Beklenmeyen 9

686 15 0
                                    

                  

Alp birkaç adım ötemde durdu. Sitemkar bir ses tonuyla

"Seni yalnız yakalayabildim. Sonunda."

"Ben genelde yalnızım." dedim zıttına giderek. Kaşlarını kaldırdı.

"Hiç görememişim demek ki."

"Hiç bakmamışsın demek ki."

Ellerini cebine soktu, "biraz yürüsek mi?" burnumdan hızlıca bir nefes aldım ve yürümeye başladık. "Neden benden kaçıyorsun?" dedi sakin bir şekilde. "Bence sen bunun cevabını çok iyi biliyorsun." dediğimde kafasını salladı. "Onun yüzünden değil mi?" sesindeki alaycı tını beni delirtiyordu.

"Anlamak istemiyorsun. Suç.."

"Evet anlamak istemiyorum. Anlamayacağım da. Seni seviyorum.Yüzüme bile bakmıyorsun. Eğer Ateş denen o şerefsiz olmasaydı şu an yanında yabancı gibi durmazdım farkında mısın?"

Geriliyordum. İki saniye sakin kalmaya bile katlanamıyordu. Bir de soruyor neden benden kaçıyorsun diye. Sesi gittikçe yükseliyordu. Sakinliğimi korumaya çalışarak "Ateş olmasa bile biz tekrar birlikte olmayacaktık. Beni yeterince hayal kırıklığına uğrattın. Bunun üzerinden neredeyse iki yıl geçti." Kolumdan tuttu ve kendisine doğru çevirdi. Artık yürümekten çıkmış kavgaya doğru gidiyorduk.

"Hata yaptım. Biliyorum. Senden ikinci bir şans istiyorum ama o şerefsiz sürekli bunun önüne geçiyor. Nefret ediyorum bu durumdan."

"İşleri daha fazla zorlaştırma. Ateş hiçbir şeyin önüne geçmiyor."

"Geçiyor! Şu yolda kavga ediyoruz. Sarılıp yürümek yerine kavga ediyoruz. Kimin yüzünden?!"

"Senin yüzünden!"

Ama yeter. Sinirlendiğimde kendimi kontrol edebilen biri değildim ve ben de bağırmıştım. Gözlerimizi kısmış birbirimize bakarken bir alkış sesi duyuldu. "İki insan hiç mi değişmez?" sesin geldiği yöne kafamızı çevirdik. Tutku. Gözlerimi kırpıştırdım. Ya nlış görmüyordum. Gülümseyerek yanımıza geldi. Beni sıkıca kucakladı. O kadar şaşkındım ki. Buna karşılık bile verememiştim. Yakın bir arkadaşım sayılırdı. Bir süre önce Londra'ya taşınmıştı. Arada bir haberleşiyorduk. Ama onlara da ayda yılda bir desem tam da yeriydi. Tutku'yu severdim ama güvenmezdim. Bana asla güven veren bir arkadaş olamamıştı. Benden kollarını çekip Alp'e sarılmasıyla bu güvensizliğin başlama nedenini hatırladım. Alp'le yeni tanıştığımız zamanlarda onun içine düşecek gibi davranırdı. Sevgili olduğumuzda da bu değişmemişti. Eylülle de pek anlaşamazdı zaten. Birbirlerine laf çatıp dururlardı. Taşınması bir yönden iyi oldu da denebilirdi. Bir yönden de seviyordum. Arkadaşımdı. Bir erkek yüzünden bunu bozacak değildim. Baran'ın yokluğunda Eray ve Eylül'den sonra bana destek olan kişilerden biriydi. Bunu ezip geçemezdim. Hafifçe öksürdüm ve ayrıldılar. Bu Alp'in hoşuna gitmiş olacaktı ki gülümsemekten kendini alamadı. Kesinlikle seni kıskanmadım bakışımı attıktan sonra "neden geldiğinden haberimiz yok?" dedim. Tutku gülümsedi ve saçlarını geriye doğru savurdu. "Dün gece geldik daha. Temelli döndük. Yerleşme işleri falan. Bilirsin. Haber verecek vaktim olmadı. Sonra tanıdık sesler duydum ve bunu kaçıramam dedim." Gülümsemeye çalışarak "Yani daha haber vermeye niyetin yoktu." dedim. Kafasını salladı. "Sürpriz yapacaktım. Sahi siz hala devam mı?" Alp'le birbirimize birkaç saniye baktık. Gözlerinin içi parlıyordu. Tutku'ya döndüm. "Hayır biteli çok oldu. Bir şey hakkında konuşuyorduk sadece." Tutku kaşlarını kaldırdı ve "O zaman sonra görüşürüz. Siz devam edin." İçeri girdi ve tekrardan yalnız kaldık. "Artık eve dönebilir miyiz? Geç oldu. Yol bitene kadar söyleyeceklerin de biter umarım." Kafasını salladı ve ters yöne doğru yürümeye başladık."Bir an için beni Tutku'dan kıskandığını düşünmüştüm." dedi. Başımı ona çevirdiğimde elleri cebindeydi ve yere bakıyordu. Omuzlarının düşüklüğü canımı sıkmıştı.

BeklenmeyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin