Sabahın ilk ışıkları yüzüme vuruyordu. Sıcaklamıştım. İçimde dolup taşan bir huzur vardı ama aynı zamanda da üstümde bir ağırlık hissediyordum. Gözlerimi açmadan bir ayılma safhası yaşardım her zaman.. Şimdi de uyanmaya çalışırken aynı şeyi yaşıyordum.
Sırtüstü yatıyordum. Bir kolum başımın yanına düşmüştü. Diğer kolum karnımın üstündeydi. Ama benim kolumun bu kadar ağır olamayacağına dair içimde güçlü bir his vardı.
Bacaklarım ikiye ayrılmış gibi hissediyordum. Ayrıca bacaklarımın üstünde de bir ağırlık vardı. Tanrım. Resmen uyuşmuş ve sıcaktan bayılmak üzereydim.
Gözlerimi açarken bir şeyler mırıldandım. Elimle gözümü sildim. Hafif başımı kaldırdım. Fırat'ın vücudunun yarısından fazlasının üstümde yattığını görünce dudaklarım tarifsiz bir hisle kıvrıldı.
Belli ki gece yüzüstü dönmüştü. Bir kolunu benim karnımın üstüne atmış, karnımın üstünde duran elimi avuçlarının içine almıştı. Bir bacağı bir bacağıma yapışmış diğer bacağı da iki bacağımın yarı arasında yarı üstündeydi.
Yüzü benden daha yukarıdaydı.Ben gece biraz aşağı kaymıştım. Şimdi onun boynuna denk geliyordum. Fazla kıpırdayamasam da başımı yukarı kaldırmayı başarabildim.
Elimle boynumu sildim. Duş almam gerekiyordu. Fena terlemiştim. Azıcık kıpırdanmaya çalıştım. Ama Fırat homurdanarak beni daha da kendine çekti.
Allah'ım onun çıplak vücuduna iyice yapışmıştım ve bu hiç hoş değildi. Normal bir zamanda hoş olabilirdi ama şuan benim için kesinlikle işkence gibiydi. Bakmamaya çalıştım göğsüne.
Yüzüne bakıp gülümsedim. İlk defa biriyle aynı yerde yatıyordum. Ve bu kadar güzel olacağını düşünmezdim. Sabah uyandığında onun kollarında uyanmanın ya da gözünü ilk açtığın an onun yüzünün sana bu kadar yakın olmasının bu kadar harika duygular uyandıracağını bilmezdim.
Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp göğsümdeki ferahlamanın tadını çıkardım. Gözlerimi yüzünden ayırmadan öylece onu izledim. Dolgun dudaklarına baktım. Birbirine yapışmıştı. Dokunmak istedim ama yapmadım. Çenesi sivri geliyordu. Yüz hatları keskindi. Burnu küçük ama erkeksiydi. Kirpikleri.. Çok güzeldi. Çok sık ve gürdü.
Saçları dağılmıştı iyice. Ve o tüm bunlarla çok huzurlu uyuyor gibi görünüyordu.
Biraz daha kıpırdanıp ona doğru döndüm. İyice homurdandı. Ama dayanamamıştım.
Biraz daha yukarı kayarak başımı onun başıyla aynı hizaya getirdim. Bir elimi kaldırıp yüzüne koydum. Artık uyanıp uyanmaması umurumda değildi açıkçası. Onun yüzüne dokunmak istiyordum.
Dokundum da.
Elimin avuç içini yanağına koydum. Yeni çıkmış sakallarını hissedince gülümsedim. Sonra başparmağımı hatlarında dolaştırdım. Burun kemerini takip ettim parmağımla, sonra kaşlarını, oradan çenesine indirdim elini. Sonra alnına düşen saçlarını usulca geriye ittim.
Kirpiklerini kırpıştırdı. Alt dudağımı ısırdım. Uyuyormuş numarası yapsam yer miydi acaba? Yemezdi muhtemelen. Ben de vazgeçip en tatlı halimle gözlerine baktım. Gözlerini açtı.
Tüm siyahlığıyla, siyahın en sıcak tonuyla bana baktı. Genzinden biraz sesler geldi. Dudaklarım iyice kıvrıldı. O pek memnun değil gibiydi ama suratında bir alaycılık vardı. ''Günaydın'' Diye mırıldandım.
İlk uyandığımızdaki gibi beni sırtüstü döndürerek üstüme çıktı. Hala biraz sırıtıyordum. İki kolunu başımın yanına getirip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Tamam. Artık kesinlikle sırıtmıyordum. Ama o benim düşündüğüm şeyin aksine burnumun ucunu öperek ''Günaydın'' diye mırıldandı. Ah..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceden Bile Karanlık
RomanceSiyahın her tonunu bilirim. Karanlığın insana neler yaptığını bilirim. Gecenin yalnızlığını en derinimde hissettiğim geceler olmuştu. Ama bazı zamanlar vardı ki gün ışığında daha katlanılmazdı.. Acı içime kör bi iğneyle işlendiği zaman hayata kanl...