Yeniden düzenlenmiştir.
"I'm obsessed with slience."
Bizimle yaşayacak? Üvey kardeşim olacak?
Babamın sözleri gerçek değilmiş gibi geliyordu. Benim cevabım da gerçek değilmiş gibi "Peki." olmuştu sadece. Babamın yüzüne bakmamıştım. Bana söylememesi cici annemin yanında guruma dokunmuştu. Bunun dışında odamdan dışarı çıkmayı düşünmediğim için üvey kardeş de babamın eşi de cidden umrumda değildi.
"Deniz kızım madem konusu açıldı..." Babamın ses tonundaki tedirginlikten benim için kötü bir haber vereceği belliydi. Ama hiçbir haber annemin öldüğünü öğrendiğim telefon konuşmasından daha kötü olamazdı. O günden sonra kötü haber eşiğim baya bir yükselmişti anlayacağınız.
"Biz bundan sonra Ankara'da yaşayacağız. Eski okuluna ve arkadaşlarına geri dönüyorsun kaydını yaptırdık." dedi bi çırpıda.
Öylece donup kaldım bir süre. Yeniden söylediği şeyler gerçek değilmiş gibi geliyordu. Ama ona kızamıyordum. İşini evini her şeyini bırakıp İstanbul'a taşınmıştı benim için. Ve yeniden hayata dönme zamanı gelip çatmış görünüyordu.
Ama ben dönmeyecektim. Evet ölenle ölünmüyordu belki, hayat devam ediyordu ama ben edemiyordum. İntihar girişiminde bulunmamam bir mucize sayılmalıydı. Annemin geçirdiği kazadan bir hafta önce 'savaşmayı asla bırakma kızım. hayat sana belki en acı yanlarını gösterecek ama sen onlardan ders çıkarıp hayatın karşısında hep güçlü duracaksın. bana söz ver.' sözleri intiharı düşündüğüm her zaman aklıma geliyordu.
"Müsade ederseniz ben bi' lavaboya gidip geliyorum." dedim ve masadan kalktım. İnasanların içinde ağlamayı sevmezdim, ağlayamazdım da. Ama şu anda yapmak istediğim şey tam da buydu, hiçbir şey düşünmeden ağlamak istiyordum. Göz yaşlarım beni saplantılı düşüncelerimden uzaklaştırabilen tek araç oluyordu.
Hızlıca bayan tuvaletine doğru ilerledim. İçerideki kabinlerden birine girdim ve kapıyı kilitledim. Neyse ki tuvalet kağıdı vardı çünkü burnumu silmem gerekecekti.
'Eskiye geri dönmek' böyle söyleyince kolay gibi görünüyor ama benim için hiç de öyle değildi. 'Kazadan önceki mutlu olduğum eğlenceli hayatım' o kadar uzak geliyordu ki şimdi bana.
Annem vardı o zamanlar, arkadaşlarım vardı, nefret ettiğim insanlar vardı, kıskandıklarım, hoşlandıklarım... Hatta bir sevgilim bile vardı. O kadar hızlı uzaklaşmıştım ki oradan sevdiğim çocuktan ayrılmaya bile fırsat olmamıştı.
O zamanlar bir şeyler hissedebiliyordum, yaşadığımı hissedebiliyordum.
Ama şimdi içimdeki boşluk o kadar büyüdü ki hissetmenin ne demek olduğunu unuttum. Belki de bu yüzden bu kadar ağır geldi 'eski hayatıma dönmek' düşüncesi. Çünkü hayatta en çok toparlanıp tekrar yıkılmaktan korkuyordum.
&
Rimelle kirpiklerimi kıvırdıktan sonra aynaya baktım. Uzun zaman sonra güzel görünüyordum. Babamın sıkıcı nikahı için ben de gayet sıkıcı siyah sırttan dekolteli ve boyu dizimin bir karış üstünde olan sıkıcı bir elbise seçmiştim. Şaçlarımı da yine sıkıcı bir kuaförde sıkıcı bir topuz yaptırmıştım. Siyah ojeler, siyah ayakkabılar ve siyah çanta. Nikahtan çok cenazeye gider gibiydim ama umrumda değildi.
Çağla Hanım'la -ona nasıl hitap edeceğimi henüz bilmiyorum- buluşmamızda tuvalette ağlama seansımın ardından babamların kendi aralarında bir şeyler konuşmaları dışında sessizce yemeklerimizi yiyip kalkmıştık. Arabada babam benden özür dilemeye çalışmıştı. Ona kızmamıştım, haklıydı. Abartılı davranan taraf bendim, bunun farkındaydım.
Babamın aldığı yeni havalı arabayla nikah salonuna doğru yola koyulduk. Heyecanlı olduğu arabayı sürüş şeklinden anlaşılıyordu. O ne kadar heyecanlıysa ben de o kadar umarsızdım. Nikaha pek fazla kişiyi davet etmemiştik, sonuçta iki taraf da 2. evliliklerini yapacaktı. Bir kaç aile dostu ve birkaç çok yakın akraba gelcekti sadece.
Arabadan inince hemen gördüğüm kuzenlerimin yanına gittim. Halamın kızları bizi bekliyorlardı. İkisini de çok severdim, kardeşim gibiydiler. Son zamanlarda onları aramayı aksatsam da bana karşı her zaman anlayışlı davranmışlardı. Önce onlara ve sonra halama sarıldım. Halamdan bir "Çok güzel olmuşsun" iltifatı aldıktan sonra teşekkür edip enişteme sarıldım. Ardından Zeynep ve Buse'yle sıkı sıkı sarıldım. Annemin ölümünden sonra kimseyi yanımda tutmak istemesem de onlar bana hep destek olmuşlardı.
Bir süre kuzenlerimle bekledikten sona gelin hanım nihayet teşrif edebildi. Beyaz kabarık olmayan sade bir elbise giymişti, topuz yapılan saçlarında bir de duvağı vardı. Şu anda hoş bile görünebilrdi ama benim için her zaman annemden daha çirkin birisi olarak kalacaktı.
Yine kocaman gülümsemesiyle yanıma geldi ve sarıldık. "Çok güzel görünüyorsun." dedi.
"Teşekkürler, sen de." diyerek soğukça cevapladım. Soğuk tavırlarıma karşın bana bu kadar iyi davranması hoşuma gitmiyordu.
Sonra önüme uzanan bir el farkettim. Muhtemelen yeni 'kardeş'im Barış'tı. Elin sahibine doğru kafamı kaldırıp baktığımda hiç de tahmin etmediğim bir yüzle karşılaştım.
Siktir!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş
عشوائيHayatımda yeni bir sayfa açmaya çalışırken geçmişin tozlu sayfalarını aralayacağımı tahmin edemezdim. Düştüğüm boşluktan beni yavaş yavaş çıkaran kişinin üvey kardeşim olacağı ise aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben 'soğuk prenses' Deniz Demir ve bu...