David öldü ve ben hiçbir şey yapamadım, sadece karnıma giren ağrıların yüzünden. David'i öldürenlerle karşı karşıyayım, beni öldürürler mi bilmem ama bunların insan olmadığı kesin.
"Neden onu öldürdünüz, bir insanı öldürmek bu kadar basit mi?" diye bağırdım.
İrice olan bir adam yanıma geldi ve diz çöktü, koyu kahve gözlerinin içine öfkeylebaktım.
"İnsan öldürmek çok basit, seni şimdi öldürebilirim, ama böyle bir şey yapmayacağım, sen Grand'a diyeceksin ki 'bu savşı durdurmayı hayal etmeyi bıraksın yoksa onun için kötü olur.' anladın değil mi?" dedi adam bana bakıp gülümseyerek.
"Vicdansızlar, sizin vicdanınız nerde? Onlarca insan sebepsiz yere ölüyor sizin yüzünüzden!" diye bağırdım.
"Bence sen fazla konuşma, sonun iyi olmayabilir."
"Sonum yok benim zaten! Ama sizin sonunuz olacağım!"
"Sen gruba daha yeni dahil oldun sanırım. Ama tuhaf bir tarzın var. Üzerindekiler yıllar önce giyilen bahçıvan kıyafetlerine benziyor."
"Rahat olmak gerekir hem vicdanan hem de..."
"Edebiyatı kes! Edebiyattan hoşlanmam, edebiyat seni yükseltip dünyaya hakim kılmıyor."
"Dünyaya hakim olmak insanı mutlu etmez."
"Çok sıkıcısın, ufak kız."
İrice olan adam yanımdan gitti, hepsi kapıdan çıkıp gittiler, ben ne yapacaktım, ne yapmam gerekiyor? Grand'ın tepkisini çok merak ediyorum.
Başımı David'in göğüsüne dayadım, kalp atışları duyulmuyordu, yanaklarımdan yaşlar süzülüyordu, bu zamanda birisini öldürmek bu kadar basit mi?
İçeri Grand girdi, yanıma hızlıcsa geldi. Başımı kaldırıp Grand'a baktım.
"David! Hayal David'e ne oldu?" dedi Grand endişelenmiş bir şekilde.
"Bir kaç adam buraya geldi... David'i..."
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım, Grand diz çöktü, ona ağlayan gözlerimle baktım.
"Hiçbir şey yapamadım, Grand! Gözlerimin önünde öldürdüler, onu nasıl öldürdüler anlamıyorum. " dedim titreyen sesimle.
Grand'ın ellerini sıktığını gördüm, sinirlenmişti ama yüzündeki ifadesizliği hala duruyordu. Böyle bir durumda bile nasıl ifadesiz kalabiliyor?
"Grand, benim suçum. Ben engel olabilseydim, belki David hala..." dedim titreyen sesimle.
"Senin suçun değil, bu zamanın insanlığının suçu." dedi Grand ifadesiz bir şekilde.
"Grand, nasıl bu kadar ifadesiz kalabiliyorsun? Baksana David öldü!" diye bağırdım.
Hakketti ama. Burada birisi ölüyor ve o ifadesizliğini koruyor. İnsan değil robot. Ben David'i çok az tanıdığım halde onun için ağlıyorum ama Grand onu benden daha iyi tanıyor.
"Hayal, senin bu dünyada yaşamak istiyorsan ifadesiz olmalısın, düşmanların senin duygularını anlamamaası gerekiyor." dedi Grand ifadesiz bir şekilde.
"Sen nasıl bir insansın?" dedim tiksinerek.
"Size göre robotlaşmış insanlar, duygusuz. Ama bize göre ifadesizliğinin içinde duygu besleyen insanlar. " dedi Grand bu sefer bunu sinirle söyemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecekteki Ben
Ciencia Ficción"Küçükken sorarlardı bize "Bir şey icat etseydin,ne icat edersin?" diye Herkes en az bir kez "Ben eğer bir şey icat etseydim,zaman makinesi icat ederdim," demiştir. "Büyüğünce ne olacaksın?" diye sorarlardı. Herkes en az bir kez "Ben bilim adamı/ka...