21.Bölüm

24.1K 1.6K 112
                                    










...

Gözlerini araladığında yatağın boş tarafı yapayalnızsın diye göz kırpıyordu. Bir süre öncesine kadar bu hisleri ona hatırlatmayan zihnine kızgındı. Her şey onunla değişmemeliydi ve aslında değişmiyordu, Oğuzhan bir boşluğu dolduran, kelimeyi tamamlayan eksik ve en önemli harf gibiydi.

Geçen sekiz sene boyunca, okulu bitirdiğinde evlenmeli, şimdi şu kimsenin aralamadığı kapıdan anne baba diye çığlık atarak giren birkaç tane çocuğu olmalıydı. Aile olmayı seviyordu, ailesi olmasını hep istemişti. Oğuzhan o ötelediği hislerin gün yüzüne vurmasını sağlamıştı ve şimdi Ruken altından kalkamıyordu.

Ne yapacağı konusunda bir fikri yoktu. İlk defa bir konuda çekimserdi. Onu daha iyi tanımak, her şeyini çözmek ama en çok güzel şeyler yaşamak istiyordu. Kaçamaklar onu mutlu ediyordu ama nereye kadar edecekti? Oğuzhan'ın bir görünüp bir kaybolmasının nedenini biliyordu. 'Bensiz yapabilir misin?' mesajı veriyordu.

Ruken tüm inat hislerine rağmen yapabiliyordu. Ne kadar özlüyor olsa da içine gömebiliyordu ama bunu nereye kadar uygulayacak, onu merak ediyordu.

O çok yakışıklı ve karizmatik bir adam olması bir yana saf tutkuydu. Onun kaslarını, onu sardığı kollarını, bedenini aklına bile getirmiyordu. Ruken Oğuzhan'ın gülümseyen ela gözlerini, sürekli tebessüm eden o şekilli dudaklarından döktüğü o hoş sözleri unutamıyordu.

Ve boyuna kadar yalana batmış hissediyordu. Abisine bin yalan söylüyor, gözlerinin içine baka baka inkar ediyordu. Ne yapacaktı? Oğuzhan'ı ailesinin içine sokmak için çok erkendi. Ortada bir çocuk vardı ve kendini annesi olarak görmek için hazır bekliyordu. Kafası karışıktı ve çözülecek gibi değildi. Leyla ile bir kez karşılaşsa artık dönüşü çok zor olan yollara girecekti.

Uzanıp telefonunu alıp ekranı açtı. Tek bir mesaj bile yoktu. Bir daha geleceği günü mü bekleyecekti? Bu çok saçmaydı, fazla saçma. Canı Ruken çektiğinde gelip alıp gidemezdi. "Ben ne istediğimi anlatırken nerede hata etmiş olabilirim," diye mırıldandı. Gözlerini kapatmış telefonu burnuna usul usul vurup çekiyordu. "Biraz zaman dedim, onu görmek istemediğimi söylemedim. Bu adama bana neyin acısını çektiriyor?"

Telefonu yatağa bırakıp hızlı hızlı soluk aldı. "Ben senin oyuncağım değilim. Ben Kenan değilim. Ne demek istemişti?" Kaşları çatık doğruldu. "Ben Kenan'la oynamadım ki oyuncağım olsun. Oğuzhan'la da öyle, gayet açıktım." Örtüyü hızla kaldırıp kalkacağı anda telefonun sesine döndü.

Oğuzhan yazısına bakınca içi ısındı. Yatağa geri yatıp başını yastığa bırakırken açtı telefonu. Neşeli ses tonuyla, "Efendim," dedi.

"Anne," diyen fısıltılı bir ses duydu. Telefonu kaldırıp baktığında yanlış kişi olmadığına bir kez daha emin oldu. "Alo?" dedi şaşkınlıkla.

"Anne benim, Leyla." Küçük kız kıkırdıyordu.

Ruken'in gözleri kocaman olana kadar açıldı. Yatakta tekrar hızlıca doğruldu. "Leyla?" Aklında binlerce senaryo hızla dönüyordu ama Leyla'nın ona nasıl ulaşıyor olduğunu anlamıyordu. "Baban nerede? Beni nasıl aradın?"

"Babam uyuyor, odasından telefonu aldım." Leyla yine küçük küçük kıkırtılar çıkarıyordu o şen sesinden.

Ayaklarını yere basıp, dirseğini bacağına verdi. Elini alnına vurup, gözlerini kapattı. "Beni nasıl aradın?"

"Babamın şifresini biliyorum, telefonunda senin fotoğraflarını gördüm sonra arama şeyine girdim ve fotoğrafına bakıp buldum. Adı güzel kadın yazıyordu oraya bastım."

Kalp Sonunu Kendi Seçer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin