Medya: Ola ve Lily Spinner's End' de
Ola heyecanla sayfayı çevirdiğinde eski bir tarihte yazılmış yazıyla karşılaştı. El yazısıydı ve pek düzgün değildi.
Spinner's End-1970
Annemle babam yine kavga ediyor. Alışık olmadığım bir şey değil aslında. Dün de kavga ediyorlardı, ondan önceki günde. Umurlarında olduğumu sanmıyorum. Zaten ben de onların kavgalarını umursamıyorum. Umursadığım, daha dün tanıştığım kızıl cadı. Onu bir türlü aklımdan çıkaramıyorum. Gülümseyişini, bakışını, saçlarını, rüzgârla burnuma gelen kokusunu unutamıyorum. Papatyayı uçurup onun avucuna bıraktığımı unutamıyorum. O papatyanın yerinde olmak, ona yakın olmak istediğimi unutamıyorum. Zümrüt yeşili güzel gözlerini unutamıyorum. Gözlerindeki parıltı, hiç sönmez umarım.
Gözler kalbin aynasıdır demişti annem. Lily' yi gördükten sonra annemin haklı olduğunu anladım. İçi de dışı gibi çoğu yaşıtının aksine. Kalbi, gözlerine vurmuştu. Bir de benim kalbime...
" Sen cadısın. " diye kulağına fısıldadığımda şaşkınlıkla bana döndü. Dönerken saçları yüzüme çarpmıştı. Asla unutamadığım o koku, böylece burnuma gelmişti. İkimiz de şaşkınlıkla birbirimize baktık. O, cadı olduğu için şaşırmıştı.
" Sana inanamıyorum. " dedi ve koşarak uzaklaştı, hiç sevmediğim ablasının peşinden...
" Hadi Lily gel! " Demek adı Lily' di. Bence Daisy olmalıydı. Her ne olursa olsun, harikaydı. Ancak geride iki şeyi bırakmıştı; beni ve kitabını. İnanıyorum, ikimiz için de geri dönecek.
Kızıl Papatya o benim için. Lily, en yakın ve tek arkadaşım ( henüz o bilmese de ).
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
Bugün, Lily ile tanışmamızın onuncu günü. Biliyor musun, kitabını almak için geri döndü. Kapımızı çaldığında annemden önce koştum. Karşımda duruyordu. Hafifçe gülümsedi. O kadar güzel ki gülümsemesi! Umarım hiç suratı asılmaz.
" Kitabım sende kalmış olabilir mi? "
" Evet. " Annem her an gelip onu kovabilirdi.
" Sen, ilk tanıştığımız, yani kitabını unuttuğun ağacın altında bekle. " Kızıl Papatya yavaşça başını salladı ve ben daha kapıyı kapatmadan yürümeye başladı. Koşarak odama çıktım onu bekletmemek için. Elimde kitap, onunla 'buluşmaya' giderken içim içime sığmıyordu. Tepeye vardığımında, onu çok uzaktan da olsa seçebildim. Çünkü o, Kızıl Papatya' ydı.
Yanına vardığımda bana gülümsedi. Zümrütler, bana dönmüştü.
" Teşekkür ederim. " Kitabına sarıldı. O kitabın yerinde olsaydım, en yakın arkadaşı olsaydım...
" Adın ne? "
" Se-Severus. Kitabını çok mu seviyorsun Lily? " Şaşkınlıkla bana baktı. Keşke hep bana baksa.
" Adımı nereden öğrendin? "
" Ablan seninle konuşurken duydum. "
" Sen, bana cadısın diyen çocuksun. " Kızıl Papatya hemen ayağa kalkıp gitmeye çalıştı. Hayatımda ilk defa, cesur davranıp onu kolundan tuttum.
" Yanlız değilsin. Ben de senin gibiyim. " Onu inandırmak için yerden küçük bir papatyayı koparıp avucuma koydum. Biraz dikkatimi toplayıp yapmam lazımdı ama olmuyordu! Dikkatimi sürekli elimdeki papatyaya değil, Kızıl Papatya' ya kayıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM YİYEN GÜNLÜĞÜ - SNİLY -
FanfictionSeverus Snape' in Günlüğü Bu günlüğü, sana ne kadar değer veriyorum anla diye yazıyorum. Belki birgün evleniriz ve çocuklarımıza güzel bir hatıra olur. Tabi ki sana da. Bu defteri sana anla diye yazıyorum seninle geçirdiğim her anı. Sen beni sevmes...