30.Bölüm

27.4K 1.5K 55
                                    










Selim'in kullandığı arabanın arka koltuğunda yeni projeleri gözden geçiyordu. Selim'in yanında oturan Sümeyra da tabletinde rutin işlerini hallediyordu. "Patron," dediğinde Oğuzhan ona döndü. Arka tarafa dönen asistanıyla göz göze geldi. "Bunu görmek isteyeceksin." Tableti uzattı.

Oğuzhan gelen e postaya bakınca gözlerini kısıp eski bir gazeteden çekilen fotoğrafa baktı. Babasının gülerken çekilmiş bir fotoğrafıydı. Hemen yanında sarışın bir kadının başka bir fotoğrafı vardı. Başlığa göz attı.

Engin Kara sevgilisi Emel Arman ile yurtdışına hareket hâlinde olan bir uçak kazasında hayatını kaybetti.

Devam eden yazıyı okumadı. Hemen altındaki notu, e postanın gönderilen adını okudu. Hazal Arman... Sadece konuşmak istiyorum. Seni yarım saat sonra yazılı adreste bekliyorum.

Tableti Sümeyra'ya uzattı. "Selim'e adresi söyle."

Sümeyra, Selim'e adresi söylerken Oğuzhan bu kadının ondan ne istediğini düşünüyordu. Geçmiş, geçmişti ve ikisini bağlayan ne vardı? Konuşarak ne elde edecekti? Neden bu kadar ısrardı? Aklına gelen yeni bir fikirle yüreğine taş oturdu. Hazal onun kardeşi olamazdı veya buna benzer bir durum. Başını sağa sola salladı. Çok saçmaydı, Hazal saf bir kızıldı. Ne babası ne kendisi ne de bildiği başka bir aile üyesi kızıl değildi. Çoğunluğunu esmerlerin oluşturduğu bir soydan geliyordu. Bunu aklında eledi, ihtimal vermedi. Peki, o zaman sorun neydi? Düşünerek ilerlediği yolda unuttuğu tek şey Ruken'e verdiği sözdü. Söz ver birlikte gideceğiz...





...



Hazal odasında Kenan'la birlikte yeni porselen koleksiyonun onlara getirisi olacak olan rakamları inceliyordu. Kenan tüm boş vakitlerini Hazal'ın yanında ona destek olarak geçiriyordu. Kendi şirketlerinde ağabeyleri ve ablaları ona çok iş bırakmıyordu.

"Bu özel bir tasarım. Yetmiş beşinci yılımız için tek üretim olacak ama kaç adet onu düşünüyorum."

"Yetmiş beş diyorsun, Hazal. En az elli bin diyorum. Sınırlı sayıda olduğunun reklamı rağbeti artıracaktır."

"Bu mümkün," dediğinde telefonunun sesine döndü ve ekrandaki Teyzem yazısını gördü. "Teyzem arıyor. Günler sonra ilk kez."

"Aç," dedi Kenan elini güven verircesine sıktı.

Derin bir soluk alıp açtı. "Efendim, Teyze?"

Zehra ağlıyordu, sesi o kadar kötü geliyordu ki Hazal'a, yüreği ezildi. "Hazal, çok kötüyüm, seni de çok özledim. Ben... Üzgünüm ve seninle konuşmak istiyorum."

Hazal'ın gözleri doldu, annesi bilmişti Zehra'yı. Her şeyiyle o ilgilenmişti. Bu kadarını hak ediyordu. "Neredesin teyze?"

Zehra hıçkırdı, burnunu çekerek ona adresi verdi. "Lütfen gel, kendimi iyi hissetmiyorum."

"Tamam, yola çıkıyorum." Hazal telefonu kapatıp Kenan'a döndü. "Sesi çok kötü geliyordu, gidip bir baksam iyi olacak.Buraya yakın sayılır, çabuk gider geliriz."

"Ben de seninle geleceğim, teyzene hiç güvenmiyorum."

Hazal başını yana yatırıp gülümsedi. "Abartma, Kenan. O, benim teyzem, ne olabilir ki?"

Kenan omuz sikti. "Evet, senin teyzen o yüzden onun gerçek yüzünü göremiyorsun. Bana kalırsa son derece tehlikeli. Akıl sağlığı yerinde değil, o sapkın düşünceleri sağlıklı biri düşünemez."

Kalp Sonunu Kendi Seçer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin