- Son çaren ya beni serbest bırakırsın ya da kız Nempha'ların yemi olur.
Artık karar verecek bir durumda değildim. Elimden geldiğince hızlı davranarak sopa ile ışıkları patlattım.
- Doğru seçim insan.
Oda karanlıktı fakat zincirlerin sesinden Khaneyanın serbest kaldığına emin oldum. Aydanın beline sarıldım. Bir an için sessizlik oldu. Bu sessizlik beni oldukça ürpetiyordu. Ayda kulağıma fısıldadı.
- Doğa seni seviyorum.
Elini tuttum onu sevdiğimi sözlere gerek kalmadan anlattım. Ölümü göze alabilecek kadar seviyorum onu. Ve bundan asla vazgeçmeyeceğim ölecek olsam bile.
Göz gözü görmeyen bir karanlıkta durduğumuz yerde bekliyorduk. Ayak sesleri ve onun devamında gelen böceğimsi vızıldamalar ve tarif edemediğim ancak uydurabileceğim sesler vardı. İçim ürperiyor yalan söylemeyeceğim. Karanlık bir oda da serbest kalmış işkence görmüş khaneya ile onunla savaşan Nempha kulağa oldukça korkunç geliyor.
Çok uzun sürmeden boğuşma sesi kesildi.Kazananın kim olduğunu bilmiyorum. Her halükarda biz kaybedebilirdikte. Khaneya kazansa bizi öldürebilir. Nempha kazansa yine öldürebilir. Her zamanki gibi yinede umutluyum.
Nefes nefese bekliyorum. Ya sessiz bir ölüm ya da öncesi büyük bir ağrı.Evet o an geldi perdeleri açma vakti. Omzumda hissettiğim o tüylü pençe.
-Biz khaneyaların en kötü huyu nedir bilir misin ?
-İğrenç olmanız dışında mı ?
-Sözümüzü tutarız anlaşmaya sadık kalırız.Sonu ölüm olsa bile. Sözünü tutmayan khaneya zaten ölü sayılır.
- Yani ?
- Yani seni hemen şimdi öldürebilirdim. Ama beklemek zorunda kalacağım. Başka bir sefer bu kollarda kopardığım kafan olacak.
Diyerek uzaklaştı. Görmüyordum ama sesinin uzaklaşmasından anlaşılıyordu. Aydaya sıkıca sarılıp saçlarını kokladım. İçim bir nebze huzurluydu bir insan için en kötü şey sevdiği insanı kaybetmesiymiş, geçtiğimiz dakikalarda bunu anladım.
-Hey veteriner hala orada mısın ?
-Maalesef ki evet. Ama adamlarım için aynısını söyleyemem.
- Üzgünüm, bizimle gelmelisin.
- Bende aynısını düşünuyordum.
- Bütün mühimmatları alıp buradan uzaklaşmalıyız. Ve bize bir tekne lazım.
-Tekne mi ?
-Evet.
- Ne için lazım.
- Sivriadaya gitmemiz gerekiyor. Bütün cevaplar orada.
-En son orada bir sürü asker vardı. Havada kuş uçurtmuyorlardı.
- Ama biz kuş değiliz bir şekilde oraya sızacağız. Benim elimde askerlerde olmayan bir şey var.
- Nasıl bir şey bizi oradan geçirebilir ki ?
- Dünya dışı bir teknoloji mi mesela ?
Pyromayı çantamdan çıkardım. Parlamasını görünce gözleride en az pyroma kadar parlaktı.
- İşte bu işe yarayabilir.
- Tamam fakat evvela arkadaşlarımızı bulmamız gerekiyor.
- Zaten bu kadar kolay olacağını bekleyemezdim.