5. Bölüm

42.1K 2.7K 536
                                    















Keyifle okuyun....


🖤



Dün akşam AZA'da bir şeyler içip geçmişi yad eden Ruken ve Kenan girdikleri atmosferden memnundu. Yeni yeni kıpırtılar hissediyor, birbirlerini anlama yolunda emin adımlarla ilerliyorlardı.

Ruken'in Kenan'da en sevdiği şey her zaman hayat dolu ve eğlenceli olmasıydı. Bazen aşırıya kaçıyor olabilirdi Kenan, ama Ruken ona da alışkındı. Kenan hayattan tat almayı sonuna kadar seven bir adamdı. Kendi dingin ruhuna taban tabana zıt olsa da kendine de böyle bir adamı layık görüyordu. Kendi gibi sakin birinin böyle eğlenceli bir adamla olması da hayatına renk katıyordu. Buna bazen emin olmasa da şimdilik hiçbir sorunları yoktu.

Eve geldiğinde üzerini değiştirip mutfağa girmişti. Üzerindeki iş kadını resmî, göz alıcı, kadınsı kıyafetlerinin yerine askılı bluzu ve uçuş uçuş rahat bir etek giymişti. Aynada kendine bakarken sol omzundaki dövmeye gitti parmakları. Hayat ağacı görselini üç santime üç santim yaptırmıştı. Omzuna çok yakışıyordu. Döveninin olduğu bölge onun çok özeldi.

Bu geceyi evinde Kenan'la geçirecekti ve ona yemek yapacağına söz vermişti. Kenan buna inanamamıştı ama kendini ispat edeceğini de üzerine basa basa söylemişti. Yemek yapmak evde yapacağı tek işti. Çalışma odasından çıkıyorsa ya yemek yapar ya yemek yer ya da kitap okurdu. Haricinde sürekli çalışıyordu.

Genç bir kadın olarak bazılarına göre sıkıcı bir hayatı varmış gibi görünebilirdi ama Ruken mutluydu. Haftada bir kez dışarı çıkardı, o da genellikle cuma veya cumartesi akşamlarına denk gelirdi. Arkadaşlarıyla haftada bir toplanma kararları vardı, -uzun bir zamandır bu da askıya alınmıştı- bu belki bir yemek belki bir kulüp belki de sinema olarak değişirdi.

Marine ettiği tavukları fırına, yanında baharatlı patatesleriyle birlikte verdi. Kenan'ın en sevdiği yemek tavuklu her şeydi. Salatasını hazırlayıp sosunu da yanına bıraktı. Masaya iki servis açtı. Masanın ortasında duran şamdana bakıp bir süre düşündü. "Mumla yemek yiyecek kadar olmadık," diyerek alıp kenara, konsolun üzerine bıraktı. "Başka zaman artık."

Soğuk mezeleri de yerleştirdiğinde kapının sesini duydu. Güvenliğe talimat vermişti; Kenan Kurşunlu ne zaman gelirse gelsin içeri girebilirdi. Makyajsız yüzüne gülümseme yerleştirdi. Makyaja sadece dışarda tahammül edebiliyordu. Yüzünde makyajın gizleyeceği pürüz yoktu. Cilt yapısı oldukça sakindi. Düzenli besleniyor ve düzenli uyuyordu. Tek sorun fazla, büyümeyen bir kadın gibi oluşuydu. Makyaj konumunu yerine getiren bir amaç gibiydi onun için. Kendiliğinden düz, kalem gibi olan saçları at kuyruğu yapmıştı.

Kalbi kanat açarken ulaştı kapıya. Elinde kırmızı güllerden kocaman bir demet olan, yeşil gözlü karizmatik adamın gözlerinin içine gülümsedi.

"Hoş geldin." Sarılıp yanağına öpücüğünü kondurdu ve aldı. "Ruken Kara'yı özlemişim. Şu an on sene öncesine gittim, geliyorum." Gül demetini uzattı. Alıp koklayan kadının gülüşüne kendi gülüşü karıştı.

"Bu güzel iltifat için teşekkür ederim."

Kenan erkeksi bir gülüşle göz devirdi. "Yapma Ruken, gerçekten de değişmiyorsun. Sen benim gözlerimin önünde büyüdün."

"Büyüdük. Hadi çıkar ceketini."

Kapıyı kapatıp elindeki pasta kutusunu girişteki konsolun üzerine bıraktı. "Limonlu, en sevdiğinden."

Çiçeği tutturamamıştı ama pasta tamamdı. Limonlu her şeye aşık bir kadındı -limon hariç- Ruken ama kırmızı güllerin evrensel dili olduğundan sitem etmedi, etmeyi dahi düşünmedi. "Teşekkürler."

Kalp Sonunu Kendi Seçer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin