Simsiyah bir zemin, bomboşluk, hiç ses yok, gök yüzü mavi. İlerisi, gerisi, her yanı bomboş. Tony, tam ortada duruyordu. Yaşlı milyarder ayağa kalktı. Nereye bastığı, ayaklarının yere değip değmedini bilemiyordu. "Neredeyim ben?" Yüksek sesle söylemesine rağmen, sesi boşlukta uzun bir süre yankılandı.
Öne doğru bir adım atmak istedi, kendi bilinç altında olduğunu anlamıştı. Etrafında bir şey arayan Tony, bulamıyordu. Koca bir boşlukta olmak onu rahatsız etmeye başlamıştı. Kurtulmak için yapması gerekenleri aklından geçiren Tony, ufaktan sesler duymaya başladı. Duyduğu sesin ne olduğunu çok iyi biliyordu. Yıllarca savaşlarda ve görevlerde o sesi duymuştu.
Duyduğu ses, kendi zırhının iticilerinin çıkardığı sesti, ellerinden ve ayaklarından çıkan itici ışınların sesini her yerde tanırdı. Yukarıdan aşağı doğru yavaşça inen zırhına baktı. Zırhı, model üçtü. Eve geldikten sonra geliştirdiği ikinci zırhı. Onunla bir çok anısı vardı.
Önüne inen zırh, ayaları yere değince durdu. Sanki heykelmiş gibi, dimdik durmaya başladı Tony'nin karşısında. Ama zırh nedensizce, Tony'den daha uzun ve daha genişti, sanki daha büyük biri için yapılmış gibi.
Tony, elini zırha götürdü yavaşça. Kırmızı ve sarı renklerin en parlak hallerine sahip olan zırhının üstünde bazı çizikler vardı. Tony, gördüğü çiziklere, işaret ve orta parmağı ile yavaşça dokunmaya başladı. Zırhın üstünde, metalin her zamanki soğukluğu vardı. Parıl parıl olan ama eski zamanların çiziklerini üstünde taşıyan emektar zırhın üstündeki her bir çizik, Tony için başka bir görevi, başka bir macerayı anımsatıyordu.
Çiziklere dokundukça, kafasında bazı sesleri duymaya başladı. Demircinin devir döverken demirin çıkardığı şiddetli gürültü aniden o bomboş alanda yankılanan tek ses oldu. Tony, aniden yüksek gürültü duyduğu için irkildi ve etrafına baktı. Her ne kadar demir dövme sesleri gelse de, etrafta hala bir şey yoktu.
Yankılanan sesler bir süreden sonra Stark'ı rahatsız etmeye başlamıştı. Zırha, iki parmağı ile değil, bütün elini değdirdi. Uzun zamandır zırhlarına dokunmamış olduğu için artık unutmuş olduğu soğukluk ile bir daha tanışmış oldu.
Ark Reaktörünün yanına dokunan Tony, elini birazcık daha gezdirdi zırhın üstünde. Her bir çiziği, hangi görevde, kiminle kapışırken olduğunu hatırlıyordu. Hepsi aklındaydı, unutması imkansızdı çünkü. Hangi kahraman yaptığı kahramanlıkları unutabilirdi ki? Onları onlar yapan oydu, yaptıkları.
Çünkü insanı, ne olduğu değil, ne yaptığı tanımlar.
Aniden zırh, Tony'i boğazından kavradı. Tony ne olduğunu anlayamadan şoka girdi. Zırhı, onu boğazından tutup havaya kaldırdı. Tony'nin ayakları zemin ile teması kesmişti. Kurtulmak için çırpınmaya ve zırhın elini kendinden uzaklaştırmaya çalışan Tony, hem yaşlılığın verdiği güçsüzlük, hemde karşısındakinin metal bir zırh olması yüzünden başarısız olmuştu.
Zırhı onu havaya kaldırdıktan sonra, konuştu "Beni hatırladın mı?" ardından onu ileriye fırlattı. İleriye uçan Stark, yere düşünce az da olsa yerde de süründü. Yere sertçe çarptığı için kalkmayı denese bile başaramadı, ne yapacağı konusunda çaresizdi, aklına hiç bir fikir gelmiyordu.
Önünde, onun eski zırhı vardı ve onun üstüne üstüne doğru korkutucu adımlarla geliyordu. Oranları normal bir insan için olmayacak kadar büyük olan zırh, Tony'nin iki katıydı neredeyse. Çareyi kaçmakta bulsa da, kaçacak yer yoktu, önü bomboş ve bitmek bilmeyen geniş bir alandı.
Zırh, onun dibine kadar gelince, Tony'i bir daha boğazından tuttu. Aynı şekilde ayağa kaldırdı "Soruma cevap vermedin? Sanırım hatırlayamadın. Ben, geçmiş anılarının yanına gömdüğün benim. Ben senim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aile | Tony Stark
Short Story"Söz veriyorum Rhodes" Dünya'nın Iron Man olarak bildiği Tony Stark, bütün gezegeni Ultron'un ordusunun hükmettiği Ultron Çağı zamanında kaybettiği arkadaşı olan James Rhodes'a söylediği sön söz buydu. Tony, Rhodes'a verdiği sözü tutabilmek için...