22.Bölüm

22.7K 1.7K 62
                                    







Bir cumartesi evinde tek başına oturmanın verdiği ızdırabı dindirmek istiyordu. Eskiden, daha birkaç ay önce böylesi hislerinin olmadığını da biliyordu. Kalbindeki ağırlığın nedeninin bir adı vardı; Oğuzhan. 

Akşam Efşan'la nargile gecesi yapacaklardı ama günü doldurması gerekiyordu. Bunun için yapması gereken de abisine gitmekti. Yeğenleriyle kafayı çekebilirdi. Belki yine o bitmeyen yemekli ve kalabalık günlerinden birine denk gelirdi. Bugün, o günkü kadar fevri değildi, daha çok durgundu ama üstesinden gelecekti bu durumun.

Her anını onu düşünerek geçiremezdi, eğer bunu yenemezse her günü zehir olacaktı. Bahçede kahvesini içerken telefonundan hesaplarına girmiş, neler olup bittiğine göz atıyordu. Her anını soysal medyada yaşamıyordu veya takip konusunda istekli değildi ama ara sıra da olsa bakıyordu.

Ekranda ilk önüne gelen fotoğrafın Hazal ve Kenan'a ait olacağını bilmiyordu. Trabzon'a gittiklerini anlayıp dikkatle inceledi. "Nasıl mutlular..." derken tebessüm etti. Kenan'ın adına mutluydu, aşırı mutluydu. Kenan sevilmeyi hak eden güzel bir adamdı ve kendisi ona bu zevki verememişti. "Birimizin sorunsuz olması güzel," diye mırıldandı. "Bunların düğün yakın ama benim öküz ortalarda yok."

Fotoğrafı beğenip kapattı. Başka bir şey görmesine gerek yoktu. Ellerini yumruk yaparak çenesinin altına bıraktı. "Arasam bile değişmeyecek şeylerin olduğu kanaatindeyim. Canıma okuma sözünü tuttun da beni bırakmayacağın sözüne ne oldu?" Sessiz, fısıltı gibi sözleri içinin dışa vuruşuydu. Çenesini kaldırıp kollarını geriye uzattı, başını kolları üzerine yatırıp düşünmeye devam etti ama içinden çıkamıyordu. Nefesle ayaklandığında evden ayrılması beş dakikasını almamıştı.

Siyah aracını almıştı, kendisi kullanıyordu. Korumaları arkasından takipteydi. Düşünerek malikaneye gideceği yoldan saptı. Oğuzhan'a gidecek bir yol biliyordu. Madem bunu kendisi başarmıştı, adamı kendinden uzaklaştırmıştı, bir yolunu bulabilirdi.

Bir saat sonra AZA'da Zeynep, Aslı ve Azra'nın karşısında oturuyordu. Ona yardım edebilecek, tecrübe ve zekanın adını yazmış kadınların ona bir akıl vereceğinden hiç şüphesi yoktu.

Ve biraz uzağında, kulağında fısıltı kulaklığıyla sesleri eleyip, sinyalleri masayı hedef alan Sümeyra'nın onları dikkatle dinliyor olduğunu bilmiyordu.

"Sıcak bir cumartesi günü bizi neden burada topladığını anlatacak mısın?" diye soran Zeynep'e yüzünü buruşturdu Azra. "Kör müsün, suratına baksana, bu surat başım dertte bana yardım edin suratı."

Azra'ya katılan Aslı kollarını masada birleştirip mahsun mahsun bakan Ruken'e yaklaştı. "Kim astı o güzel yüzünü?"

Tam konuşacağı anda Zeynep tekrar söze girdi. "Kenan değildir, değil mi?" Gözleri hüsranla kısılmıştı.

"Yok," dedi Azra. "Bu bakış ben bok yedim bakışı."

Ruken gözlerini devirdi, sıra ona gelmiyordu. "Ablalarım..." dedi masaya dayadığı dirseğinden destek alıp elini yüzüne verdi. Yüzünde bıkkınlık ve umutsuzluk kol geziyordu.

Üç kadın da sessizliğe bürünüp bekledi ama arada birbirlerine sözsüz sorular göndermeyi ihmal etmiyor, yine sessizce cevaplıyorlardı.

"Ben... ben sanırım aşık oluyorum."

"Kime?" diyen üç kadın aynı anı paylaşmıştı. Ruken yüzünü elinden çekip arkasına yaslandı. Ne derse makbul olurdu bilmiyordu. "Telefonlarınızı uzaklaştırabilir misiniz?"

Aslı ayağa kalkıp masadaki telefonları hızla kaparak kafenin kasa bölümüne yürüdü. Çekmeceye bırakıp geri döndü ve Ruken en baştan en sona tek tek anlattı. Kenan'a olan kırgınlığından dahi bahsetti.

Kalp Sonunu Kendi Seçer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin