10.BÖLÜM "TEKLİF"

58 8 3
                                    

Sonunda Grand'ın ikizinin bulunduğu odaya varmıştık, hesap sormalı mıyım yoksa onu kendi tarafıma çekmeli miyim? O silahtan kurtuluş yok, yanımızda olsada ölecek, bir dakika! Ben vurulduğumda Grand beni kurtarmıştı, belki kardeşinide kurtarır. Grand kurtarır mı işte orası muamma.

"Grand." dedim gözümü yatakta yatan kardeşinden ayırmıyorken.

Hala ismini bilmediğim Grand'ı ikizi sırtüstü uyuyordu, biz gelmeden önce uyuğa kalmış. Grand sinirlense de sakinleştirmeyi başarmıştım, sonuçta kardeşi ölecek ve bir insan ölürken mutlu ölsün isterim, kardeşi tarafından bağırılırken değil. 

"Efendim?" dedi Grand beklemediğim sakinlikte.

"Kardeşinin ismi ne?" dedim.

"O benim kardeşim değil bu bir! Bana onun hakkında soru sorma bu iki!" dedi sertçe.

"Tamam, ben kendisine uyanınca sorarım." dedim umuramayarak.

"Ona da sormayacaksın, bu üç!" dedi Grand uyarırcasına.

"Grand, o zaman nasıl planlarını öğreneceğim?" dedim sinirle.

"Orası beni ilgilendirmez." dedi Grand beni umursamayarak.

'Grand!" dedim uyarırcasına.

"Tamam, ama fazla konuşma o pislikle."  dedi Grand pes etmişti.

Grand'ın bu tepkilerini anlayamıyorum. Tamam, onun kötü olduğu doğru ama konuşmadan nasıl sorgulayabilirim ki? Mantık işte, bazen Grand kaybediyor. Acaba buradaki insanların hepsi mi böyle? Yani bunlar kimyasal silah kullanımı yasakken kimyasal silah üreten insanlar, belki arkamda olan insanlar desteklemiyordu ama dünyanın çoğu ülkeleri kabul ediyordu.

"Adı Simon bu arada." dedi Grand düşüncelerimi bölerken.

"Adını söylemeyecektin diye hatırlıyorum." dedim ciddi bir şekilde.

"Söylemeyecektim ama onla ne kadar az konuşsan iyi." dedi Grand.

"Sanki onla çok konuşunca beni kesecek." dedim alaya.

"Olsun, ben işimi garantiye alayım, onla ne kadar az konuşsan senin yararına?" dedi Grand.

Göz devirdikten sonra düşünmeye devam ettim. Grand'a bak sen ya! Adamın kardeşi burada ve nefret püskürüyor, benim yanımda şu an Kaan bile olsa sarılırdım. O derece bir hasret var yüreğimde. Aileme olan özlemim hergün, her saat, her dakika, her saniye, hatta her salisede artıyor. Onları bir kez daha görebilmek için ölürdüm gerekirse. Neden olmasın? Onları görmeyi çok istiyorsam tekrar görebilirim. Ben bir defa zaman makinesi yaptım, bir kez daha neden yapamayım? 

Simon huzursuzca kıpırdadı, dikkatimi Simon'a verirken her hareketini incelemiştim, fazlasıyla kusursuz tıpkı Grand gibi. Ben bunları niye karşılaştırıyorum ki? Tabii mal, ikizler ya, karşılaştırmam gayet normal. Simon'un huzursuzca uyuması beni rahatsız ediyor, ona acımıyor değilim, ölecek ve bunu kendiside biliyor. Simon dudaklarını hafif araladı, bir şeyler demeye çalışıyordu. Hemen Simon'un yanına gittim ve baş ucunda bekledim, Grand'ın bana öfkeyle baktığını gördüm ama kayda değer bulmadım. 

"İyi misiniz?" dedim yumuşak olmaya çalışarak.

"Grand..." dedi Simon, sesi boğuk çıkmıştı.

Grand'a gel işareti yaptım, ama o beni tınlamadı bile, gerizekalı. Ona sert bakınca 'ne var?' bakışı attı, sinirle gözlerimi kapatıp açıp sakinleşmeye çalıştım, tekrar gel işareti yapyım, başını olumsuz şekilde salladı.

"Grand, gelsene."dedim hızlıca ve sinirle.

"Gelmeyeceğim, onla konuşmayacağım." dedi Grand sert bir şekilde.

Gelecekteki BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin