Düğün

88 7 0
                                    

Yine beni saran kollarla uyandım. Artık gerçekten bu kollara alıştım. AmanHakan ın laflarını unutamam. O kadar ağır lafları ben haketmedim. Ben onun koynuna girip uyumadım. Her seferinde o beni kollarına sarıp uyudu. Hemde rızam olmadan. Ama artık yeter. Hakanın kollarının arasından kurtulmalıyım. Kollarının arasından çıkmak için kıpırdandım ama izmandutun kolları yine beni sıkı sıkı sarıyodu. Benimde daha fazla burda kalmaya niyetim yok. Bende hem ona olan öfkemden hemde hep bunu yapmak istediğim için Hakanın kollunu ısırdım. Hakan bahırarak uyandı"Ahhh napıyosun duru insan böglemi uyandırılır?öperek uandırılır"dedi hakan sitem dolu ses tonuyla." Haklısın insan öyle uyandırılır ama  izmandutlar  için bu geçerlimi bilemem. Bırak beni artık. Çek kollarını. Bidahada beni yatağımdan alıp beraber uyumaya kalkma."dedim ve Hakanın az önce ısırdığım için gevşeyen kollarının arasından bir çırpıda çıktım. "Dediğimi duydun bidaha olmasın. Ayrıca sen öyle mi uyudun? O kıyafetlerle. Git üstünü değiş hemen. Biz insanlar pijamayla uyuruz."dedim. Asiye annemin yanına gittim. Hala uyuyordu. Kıyafetlerimi değiştim ve kahvaltı hazırlamaya başladım. Nede olsa hamarat bi kızım ben. Elimden her yemek gelir nerdeyse. Bende kuymak yapmaya karar verdim. Herseyi hazırlayıp masaya yerleştirdim. Sonra asiye annemin yanına gittim ve onu uyandırfım.
- Nasılsın asiye anne? Kendini nasıl hissediyosun?
- İyim  kızım. İyimde arkadasın nerde? Hani şu yakışıklı olan.
- Bilmem içerdedir o. Sen onu bırakta kahvaltı yapalım. Hadi kalk.
- Kız o nasıl laf kızım. Arkadaşın seni buraya getirmiş. Sende onu kahvaltıya çahırmıyosun. Git çağır arkadaşını da kahvaltı tapalım. Benfe o arada üstümü değişeyim. Hadi hit çahır.
- Tamam tamam gidiyorum.
Misafir odasına gittim. Kapıyı çaldım ama ses gelmedi. Bende kapıyı açıp içeri girdim.
" Hakan nerdesin?"dedim ve misafir odasındaki banyonun kapısı açıldı. Hakan beline sarılmış bi havlu ve saçlarından boynuna asağı akan sularla içeri girdi. Hakanı öyle görünce refleks olarak gözlerimi kapadım." Şeyy ben seni kahvaltıya çağıracaktım da. Pardon yaaa. Bilemedim banyoda olduğunu."dedim. O kadar utandım ki yanaklarım yanmaya başladı bile. Sesimede yansıdı tabi utanmam.   O sırada Hakanellerimi tutup gözlerimden çekti. Gözlerini gözlerimin içine dikip bana bakmaya başladı. Öyle bi bakıyodu ki böyle içim bi tuhaf oldu. Hakan ellerimi ellerinin içine hapsetti. Benim boyumun kısa olduğu gibi ellerimde küçüçük. Bu yüzdende ellerim Hakanın elleri arasında kayboldu. Bende Hakanın gözlerine baktım. Gözleri kahve renginin koyu tonunu almaya başladı. Hakan bi elini aniden belime doladı ve beni kendine çekti. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken hakan dudaklarını yaladı. Ve bunları yaparken gözlerini gözlerimden bi an olsun ayırmadı. Allahım bu işin sonu hayır değil. Hakan  bana dahada yaklaşmaya başlamıştı ki asiye annem " çoçuklar nerdesiniz? Hadi kahvaltıya" hakan hipnozdan çıkmış gibi bana bakarken bende " ben gidiyim sen hazırlan"dedim. Hakanda kollarını benden çekip tamam anlamında kafasını salladı. Ben kapıdan çıkarken hakana göz ucuyla baktım. Mahcup gibi bi hali vardı ve ensesini kaşıyodu. Daha önce demiştim galiba bu çocuk şu haliyle cok tatlı yaaa. Neyse yaa ben açım kahvaltı yapıyım. Asiye annenin yanına gittim ve masaya oturdum. Hakanda arkamdan gelip masaya oturdu. Kahvaltının en tatlı yerinde asiye annem " Bu akşam köy meydanında düğün var. Oraya gidmemiz lazım. Saat dörtte. O zamana kadar duru ben işlerimi hallediyim sende arkadaşına köyü gezdir"dedi.
"Bence gerek yok o kendi başına gezer."dedim. Asiye annemde bana "kızım sen bnim terliğimi unuttun herhalde. Tatmak isremisin" dedi. Yani bu demek oluyo ki duru ne diyosam o. Tamam anlamında kafamı salladım. Masayı toparlayıp bulaşıkları halletim o sırada hakan ne yaptı bi bilin. Öylece oturdu ve bana baktı. Hayır insan bi yardım eder. Kalas ne olucak.  İşim bitince hakana bişi demeden misafir odasına gittim. Neden diye sormayın. Çünki dün kıyafetleri olduğu çantayı hakan oraya koydu ononkinin yanına. Odanın kapısını tam kapatacakken hakan kapının arasında ayağını koyup bana baktı.
- Hoop genco napıyon çek ayağını giyinecem.
- Bende giyinecem. Sen çek kolunu.
- Ama ilk ben geldim.
- Hımmm o zaman beraber giyinelim.
- Yuh. Kafayımı yedin sen? Çık dışar.
Hakan bi anda kapıyı hızli bi şekilde itip içeri girdi. Üzerime üzerime gelmeye başladı. O geldikçe ben kaçmaya başladım. O geldi ben geri kaçtım.  Yatağa düşünce sona geldiğimi anladım. "Napıyosun sen yaa. Git asiye annem gelir."dedim son çare. Hakan bana doğru eğilip"asiye anne dışarı çıktı. İki saate gerlirim dedi. Yani iki saat bayunca ikimiz burada"dedi ve dudaklarını yaladı devam etti"sabah yarım kalan işimizi halledelim" dedi bana doğru biraz daha eğilerek. "Neeee? Şaçmalama git burdan çıkkk." Hakan sanki beni hiç duymuyomuş gibi uaklaşmaya devam etti. Ellerimi gösüne bastırıp ittirdim. "Yapma" Hakan gözlerini gözlerimi dikti ve " O zaman işine geri döneceksin. Kafeye. Ama benim asistanım olarak. Benim yanimdan ayrılmıyacaksın. Umarım biliyosundurki benim sadece kafem yok bide şirketim var. Orayada benimle geleceksin. Tamam dersen çekilirim üstünden yoksa olacaklardan sorumlu değilim" dedi ve biraz daha yaklaştı. Artık dudakları nerdeyse benimkilere yaklaşmak üzereyken "tamam. Tamam kabul ediyorum çekil üstümden hemen." Hakan aldığı cevaptan memnul oldu ki birden üzerimden çekildi."İyi o zaman döner dönmez işe başlıyosun."dedi ve üzerindeki tişörtü çıkarıp yatağın üstüne fırlattı. Çantasından başka bi tane alıp üzerine giydi ve dışarı çıktı. Bu çoçuk tam bi salak. Kalbim hala çok hızlı atıyodu. Sanki yerinden çıkacak mübarek. Bende hazırlanıp odadan çıktım. Ve hakana köyü gezdirmeye başladım.......

Eve geldiğimizde saat üçtü. Asiye annem "hazırlanında çıkalım"dedi. Hakan üstüne uygun bişiler alıp odadan çıktı. Bende maşayı ısıttım. Şaçlarımı düzleştirip. Öylece bıraktım. Buraya gelirken tanıma elbise almadım. Zaten benim fazla elbisem yoktur. O yüzden üzerime beyaz bol bi şifon gömlek giydim. Altınada dizimin bir beş parmak üstümde siyah deri bi etek. Atağıma beyaz spor ayakkabılarımıda giyip tek kullağıma zincirli küpemi taktım. Boynuma bişi takmadım çünki yoktu. Şaçıma son kez bakıp odadan çıktım. Asiye annem de hazırlanıyodu. Hakan beni görünce süzmeye başladı. Bende onu. Hakan benim gibi beyaz bi gömlek altına siyah bi pantolon ve beyaz ayakkabılar. Yani anlıycanız birbirimizin tıpatıp aynısı gibiydik. O sırada asiye annem içeri girdi.
"Uşaklar  bu ne hal ayni giydunuz. Yokmiydi başka kıyafetunuz he deyin bakayim."ikimiz asiye anneme baka kaldık normalde o hiç benim yanımda lazca konuşmazdı. "Ne bakysuğuz da hiçmi görmedunuz beni. Hade çikin bakayım dışarı. Gidelum geç kalacauk"dedi. Ben hala olanlara anlam veremezken bişi demeden dışarı çıktım. Köy meydanı biraz uzakta olduğu için arabayla gitmeye karar verdik. Asiye annem beni hakanın yanına öne oturtu oda arka koltuğa geçti. Köy meydanına gidince düğün yeni başlamıştı. Asiye annem önde biz arkada kenarda oturanların yanına doğru ilerlerken asiye annem geri dönüp hakana" sen bizlen gelemezsin. Kadınların arasında erkek uşağı olmaz." Hakan biraz şaşırmış halde asiye anneme bakarken hakkı abi yanımıza geldi.
"Kız Duru senmisun? Ne kadarda beydun maşallah. Gel bi sarılayım saha"dedi ve hakkı abiyle sarıldık. Hakkı abi hakana bakıp" habu uşak kimdur?"dedi. Tam ağızımı açacakken asiye annem nişanlısı demesin mi? Biz hakanla ona bakka kaldık. Hakkı abi cevaptan memnun olmuş gibi bize bakarken" Haaa. İnsan bi haber verur. Ama neysa has uşağa benzey. Gel bakalum damat. Gidelumda ahali tanusun seni."dedi ve hakanla yanımızdan ayrıldılar. Hakan giderken sırıtıyodu. Pislik işine geldi tabi. Asiye annem beni kolumdan tutup kadınların aradına çekmeye başladı.
- Yaa niye nişanlım dedin?
- Ne diyeydim kızım. Aynı evde kaldınız laf söz olur. Bilirsin burada kızların adının cıkmasının ne demek olduğunu.
Bende anlamış gibi ona kafamı salladım. Kadınların arasına gidince herkes beni süzmeye başladı.
- Habu kuz hav asiyenın süt kızı değilmidur. Has beydi.
- Hee yanundakida nişanlisiymiş.
-Dema.
- Ya ne sandun.
- Has uşakdurda. Maşallah. Yakuştiler.
- Hee kuz bida ayni geydiler.
- He zamane uşaklari.
Gibi laflar. Tabi benim komiğime gitti. İşte böyle böyle düğünün sonlarına doğru halay çekmeye başladılar. Hakkı abi hakanı kolundan tutmuş zorla halay çekirmeye çalışırkenki hallerini görmeniz lazım. Ha bide horon tepmeleri. Bende oynıyacaktım ama asiye annem izin vermedi. "Beş kariş etekle horon oynanamaz kızım"dedi. Bende kadınların arasında kalakaldım. Düğün bitince hakan,asiye annemle ewe giderken yolun kenarında köyün erkekleri duruyodu. Hafiften rüzgarda esmeye başlayınca eteğim uçuşmaya başladı. Hakanda sinirle kulağıma eğilip"Şu eteği kiymesen olmazdı sanki"dedi.
Sonrada bi masanın örtüsünü alıp belime sardı. Ben tam ağzımı açaçakken"sakın bişi deme arabaya bininceye kadar böyle kalacan"dedi. Asiye annemde hakana bakıp hareketini onaylar bakışları attı. Hoşuna gitti kadının bu hallerimiz. Arabaya binince örtüyü üzerimden aldı. Masaların birinin üzerine koyup yanımda yerini aldı. Ewe gidinceye kadar yolculuk sesiz geçti. Ewe gelince asiye annem uyku hapını alıp yattı. Bende otaya gittim üzerimi değişip yatağa kuruldum. Ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Sessiz ÇığlığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin