8.BÖLÜM

105 5 3
                                    

Burnuma dolan parfüm kokusuyla uyandım. Allahım yaw biri şişeyimi kırdı ne. Kokusuda güzel değil hem. Gözlerimi araladım. Yine beni saran kollarla karşılaştım. Bilin bakalım kimin kolları? Tabiykide Hakan'ın. İki gündür tek başıma uyuyamıyorum. Alışacam en sonunda o olacak. Hakan'ın kollarından kurtulamaya çalıştım. Tabiykide başarılı olamadım. Kollarıyla beni sıkı aıkı sarıyo ama hiç canımı acıtmıyo. Bu ne iş kardeşim. Baktım çıkış yolu yok  son çare hakanı uyandıracaz."Hakannnnn kalkk beni kaçırıyolar. Hakannn yardım etttt." Ben böyle söyleyince Hakan gözelerini actı"Duru kim kaçırıyo seni?. Nerdesin?"diye bağrıyodu ama kolları hala bana sarılıydı.
- Burdayım hakan. Burada.
- Kızım Duru sen malmısın? Buradaysan niye bağrıyosun beni kaçırıyolar diye?
- Mal sensin salak. Kollarından kurtulamadım diye dedim öyle,ahtapot gibi sardın beni. Hem nasıl kaçırsınlar beni? Öyle bişi olsa kollarından alamazlar korkma.
Hakan o an anladı herhalde benim kolları arasında olduğumu ki kollarını gevşetti ve bni kendinfen ayırdı.
-sen neden sürekli benim etrafımdasın? Niye benimle uyudun ve ben buraya nasıl geldim? En son kafedeydim ben..... yoksaaa...... yoksa sen bana bişi mi içirdin? Hııı. Yoksa sen benim gazozuma ilaçmı attın? Sapık seni. Pislik nasıl yaparsın? Hayvan... patron dedik bağrımıza bastık. Yazıklar olsun.
-Duru ne saçmalıyosun. Kafede uyuyodun. Bende evine getrdim seni. Sendecyakamı bırakmadın. Kalmak zorunda kaldım.
- Ben mi yakanı bırakmadım. Yok lahana sarması.
- He laz kızı sen bırakmadın. Seni kucağıma aldım. Takamı kavradın sende ama bırakmadın. Bende son çare yanına uzanıp uyudum.
- Uşağım atma ben öyle bişi yapmam. Yani sana yapmam. Keşke sen yerine yekta olsaydı uff yaaa.
- Ne.. ne dedin sen?
- Ne dedim ben?
- Yekta dedin.
Allah beni kahretsiin yaa ben onu içimden demiştim ama. Sı.....ym kafama. Salağım varya ben.
- Yektamı dedim ben? Yok canım sen yanlış duydun.
Hakan baya sinirlenmişti. "Hazırlan kafeye gel iki saatin var çabuk ol!"dedi. O kadar bağırdı ki hakan  bi an üstüme atlayıp beni boğacak sandım."ta...tamam." diyebildim. Hakan sinirle evde çıkıp gitti.
*********
Kafeden içeri girdim. İçerde kimse yoktu. Yektanın yanına adımaldım. "Herkes nerde? Niye müşteri yok bugün? Battık mı yoksa?"dedim kayet ciddi bi halde. Yekta ban baktı. Tabi çoçuk sindiremedi lafımı." Ne batması güzelim. Kafeyi temizliyecez bugün.  genel temizlik yapacaz. " biri beni cimciklesin bu uşak bana güzelim mi dedi? Yok xanım ben yanlış duydum herhalde." He kızım sen malidin galipten sesler duyaysın" dedi laz tarafım. Allahını seviyosan sus laz duru. Sen konulunca kötü bişi oluyo." Duru iyi misin dalıp gittin başka alemlere" Yektanın sesiyle kendime geldim. "İyiyim yaa. Bişim yok benim." "Tamam o zaman başla"dedi ve elime süpurgeyi tutusturdu.  Bende temizliğe başladım. Kafe büyük olduğu için canım sıkıldı. Bende eylenceli olur diye Hem süpürüp hemde süpürgeyle dans ediyodum. Birden elimde süpürge alındı. Yekta elini belime dolayıp. "Hadi dans edelim dedi." Ve benimle dans etmeye başladı. Baya eyleniyoduk yektayla.  Birden kafenin kapısı sertçe kapandı. "Ne oluyo burada?ne bu haliniz? İşinizi böyle mi yapıyosunuz?"dedi Hakan sinirle."Yekta işine dön. Duru odama gel HEMEN..."dedi hayet net bi ses tonuyla. Yekta tam bişi diyecek oldu
"Sakın konuşmayın. Ne dediysem onu yapın HEMEN!!"dedi hakan ve odasına gitti. Yektayla ben şaşurmış bı halde kalakaldık. Ben daha fazla beklemeyip hakanın odasına gittim. Kapıyı çaldım."Gel" sesiyle içeri girdim. Kapıyı açar açmaz hakan beni kolumdan  tutu ve duvara yapıştırdı. Ama hakkaten öyle oldu. Kapıyı kitledi ve bana bağırmaya başladı.
- Sen ne yapıyosun?
- Ne demek napıyorum?
- Soruma soruyla karşılık verme.
- Sende adam gibi sor o zaman.
- Ben adam gibi soruyorum da sen insan gibi anlamıyosun. Sabah benim kollarımda uyanıyosun. Öğle yektanın kollarında dans ediyosun. Akşam.... akşam kimin kollarında olacaksın duru. Söylesene kimi.?
- Sen ne demek istiyosun? Ağzından çıkanı kulağın duyuyo mu? Sen. Sen bana nasıl böyle bişi dersin.
-Duydun duru. Kayet açık konuştuğumu düşünüyorum.

O an içimden bii koptu. Derinde bir yerde. O kadar yaktı ki canımı sözleri. Dışa vurdu bedenimde. Sıktım kendimi dolan gözlerime karşı. Ağlamıycam. Ben hakan için ağlamıycam.
Elimi kaldırdım ve tüm gücümle hakanın yanağına bi tane tokat attım. O kadar hızlı çarptım ki tokatı. Hakanın kafası yana kaydı. Hemen ordan uzaklaştım. Hakana arkamı döndüğüm an koy verdi göz yaşlarım gözlerimden ve yanaklarımdan aşağı akmaya başladı. Kapıyı açmata çalıştım açılmadı. Kitliydi kapı." Anahtarı ver bana" dedim hakana soğuk bi tavırla. Hakan beni görünce dona kaldı."sana diyorum ver anahtarı"dedim hakanın gözlerine bakarken. O gözlerde pişmanlık gördüm ben o an. Pişmab olmuştu hakan ama geç kaldı. Hemde çok geç.
- Vermem. Çıkamazsın o kapıdan.
- Hakan anahtarı ver
-çıkamazsın dedim. Beni bırakamazsın.
Tüm güçümle bağırdım hakana " Ver anahrarı. Verrrrrr. "  hakan son çare verdi anahtarı. Hızla kapıyı açtım. İçerdekilerin şaşkın bakışları altında çantamı aldım ve hızla kafeden dışarı çıktım. Ataklarım biliyodu gidecekleri yeri. Ve öyle yaptılar.
*********

Sessiz ÇığlığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin