"Don't take me home again."
Durduğumuzda beklediğim ışıltıl ve bangır bangır müzik çalan yerlerden çok farklı bir yere gelmiştik. Burası bildiğimiz -hatta alkolsüz- bir kafeydi!
"Kafeye geleceğimizi söyleseydin ona göre hazırlanırdım." dedim arabadan inip yanıma gelen Barış'a dönerek.
"Yürü." dedi kolumdan çekip. Bu çocuk bu kadar kaba olmayı kimden öğrendi? Annesi gayet kibar bir kadın oysa ki, sanırım babasıyla şöyle bir tanışmam gerek.
Kolumdan çekmesi bittiğinde kafenin arkasındaki karanlık bir sokağa gelmiştik. İlerde iki tane çocuk duruyordu. Yakışıklı olanı beni baştan aşağı süzdükten sonra ıslık çaldı. Yakışıklıyı ben kaptım kızlar. Çocuğun ıslığından ve sapık bakışlarından sonra Barış kolunu omzuma attı. Evet Barış resmen kolunu omzuma attı. Bana eski hallerini hatırlatıyordu böyle davranışları. Yeni cool halinden cidden hoşlanmamıştım.
Barış hakkındaki derin ve psikolojik düşüncelerimden sonra şimdiki anıma odaklanmaya çalıştım.
"Lan hani kız getirmeyecektik?" dedi yakışıklı olanın yanındaki sigara içen çocuk. Tarzları Barış'a benziyordu ikisinin de. Bu samimi cümleden sonra arkadaş oldukları sonucunu da çok rahat çıkarabilirdim zaten.
"Sizi üvey kardeşimle tanıştırayım, Deniz bu Ahmet." dedi sigara içen çocuğu gösterip. Kolunu omzumdan çekmişti. Tebessüm eder gibi yaptım, zaten çocuğun da pek fazla ilgilendiği söylenemezdi. Diğer yakışıklı olan çocuk elini uzatıp.
"Ben Batuhan, memnun oldum." dedi kocaman gülümseyerek.
"Ben de." diye karşılık verdim ve yapmacık olmayan bir şekilde gülümsedim. Beraber takılabilirdik bu gece.
Tanışma faslından sonra gri ve pis bir kapıdan içeri girdik. Beklediğim bangır bangır müzik ve parlak ışıklara sonunda kavuşmuştum. En son annemlerle beraber yaz tatiline gittiğimizde kuzenimle otelin barına gitmiştik. Sonra içip sarhoş olmuştuk ve ortalığa kusmuştuk. Babam ikimize de çok kızmıştı ve o günden sonra ona bir daha sarhoş olmamak için söz vermiştim. O yüzden bu geçe içmek yok!
Deli gibi dans eden insanların olduğu tarafta bir masaya geçtik. Biz oturur oturmaz Barış bir işi olduğunu söyleyip kalktı. Sevgili kardeşini burda bir başına savunmasız bırakmıştı, kötü abi. Ahmet denilen çocuk sürekli telefonuyla ilgilenip sigara içiyordu. Sanırım bir derdi vardı ama umurumda değildi.
"Ee, sen kaç yaşındasın?" dedi Batuhan, sohbet açmaya çalışıyordu.
"18 sayılır, Barış'la aynıyız." dedim tebessüm ederek.
"Daha küçük gösteriyorsun. Yanlış anlama yani çocuk gibi falan değil. Tabi sen öyle anlamadın ama ben şey dicektim aslında." konuşmayı batırmıştı. Ama sempatik duruyordu, heyecanlanmış gibi falan. Ama eğer benim gibi zeki bir kızsanız bunun basit bir kız tavlama numarası olduğunu hemen anayabilirsiniz.
"Çok güzelsin." dedi nefes verip sözünü bitirerek.
"Teşekkür ederim." dedim ona inanmış gibi yaparak. Güzel olma kısmına değil yani tavlama kısmına.
Biz böyle saçma sapan muhabbet ederken Barış'ın ilerdeki masada bir kızla öpüştüğünü, daha doğrusu yiyiştiğini gördüm. Bu dün gece odamda gördüğüm kızdı. Hem beni buraya getiriyor hem de kardeşini masada yalnız bırakıp başka bir kızla yiyişmeye gidiyor! Sinirlerimi bozmuştu.
"İstersen daha sakin bir yere geçelim. Rahatsız olmuş gibi görünüyorsun." dedi Batuhan.
"Olur." dedim ve ayağa kalktım. Barış kızlarla yiyişirken ben de otuup burda meyve suyu içecek değildim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş
DiversosHayatımda yeni bir sayfa açmaya çalışırken geçmişin tozlu sayfalarını aralayacağımı tahmin edemezdim. Düştüğüm boşluktan beni yavaş yavaş çıkaran kişinin üvey kardeşim olacağı ise aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben 'soğuk prenses' Deniz Demir ve bu...