Beklenmeyen

7.7K 32 0
                                    

Okulun çıkış kapısında Eylül'ü bekliyorduk. Yine uyuşuk tavırları yüzünden okuldan son çıkan o olmuştu. O gelene kadar Eray'ın iğrenç esprilerine maruz kalmıştım. Onu dinliyormuş gibi yapıyor, söyledikleri bittiğinde gülüyordum. Aslında bahçe kapısında dikilmiş, yanındaki çocuğa emir veren, okulun müthiş ve güzel ve yetenekli ve asil ve kendini beğenmiş yıldızı Azra'yı dikizliyordum. Azra çocuğun eline vurdu ve çantası düştü, çocuk yerden kaldırmaya çalışırken o inanılmaz kısa eteğine rağmen çocuğa bir tekme attı. Ben bunları izlerken Eray, "Sana Efe'nin selamı var," dedi. Şaşkınlıkla ona döndüm, "Ne?"

"Efe'nin selamı vaar," dedi gülerek. Ne yapmaya çalıştığını anlamıştım, gözlerimi devirdim ve cevap verdim.
"Hangi Efe?"
"Künefe!" diye bağırdı ve güldü, benim gülmeme fırsat kalmadan Eylül apar topar yanımıza geldi. Çantasını sırtına attı ve "Üzgünüm, yine geç kaldım." Başıyla kapıda duran müdür yardımcımızı işaret etti, "Bilirsiniz işte, aynı şeyler."
"Sorun değil," dedim ve kolumdaki saate baktım. "Baran gelmeden eve gitsem iyi olacak. Yorgunluktan ölüyorum." Eray ortamıza geçti ve iki kolunu omzumuza attı. Yürümeye başladığımızda "Tek çocuk olmanın faydaları adında bir kitap çıkartsaydım, şu ana kadar zengin olmuştum."
Eylül küçümser bir tavırla ona bakıp "iyi de sen zaten zenginsin gerizekalı," dedi ve ben bir kahkaha patlattım. Bahçeden çıkıp durağa doğru ilerlediğimizde Azra hanım, özel arabasına biniyordu. Bize şöyle bir baktı, saçını savurdu ve arabasına bindi. Eray derinden bir of çekti, "Bayılıyorum şu kıza, çok otantik."

Eylül bıkkın bir tavırla Eray'a baktı:

"İlla ki biri tarafından tekme yemek istiyorsan seve seve bunu yaparım."

Eray Eylül'e bir tepki vermedi. Omzuma daha çok ağırlık vererek "Beni bir Nilsu anlıyor zaten." dedi. Kafamı kaldırıp ona ters ters baktım. Bir şey demeden tekrar önüme döndüm. Durağa yaklaştığımızda olduğundan daha sakin görünmesi beni sevindirmişti. Bu belki de okulun yarısının özel şoför denen olaya dadanmasına dayanıyordu. Durağa gelmemize rağmen Eray hala kolunu omzumdan çekmemişti. "Eray.." dedim kızgın bir ses tonuyla. "Efendim bebeğim?" dedikten sonra kolunu bastırmaya devam etti. Durumu farkeden ve ona çatmak için fırsat kollayan Eylül tiz bir sesle "Pislik, kızın omzunu kırmaya mı niyetlendin. Çek kolunu!" dedi ve ben de omzunun altından kurtuldum. Eray gözlerini kısarak Eylül'e bakıyordu. Böyle yaptığında korkardım. Sözlü atışmalarına bir yere kadar katlanırdım ama kavgalarını düşünmek bile istemiyordum. Kafamı sağa sola sallayarak "Dikkat çekerseniz sizi tanımıyorum. Bilmiş olun." dedim ve duraktaki boş koltuklardan birine oturdum.

Otobüsten indim. Nisan ayı olmasına rağmen havada sebepsiz bir kasvet vardı. İçimi sıkıntıyla doldururdu, bu havadan hiç hoşlanmazdım. Eray ve Eylül kuzu kuzu otobüse bindikten sonra yüzümü kaplayan gülümseme hala sönmemişken bundan hoşlanmamıştım. Derin bir nefes alıp sıkıntıyı bastırmaya çalıştım. Kapının önünde anahtarı çantamdan çıkarmak için bayağı bir uğraşmıştım. İçeriden gelen gürültülü müzikse paniklememe bile sebep olmuştu. Kulaklarımı sağır edecek kadar yüksek sesteydi. Abartıyor olabilirim. Tamam. Ama hoşlanmadım. İlk dinleyişim değil. Baran son günlerde yüksek ses ve gürültünün buluştuğu bu saçma sapan müziklere sarmıştı. İçeri girdim ve kapıyı kapatıp koşarak yukarı çıktım. Odasının kapısı açıktı. Kapıya yaslandım ve beni fark etmesi için "Merhabalarr!" diye bağırdım. Arkası dönüktü. Omzunun üzerinden baktı, ardından tamamen bana döndü. "Hoş geldin güzelim." dedi. Bağırma gereği duyarak "Güzelin için şunun sesini biraz kısar mısın?" dedim. Kaşlarını kaldırdı. Ardından tamamen müziği kapattı. "Anlamadım ne dedin?" "Hiç" dedim. Sonuçta istediğimi yapmıştı. Gülümserken "Boşuna kapattım yani." dedi. Surat ifademden olsa gerek. Bu tür şarkılardan hiç hoşlanmadığımın farkındaydı. "Güzel bir şeyler dinlesen hadi tamam da. Ne anlıyorsun bundan?" sitemkar bir şekilde çantamı sırtımdan indirdim. Baran "Geceleri Teoman dinleyip ağlamak bana göre değil ama..." yanıma yaklaştı ve saçlarımı geriye doğru atarak "benim küçük kızkardeşim güzel bir şeyler yaparsa Teoman açabilirim? Açlığımı kullanabilirsin." Şu çocuğa hiçbir zaman kıyamıyordum. Abisiyle kavga dövüş içinde olan arkadaşlarım vardı. Abisinin kafasına vazo fırlatıp hastanelik eden bile vardı. Fakat bırak vazoyu benim içimden suratımı asmak bile gelmiyordu.

BeklenmeyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin