Not: Multimedya'da Fırat'ın sırtındaki dövme ve Derin ile Fırat'ın birbirlerine sarıldıkları halleri var..
Uyandığım an içimdeki huzuru hissetmek benim için tarifsiz bir şeydi.. O kadar uzun zaman olmuştu ki huzuru hissetmeyeli. Ne güzel şeymiş meğer.
Yataktan kalkıp sessiz adamlarla odanın içindeki banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. Keşke yanımda diş fırçası olsa diye düşündüm. Ağzımı bol suyla çalkalamakla yetindim.
İçeriye gidip gitmemekte kararsızdım ama sonra gelen tıkırtı seslerini duyunca gitmeye karar verdim. Üstümü değiştirsem mi değiştirmesem mi bilemedim. Sırf elbisem bu tişörtten daha kısa kalacak diye değiştirmedim. Öyle gittim içeri.
Fırat mutfaktaydı. Üstü çıplaktı. Altındaki eşofman kalçalarından her an düşecekmiş gibi duruyordu. Sırtı bana dönüktü. Ve ben gözlerimi onun sırtından ayıramıyordum.
Tanrım.
Sırtı tamamen dövmeydi. Böyle bir şey olamaz.
Hayatımda ilk defa böyle harika bir vücut ve bu kadar muhteşem bir dövme görüyordum. Çenem düşmüştü.
Dövmesi tüm sırtını ve omuzlarını kaplıyordu. Renksizdi. Bir sürü figürden oluşuyordu. Çiçekler ve dalgalanmalar çoğunluktaydı.. Ama bir yer vardı ki.. Tam ensesinin altında kalıyordu. Erkek melek..
Upuzun kanatlarını iki yana açmış, kafasını önüne eğmiş, çıplak erkek bir melek.. Dokunmak istedim. Tüm çizgilerin üstünde usulca parmağımı dolaştırmak istedim. O sırtındaki meleğin kanatlarının arasında kaybolmak istedim..
Çok güzeldi.
Kolları hareket ettikçe sanki sırtındaki dövme canlanıyordu. Sanki o melek bir an kafasını kaldırıp bana bakacak gibi hissediyordum. Ama tabi ki öyle bir şey olmadı. En azından kafasını kaldırıp bakan melek değildi. Fırat'tı.
O orada benim onu gözlerimle yediğimden habersiz bir şekilde kahvaltı hazırlıyordu. Bense duvarın yanında durmuş aptalca onu izliyordum.
Beni görünce keyifli bir sesle ''Günaydın'' dedi.
Suratım kıpkırmızı oldu. Onu izlediğimi fark etmişti. Utancımdan ölebilirdim. ''Günaydın'' Diye mırıldandım.
Göğsü hafif kıllıydı. Karın kasları inanılmazdı. Gözlerimi kaçırdım. Yüzüne bakmaya zorladım kendimi. Gülümsedim. Şuan hem suratım hem içim alev alev yansa da ben hiçbir şey yokmuş gibi gülümsedim.
''Gelsene. Durma orada.''
Yanına gittim. Ona bakmamaya çalışıyordum. ''Yardım edeceğim bir şey var mı?''
Mutfakla salonu ayıran bar masasına bir sürü kahvaltılık dizmişti.
''Ekmekleri kesebilirsin.''
''Tamam..'' Tezgahtan ekmekleri aldım. Bıçağı bulmak için çekmeceleri karıştırdım. Sonra da tepsiyi bulmak için alt dolapları karıştırdım. Ne ben ona nerede diye sordum ne de o bana karışıp yerini gösterdi. Sadece dudaklarında hafif bir kıvrımla yan gözle beni seyretti.
Ekmekleri kesip masaya koydum. ''Tamamdır.''
''Eh o zaman her şey hazır.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceden Bile Karanlık
RomanceSiyahın her tonunu bilirim. Karanlığın insana neler yaptığını bilirim. Gecenin yalnızlığını en derinimde hissettiğim geceler olmuştu. Ama bazı zamanlar vardı ki gün ışığında daha katlanılmazdı.. Acı içime kör bi iğneyle işlendiği zaman hayata kanl...