Beklenmeyen 8

689 14 0
                                    

                  

Bir süre suratına öylece baktım. Mal gibi. Bu çocuk ne diyordu, sevgili mi? Çıkmak mı? Tamam onunla konuşurken kendimi iyi hissediyordum, onunla yaşadığım her anı hiçbir şeye değişmem, gülüşü ve parfümü çok güzel ayrıca espri anlayışı- Ne diyordum ben? Ateş daha dün beni kulüpten attıran züppe değil miydi, ne ara buralara kadar gelmiştik? Ne ara onu canımdan çok sevdiğim abimin odasında yatıracak kadar sevmiştim, değer vermiştim? Ne ara onu ne zaman Azra'nın yanında görsem deli gibi köpürecek hale gelmiştim? Ne ara her gece çektiğim fotoğrafına bakarak uyumaya başlamıştım? Cevabı alamadığı için huysuzlanmıştı, "Cevap ver yoksa bırakırım kendimi," dedi, ellerinden birini gevşetti. Elimle sıkı sıkı tuttum. "Saçmalama! Cevap falan veremem. Maganda mısın sen?" "Öyle mi? O zaman de ki 'seninle çıkmak istiyorum' Bu daha tatmin edici olur," Sinirime dokunmaya başlıyordu. Yüz ifademden olayı anlamıştı ki bir elini bıraktı, acayip telaşlanmıştım. Başımdan soğuk terler akıyordu. "Tamam. Tamam, dur. Lütfen. Seninle çıkmak istiyorum. Oldu mu?" "Ne dedin, duyamadım? Burada fazla rüzgar esiyor," "Dedim ki, seninle çıkmak istiyorum!" "Anlamadım?" "SENİNLE ÇIKMAK İSTİYORUM!" Pişkince gülümsedi. "Tamam, tamam. Çıkarız," dedi ve diğer eliyle tutunarak kendini kırık olan camdan benim odama attı. Ateş üstündeki siyah ceketi çıkarıp kapının koluna asarken ben kırık cama bakıyordum. Sıkıntılı olduğum zamanlarda yaptığım gibi odanın içinde dolaşmaya başladım. Annemlere nasıl anlatacaktım? O gün sana çiçek getiren erkek arkadaşım (evet, garip bir sıfat) camıma tırmandı ben de korkudan camı mı kırdım diyecektim? "Bunu annemlere sen anlatacaksın," dedim arkamı dönerek. Ama Ateş dolabımı karıştırıyordu. Hızla yanına gittim, "Kızların dolapları karıştırılmaz!" Alt taraflardan Eray için tuttuğum erkek kıyafetlerini buldu. Mavi şortu üstüne tuttu, "Mavi beni açar mı ya, ne dersin?" Gözlerimi devirdim. "Evet, tam gözlerinin rengi," Dolabın kapısını kapatırken cıkcıkladı, "Gözlerimin rengini bile bilmiyorsun. Güya sevgilimsin," Sevgili sözcüğü garip hissetmeme neden olmuştu. Bana yaklaşırken ''Nilsu'' demişti.Sesi çok derinden geliyordu ve aynı Eylül gibi çıkmıştı. Elini yanağıma götürdü. Ateş görünümlü Eylül diye içimden geçirirken yanağımın sızlamasıyla gözlerimi açtım.

Ciddi anlamda Eylül başımda dikiliyordu. Başka hangi sivri zeka uyandırmak için tokat atardı ki zaten.  ''Eylül ne yapıyorsun sen be?'' dedim yanağımı ovuşturarak. Yerimden doğruldum. Eray "İşte şimdi uy..Günaydın Nilsu" dedi ve elindeki buzlu sürahiyle tekrar mutfağa geri döndü. Eylül muzip bir bakış attıktan sonra "Uykunda 'seninle çıkmak istiyorum!' diye bağırıyordun. Kimdi o? Ateş mi yoksa?" Olamaz ya. Rüya mıydı yani hepsi. Suratımı buruşturup kafamı televizyona çevirdim. Dün gece The Notebook'u izlerken uyuyakalmıştım. Ki böyle bir rüya görmem normaldi. Salak Nilsu. Ateş gibi bir odundan öyle bir hareketi nasıl beklersin sen. Erkek kardeşine öptürdü seni ya. 7 yaşında olsa bile çok da hoşuna gitti modern ayının. Eylül boğazını temizleyip ''Ateş olduğuna emindim zaten'' dedi. İtiraz edercesine elimi koltuğa vurdum. 'Ne Ateşi? Ateş mateş yok. Kimseyle çıkmak istemiyorum." Eylül o sinir olduğum gülümsemesini takınarak "Elbet bir gün aşık olacaktın." dedi. Ters ters suratına baktıktan sonra koltuktan kalkıp filmi kırarcasına DVD'den çıkardım. Eray "Bence sen Alp'i unutamadın." dediğinde ise "Bana mı inanacaksınız yoksa aptal bilinçaltıma mı? Kimseyi sevdiğim falan yok! Ne Ateş denen ruhsuzu ne de Alp serserisini." Evin içine yayılan sessizlikle birlikte kafamı önüme eğmiştim.

Eylül yere yanıma oturdu. 'anlatsana rüyanı' dedi. Eray'a ters bir bakış fırlattıktan sonra rüyayı baştan sona anlattım. Sonuçlarına katlanmak zor olacaktı. Az önce dediğim her şey unutulacak ve Ateş'e vurulduğum oğlan gözüyle bakılacaktı. Hoş bu rüyadaki olaylar tıpa tıp gerçek olsa, balkonumdan sallansa bile ona "seninle çıkmak istiyorum" demezdim.

BeklenmeyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin