B sorunu

302 3 0
                                    

Yol sakin ve huzurlu geçmişti. Kısa konuşmalar, müziğin kısık sesi, gittikçe soğuyan hava. Yorgundum. Sabaha kadar doğru düzgün uyuyamamıştım. Düşünmekten uyuyamıyordum. Söyleyememekten yorgundum. Garip olduğumun farkındaydı. Anlatsam düzelmeyecekti. O cümleler aklımdan çıkmıyordu. "Aptal heveslerinin peşine düşüp işlerimi engelleyemezsin. Ben ne dersem o olur. Çünkü sen benim soyadım olmadan bir hiçsin." Öyle miydim? Belki de. Zaten bundan korktuğum için hiçbir şeyi anlatamıyordum ya. Nilsu'nun sorusuyla gerçek dünyaya döndüm.

"Nasılsın?"

Normal davranmaya gayret göstererek "idare eder" dedim. Ağzımdan çıkan tek kelimeyi bile önemsediğini tam anlamıyla hissedebiliyordum. Bir şey demedi. Otel sınırları içine girdiğimizde "sen nasılsın?" dedim. Uyuşuk bir tavırla başını salladı. "Uykum var."

Nilsu

Yol boyunca Ateş'i konuşturmak bana dünyanın en zor işi gibi gelmişti. Konuşmuyordu. Bir şeye morali bozuktu. Konuyu kıyafetime bağlasa da farklı bir şeyler vardı ve benden saklıyordu. Ya da ben gerçekten paranoyaklaşmıştım. Uykusuzluktan kıvranırken başımı onun göğsüne yasladım. Belimi kavradı. Asansöre bindiğimizde yanımızdaki görevliye birkaç şey söyledi. Gülüştüler. Sessizce odaya ulaşmayı bekledim. Açılan kapıdan içeri dalıp kendimi yatağın üzerine bıraktım. Ateş'ten onaylamayan birkaç homurdanma gelmişti. Üzerimi örttü. Gözlerimi açmadan ona küçük bir gülümseme yollamayı ihmal etmedim.

*

Gözlerimi açtığımda karanlıkla karşılaştım. Akşama kadar uyuyarak tatilimizin ilk gününü çöpe atmıştım. Bilmiyorum. Belki de iyi yapmıştım. Hızlı bir şekilde yataktan kalkmamla başımın dönmesi bir oldu. Tek elimle duvardan destek alarak bunun geçmesini bekledim. Gözlerimi kırpıştırdım ve karanlık odanın ucundaki banyoya girdim. Aynaya bakmadan yüzüme birkaç kez su çarptım. Havluya uzandığımda kapı hafif bir gürültüyle çarptı. Havluyla işim bittiğinde özensizce yerine geri koydum. Aramızdaki kısa mesafeyi yok edip burnunu burnuma sürttü. Sabahki halinden sonra bu beni biraz heyecanlandırmıştı. Gülümsemek için çabalarken konuşmaya başlamıştı. "Üçüncü kez yanına geliyorum. Seni ayakta görmek güzel." Utangaç bir tavırla elimi enseme götürdüğümde dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı. "Dün gece de uyuyamadım. Ondandır." Yanağıma sersemliğimi yok edecek kadar etkileyici bir öpücük bıraktı. Üzerimde bıraktığı etkiyi atmam genelde uzun sürerdi. Bunun farkında olduğunu sanmasam da bir öpücüğü bile beni darmadağın etmeye yetiyordu. Elimi sıkıca kavradıktan sonra kapıya yöneldi. Son bir hamleyle sehpaya uzandım ve telefonumu kaptım. Hızlı adımlarla odadan çıktık.

Eylül, Eray ve Anıl'ı bekliyordum beklemesine ama Yağmur'u da masamızda görmeyi beklemiyordum. dursa da Anıl'ın yalvaran bakışları susmam için var gibiydi. Zaten bununla uğraşamayacak kadar açtım. Bir süre kimseyle konuşmadan yemeğimi yedim. Ateş sabahki gergin havasından kurtulmuş gibiydi. Ellerini saçlarımda gezdiriyor, gülümsüyor hatta espri bile yapıyordu. Bu değişimi sorgulamayacaktım geçip gitmesi beni sevindirmişti. Ağzımı peçeteyle sildikten sonra dünyadaki en güzel şeyin yemek yemek olduğuna bir kez daha emin olmuştum. Elimdeki peçeteyle oynarken Eylül "Ben artık uyusam olur mu? Yorgunluktan ölüyorum da," dedi bir anda. İtiraz edercesine bir ses çıkardım;

"uyumak için daha çok erken"

"dedi sabahtan beri uyuyan kız"

Dediğine somurtarak bakmama güldü. Ardından yerinden kalkıp "herkese iyi geceler" dedi. Eray ise kollarını açıp gerindi, "gençler ben de uyusam iyi olacak." Pes etmiş gibi nefesimi dışarı üfledim. "Eylül'ü rahatsız edeceğim demiyorsun da." Onaylayan bir gülümsemeyle "hadi iyi geceler" dedi. Yağmur ve Anıl'ın da burada olduğunu yeni fark etmiş gibi bakışlarımı onlarda gezdirdim. Keşke uykum gelseydi de ben de uyumaya gitseydim. Ateş'in saçlarımdaki ellerini hiç çekmeyişi bile uykumu getirmiyordu. Yağmur huzursuzca yerinde kıpırdandı ve "Nilsu bu durumdan rahatsız olmuyorsun umarım." deyiverdi. Gülümsedim. Sinirden ne yapacağımı şaşırmıştım. Ama ne Anıl'ı üzecektim ne de kendimi daha çok yerin dibine sokacaktım. "Hayır canım. Anıl mutlu olsun yeter." Anıl'ın mutluluktan ışıl ışıl parlayan gözlerine baktım ardından da Yağmur'a. Kimseyi mahcup, rahatsız hissettirmeye hakkım yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 21, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BeklenmeyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin