"Take me where I'm gonna shine!"
Pantalonumun düğmesini ilikleyip aşağıya indim. Gördüğüm manzara karşısında bir anlık şok geçirsem de yerini hemen sinire bıraktım. Kalabalığın içinde Barış'ı görünce hızlıca yanına gittim. Müzik sesi yüzünden bağırarak konuşmam gerekiyordu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen! Daha babamlar uçağa bile binmedi, ya bi şey olur da geri dönerlerse?" dedim sesmin kızgın bir anne gibi çıkmasını sağlamaya çalışarak. Umursamaz bir şekilde omuzlarını silkti.
"Biliyorsun, ben sorumsuz olanım." dedi. Bu çocuk tam bir gerizekalı. Özkardeşim olmadığı burdan da belli zaten. Eğer babamlar geri dönse ya da komşular müzik sesinden rahatsız olup onlara söylese ağzımıza sıçarlardı kesin. Ve Barış'ın umursamazlığı beni çıldırtıyor!
Kalabalığa bir göz gezdirdiğimde bu kadar bacağı hayatımda ilk kez bir arada gördüm. Herkes eğilse götü görünecek etekler falan giymişti. Benim altımdaysa pantalon vardı, harika! Göz gezdirmemin sonuna geldiğimde Efe ve Mert'i farkettim ve yanlarına ilerledim. Etrafta bir çok tanıdık yüz vardı, tanımadıklarımsa muhtemelen Barış'ın başka yerlerden tanıştığı kaşarlar ve keşlerdi.
"Partimize hoşgeldiniz!" dedim Efe ve Mert'e bakarak. Efe keyifle sırıtıp etrafına bakmakla meşguldu ve beni takmamıştı. Mert ise hoşbulduk gibisinden bir şeyler mırıldandı. Bakışları sinirimi bozuyordu, üzgün gibi bakıyordu ve bu bana kendimi suçlu hissettiriyordu. Onun bakışlarından kurtulmak için etrafıma göz gezdirmeye devam ettim ve Özge, Pınar ve Aylin üçlüsünün mini etek ve şortlar eşliğinde kanepede yanlız başlarına oturduklarını farkettim. Okulda kaşarlık yapmak gerçek olanlarınkine benzemiyormuş sanırım.
Ah, ben ev sahibiyim ve misafirlerime selam vermem gerekiyor.
"Hoşgeldiniz kızlar, nasıl eğleniyo muyuz?" dedim yanlarına gittikten sonra. Sıkıldıkları ve erkeklerin başka kızlarla ilgilenmelerini kıskandıkları belliydi.
"Senin evindeki bir parti ne kadar eğlenceli olabilirdi ki zaten?." dedi Özge kaşarı benimle alay etmeye çalışarak.
"Aaa, öyle deme ama bak Barış çok kırılır." dedim alt dudağımı büzerek. Tam cevap vermeye yeltenmişti ki o sırada kolumdan biri tuttu, sonradan onun Nazlı olduğunu farkettim ve gülümsedim.
"Sana bir sürü mesaj attım hatta aradım neden cevap vermedin?" dedi. Doğru ya, eve geldiğimden beri telefonumun yüzüne bakmamıştım.
"Ben telefonuma bakmamışım belki başka arayan olmuştur. Sen burda bekle ben alıp geliyorum." dedim ve hızlıca merdivenlere öneldim. Üst katta kimse yok gibi görünüyordu tabi merdivende yiyişen çiftleri saymazsak. Genel eve döndü iyice burası!
Oadamın kapısını açıp hızlıca masanın üstünden telefonumu alacaktım ki yatağımda yiyişen çifti farkettim.
Yiyişiyorlardı, hem de benim odamda.
"Hemen kalkın yatağımın üstünden." diye bağırdım. Sonra emrime itaat etmeyip sadece bana dönen bir yüz.
Barış.
"Barış kalkın dedim." diye yine aynı şekilde bağırdım. Kız korkmuş olacakki Barış'ın altından sıyrılıp dışarı çıktı. Sinirlerim zaten rahibe gibi partiye gelmeme bozukken şimdi de Barış'a iyice bozulmuştu.
"Senin kendi odan yok mu? Napıyorsun benim odamda?" diye atarlı bir şekilde cümlemi tamamladım. Cidden yani kendi odası yok muydu bu çocuğun? Yaptığı şey zaten iğrenç, bir de bunu benim odamda yapması....
"Kız ensest bi şeyler yaşamak istedi, ne var bunda odanı yemedik ya." dedi bir de haklıymış gibi.
Telefonuma bakmaya çalışırken "Kızı yemekten fırsat bulamamışsındır tabi." diye mırıldandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş
RandomHayatımda yeni bir sayfa açmaya çalışırken geçmişin tozlu sayfalarını aralayacağımı tahmin edemezdim. Düştüğüm boşluktan beni yavaş yavaş çıkaran kişinin üvey kardeşim olacağı ise aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben 'soğuk prenses' Deniz Demir ve bu...