doğan'' da...