Etkisini Asla Kaybetmez

379 34 15
                                    

"Bırakmak zorunda değilsin." Steve, Tony ile Stark Kulesinin balkonundaydılar. O yükseklikten şehre bakmak, insana harika bir şehir manzarası sunuyordu. Bütün şehri görebilmek mümkündü. Ama Tony'nin elinde zırhlarının birinin kaskı vardı. Onu elinde tutarken, aklındaki derin düşüncelere dalmıştı.

"Başka çarem yok ama, Steve, Hank ile yaptığım şeyden sonra, insanlara yaşattığımız onca şeyden sonra. İron Man daha var olamaz. Bunun burada bitmesi lazım, daha fazla devam etmesini istemiyorum." Steve, Tony'nin bu dediklerini kabullenmek istemiyordu. Ellerini belindeki kemerine koymuş Steve, elindeki kaska bakarken dalıp gitmiş Tony'e gözlerini dikmişken, konuşmaya devam etti. "Tony, dediklerini kulakların duyuyor mu? " Steve, biraz sert çıkmayı düşündü, "İnsanlar İron Man'in emekliye ayrılmasına ne diyecek sanıyorsun? İstemeyecekler, kabullenmeyecekler. "

Tony, elindeki kaskı düşürecek gibi tutuyordu. Düşürse de pek umurunda olmazdı. Aşağıya düşerse en fazla bir arabanın üstüne gelir, oluşan zararı öder geçerdi Tony. Onun tarzı buydu, en kısa ve en temiz çözümü bulmak. Bu sefer ki en temiz ve en kısa çözüm işi bırakmaktı.

"Sensiz İntikamcılar ne olacak peki?" Steve, bunu derken sanki iç savaş hiç yaşanmamış, her zaman onunla dost kalmış gibi söyledi. Tony, Steve'e döndü, "İntikamcılar dağılacak Steve. Siz de bıracakasınız. Ultron'dan sonra bütün kötü adamlar neredeyse işlerini bıraktı. Dünyaya barış geldi Steve, amacımıza ulaştık. Bize ihtiyaç kalmadı."

Steve, bu duyduklarına inanamıyordu. Tony bunları diyecek hale mi düşmüştü? Steve, elini Tony'e doğru uzatıp bir adım öne attı kendini. Tony ise Steve'e dönüp "Dur," dedi. Steve, olduğu yerde, eli havada kaldı. Steve sözüne başlayamadan Tony lafa girdi "Kahramanları devri bitti Steve, bize ihtiyaçlar kalmadı. İstersen Shield'ın oyuncağı olarak işe devam et. Ben bıraktım." Tony, balkondan içeriye girerken, kaskı yere attı.

Yere düşen ağır, metal kask yoğun bir ses çıkardı. Çıkan sesten ağırlığı ve yapıldığı metalin türünü belli ediyordu. Steve, Tony'nin arkasından gidişini izledikten sonra, kaskın yanına kadar yürüdü, eğildi ve kaskı aldı. "Sen gitsen bile, bu sembolü taşıyacak birileri her zaman olacak Tony."

Tony bunu içeriye girerken duymuştu ama hiç umursamamıştı. Kimse yeni İron Man olmayacaktı.

Hiç kimse.

Tony, limuzinin içindeki siyah deri koltuğunda uyuya kalmışken, bu gördüklerinden sonra uyandı. Gözlerini açınca kuleye yaklaştıklarını gördü. Bir an önce gidip Franklin'e hesap sormak istiyordu. Nasıl olur da ondan izin almadan kuleye gidebilirdi. Tony, onu sıktığının farkındaydı ama bu onun umurunda değildi. Arkadaşına söz vermişti ve Franklin'e bir şey olmaması lazımdı.

Tony ona zarar gelmemesi için onu çok fazla kolluyordu ve sıkıyordu. Franklin ise bundan nefret ediyordu. Azıcıkta olsa özgür olmak, kendi başına takılmak istiyordu. Ama Tony ne olursa olsun buna izin vermiyordu. Ondan izinsiz hiç bir yere gidemezdi Franklin. Bazen annesinin karnında ölüp, hiç doğmamış olmayı bile dilediği olmuştu genç adamın.

Oysaki stresli ihtiyar onun bu düşündüklerini hiç bir zaman dinlemiyordu. Bir süre boyunca ikisinin arasındaki ilişki çok iyi gitmiş olsa da, Franklin büyüdükçe ve ergenlik dönemine gelince, araları her anne babanın olduğu gibi bozulmuştu. Ergenlik zamanlarında daha asabi olan Franklin, dışarıya çıkıp gezme isteği daha çok artmıştı.

Bacaklarının olmayışı, tekerlekli sandalyeye mahkum olması onun mutlu olmasına engel olsa da, o bu haliyle bile dolaşmaya razıydı. En büyük hayali dünyayı dolaşmaktı. Yeni yerleri keşfetmeyi, gezmeyi istiyordu ama ona karşı çıkan bir babası vardı.

Aile | Tony StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin