Geri Dönüş.. (Part1*)

23 9 0
                                    


Gelmemişti.. Ne o gece ne ertesi gece!

Birlikte kahvaltı ettiğimiz sabahın akşamında kendimi ifadesiz ve sakin tutmaya çalışarak Ayna'ya gitmiştim. Fırat akşam geleceğini, görüşeceğimizi söylemişti. Bütün bir gece içimdeki ağırlıkla çalışmış, onun beni odasına çağırmasını beklemiştim. Huzursuzluğum saatler ilerledikçe artıyordu. Ellerim titremeye, kafamda türlü şeyler canlanmaya başlıyordu. İzin vermek istemiyordum hiçbirine.. Onlar benim kafama üşüşmeden, beni ele geçirmeden ben kendimi müşterilerin arasına atıyordum. Kendime nefes alma izni bile vermeden çok uzun saatler geçirdim.. Ama nafile.. Akşam eve geldiğimizde Cansu'dan izin isteyerek odama çekilip yalnız kaldığım o an; bütün gece savaştığım her şey, beni ele geçirmek isteyen beni tüketecek olan tüm o şeyler istediğine kavuştu.

Olduğum yere çökmüştüm. Ben bu kadardım işte. En ufak bir şeyde yerlebir olacak bir dayanıklılığa sahiptim. Şuan her ne olduğunu bilmesem bile en kötüsünü düşünerek hatta en kötü her ne olduysa benim yüzümden olmuş olabileceğini düşünerek kendimi tüketebilecek bir insandım. Hayır hayır her zaman böyle değildim tabi ki de.. Sadece son iki yıldır.. İki mi? Hala mı? Daha uzun zaman olmuştu..

Oturduğum parke zeminde dizlerimi kendime çekerek başımı ellerimin arasına aldım. Her zaman yaptığım şeyin işe yaramasını umut ederek ''Sakin ol, yok bir şey'' diye kendi kendime fısıldadım. ''Geçti yok bir şey.. Kötü hiçbir şey olmadı. Kötü bir şey olmadığını biliyorsun lütfen kendine eziyet etme. Lütfen kalbindeki bu ağırlığın artmasına izin verme.''

Biliyor muydum gerçekten kötü bir şey olmadığını? Hayır, kesinlikle bilmiyordum. Ama o gece kendimi buna inandıracaktım. Sabah olduğunda Fırat'ın beni arayacağına inanıyordum. Evet, uzun zamandan beri ilk defa bir şeye inancım tamdı. Mutlaka önemli bir şey olmuştu ama bu illa kötü olmak zorunda değildi. Sadece beni aramaya fırsatı olmamıştı hepsi bu. Ya da belki de ben kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki beni arayacağını sanmıştım. Ah Tanrım! Öyle bile olsa o kadar umurumda değildi ki.. Ama dedim ya hiçbir şey sandığım ve inandığım gibi gitmedi. O geceyi bir şekilde atlattım. İyi kötü.. Atlatmayı başardım.

Ama ertesi gün gözümü telefondan alamayarak kalbimdeki ağırlığın artmasına göz yumdum. Cansu her ne kadar beni bütün gün teselli etmeye, kötü bir şey olmadığına inandırmaya çalışsa da bütün bir günü ve geceyi ağzımı bıçak açmadan durgun bir şekilde geçirdim. Akşam işe gittiğimizde küçük bir umut vardı içimde. Gözlerimin maviliği barın her yerinde dolaştı. Sanki onun burada olduğuna dair bir ipucu ya da.. Bilmiyorum beni rahatlatacak ufacık bir şey arıyordum. Bulamadım. Eşyalarımı bırakmak için odaya gidip geri geldiğimde gözüme tek ilişen Adem abi olmuştu..

Hiç düşünmeden adımlarımı ona doğru attım. O da gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Yanına vardığımda sanki maraton koşmuş gibi göğsüm kesik nefeslerle inip kalkıyordu. Cansu'nun sırtımdaki tedirgin bakışlarını hissediyordum. Bir an kendime gelerek gülümsemeye çalıştım. Dudaklarımı ıslattım. Sahi ne kadardır konuşmamıştım? Dudaklarım kupkuruydu. Adem abi'nın tedirgin bakışları altında ''Fırat bey burada mı?'' diye sordum. Sorduğum soruyla ben nefesimi tutarken Adem abi gözlerini kısmıştı.. ''Ne yacaksın kızım Sen Fırat beyi? Yine istifa mı edeceksin?'' Diyerek ortamı yumuştamaya çalıştı. Gözlerimi gözlerine dikerek yine ve yine beni rahatlatacak bir şeyler aradım.. Yine ve yine hüsrana uğradım! Bir şey olmuştu. Belliydi. Adem abi her ne kadar belli etmemeye çalışsa da ondaki gerginliği hissedebiliyordum.

Sorusuna karşılık gülümsemeye çalıştım ''Önemli bir şey söylemek istiyorum kendisine'' . Adem abi aramızdaki şeyi biliyor olabilir miydi? Yok canım. Olamazdı. Değil mi? Neyse umrumda değildi. En azından o an için düşüneceğim son şeylerden biriydi.

''Yok kızım, Fırat bey burada değil. Ne zaman gelir bilmiyorum.''

''Gelecek yani?''

''Derin iyi misin kızım sen? Bir şey olduysa bana söyleyebilirsin, her zaman yaptığın gibi?''

''Gelecek yani Fırat bey değil mi?'' Sabırsızlığımı, içimde yükselen ateşi bastıramıyordum. Korku saatler ilerledikçe vücudumun her bir zerresini ele geçirmeye başlamıştı.

Adem abi ağzını açmak üzereydi ki Cansu geldi. Kolumu yakalayarak küçük bir kahkaha attı. ''Ohoo Derin hanım siz böyle işten kaytarmaya çalışacaksanız..Adem abi sende buna ayak uyduruyorsun ha!'' Gözleri ikimizin arasında gidip geliyordu. Biz ise Adem abiyle birbirimize kitlenmiş bakıyorduk. Kesinlikle biliyordu.

O gece de bir önceki gece gibi hem Ayna'da hem evde kendimi sakin tutmaya çalışarak geçti. Saatler ilerledikçe ellerimin titremesini bastırmaya çalışarak geçti.. Eve geldiğimde kendimi kasmaktan o kadar yorulmuştum ki. Hiçbir şeyin beni ele geçirmesine izin vermeden sıcak suyun altına girdim. Yumuşadım yumuşadım yumuşadım.. Gelmeyecekti.

Geceden Bile KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin