Seraphim( yarı final)

1.8K 98 102
                                    

Yazar notu şeysi:
Biliyorum bu bölüm çok geç geldi  çok çok çok üzgünüm ama ben cidden çok üşengeçtim bu ay ( Ne beni görmeseniz bile size çok işim vardı diye yalan söylemiyeceğim ) neyse umarım beğenirsiniz bölümü ve bölümde smut vardır şimdiden uyarıyım iyi okumalar
^.^

Yazarın ağzından:

Çıkmaz sokakta on bir kişi vardı ama bunlardan yalnızca biri ayakta kalabilmişti. Her yer kan gölüne dönmüştü. Ortada bir katliam vardı. Raizel karışlarındaki yedi adamı gözünü kırpmadan öldürmüştü. Yedi adamın da olduğu yer ve arabalar kan ve beyin parçaları ile kaplanmıştı. Kafasız ve cansız bedenlerin bazıları arabaların üstünde kalmış, bazıları yerde yatıyordu. Onların biraz uzağında ise iki genç vardı. Birisi kanlar içinde yerde yatarken diğeri onun tam yanında, dizlerinin üstünde, kafası öne düşmüş halde bilinçsizce duruyordu.

Derdekea bu manzarayı soğukkanlılıkla izlemişti. Bu dişi varlık hayatı boyunca ölümlere, savaşlara ve en kötü işkencelere şahit olmuştu. Derdekea yavaş bir şekilde iki gencin yanına gitmiş ve dizlerinin üstüne çökmüştü. Elinin tekini yerde yatan gencin alnına koydu. Ruhu bedenini çoktan terk etmişti ve ruhu gibi rengi ve vücut ısısı da onu terk ediyordu. Diğer elini kaldırıp bilinçsizce duran sarışın gencin saçlarının arasına yerleştirdi. Kadın bu hareketi yaparken yüzünde özlem, kırgınlık ve bunun gibi bir sürü duygu belirmişti. Kadın biraz daha sarışın gencin saçları ile oynadı; ta ki çığlık sesi gibi duyulan siren seslerini duyana kadar.

Polis araçları çıkmaz sokağa dönmeden hemen önce kadın gözlerini kapanmış ve iki genç ile ortadan kaybolmuştu. Sanki hiç orada olmamışlar gibiydi. Orada olduklarının iki kanıtı vardı; birisi, Daniel'in cansız bedeninden yere akan kan; diğeri ise orada bıraktıkları arabaydı.
***
Bunlar olurken Daniel'in vücudundan ayrılmış ruhu birçok sesin olduğu bir yerde gözlerini açmıştı. Birçok siluet ve sesler vardı. Buraya araf deniliyordu. Birçok ruhun öldükten sonra geldiği ve sonlarının ne olacağı belirlenen yer burasıydı. Ya cennete girer, cennet bahçelerinde huzur içinde yaşardın ya da cehenneme girer ve zebanilerl tarafından işkenceye uğrardın. Genç ruh nerede olduğunun farkına varamamıştı. Dahası hala öldüğünün bile farkında değildi. Aklında hala Raizel'in nerede olduğu vardı.

Genç ruhun zihninde Raizel varken cennetin altın ve özel taşlarla süslenmiş tanrı girişi açılmıştı. Bu bir ilkti. O kapı sadece tanrılar ve meleklere açılırdı ama arafta ruhlar dolanırken hiçbir zaman açılmamıştı. Aslına bakılırsa iki evren oluşu boyunca kapı açılmıyordu. İnsanların bencilliği ve kendini bilmezliği yüzünden melekler tanrının emri ile canlılara yardım etmiyorlardı ve tanrı da insanların arasına karışmıyordu. Bu yüzden iki evrenin oluşumu ve yok oluşu sürecinde tanrı girişi açılmamıştı.

En ilginç olanı ise aynı anda kara tanrı girişinin de açılmasıydı. Bu kapı kemiklerden ve kandan yapılmıştı. Kapının üstünde çığlık atan milyonlarca kafatası bulunuyordu. Kafataslarının gözlerinden kapı açıldığında alevler çıkmaya başlamış ve güçlü bir çığlık sesi duyulmuştu. Bu kapı iki evren oluşumu sürecinde birkaç kez açılmıştı ama bu kapının açılmasının nelere sebep olduğu bilinmiyordu.

İki kapı da sonuna kadar açıldığında arkalarında birer siluet belirmişti. Tanrı girişinin arkasından bembeyaz ve altının karışımı gibi parlayan altı kanada sahip birisi çıkmış ve kapının önünde dikilmişti. Kanatları o kadar büyük ve güzeldi ki ruhların hepsi ona bakakalmıştı. Biraz uzun ve beyaza yakın ama altınmış gibi parlayan saçları vardı. Vücudunu altın işlemeli, değerli taşlarla bezenmiş siyah bir zırh kaplıyordu. Sol tarafında ise yine altın kaplamalı bir kılıç vardı. Gözlerini ruhların üstünde gezdirdiğinde en sonunda içlerinden özel olanında durmuştu. Ela gözler parlayan sarı gözler ile karşılaştığı bu anda genç ruhun düşündüğü griye çalan mavi gözlerdi.

ÖLÜMÜN HABERCİSİ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin