Sevgili okuyucularımm, aslında hiç bahsetmicektim ama 'kimse fikirlerinin çalınmasından hoşlanmaz' diyeyim sadece. Bi de votelar ve yorumlar artarsa çok mutlu olurumm :D
"We'll be sittin and still smokin."
Bir okul haftasının sonunda sevgili ailemle oturmş akşam yemeği yiyorduk. Kimseden ses çıkmıyordu ve bu gerçekten sinirimi bozuyordu. En azından Çağla Abla diğer akşamlardaki gibi ilgilenmediğimiz saçma magazin haberlerinden bahsedebilirdi. Zaten geçen günkü Barış'ın Mert'i terslemesinden sonra Barış'la tuvalet kavgası yapmak dışında konuşmamıştık. Ama o kavgada ben haklıydım, 15dk'dan az bir sürede nasıl saçımı düzleştirebilirim ki?
"Ah çocuklar, çok önemli bir şeyi söylemeyi unutuyordum az kalsın." Yine konuşmayı başlatan Çağla Abla olmuştu.
"Malum hepimiz biliyoruz ki bu sene sınava gireceksiniz ve şu aralar ikinizden de herhangi bir gayret göremiyorum." dedi. Onu tanımasam alttan laf sokmaya çalıştığını falan düşünürdüm ama öyle bir kadın değildi. Ve haklıydı. Bu sene sınava girecektik ve ben daha adam gibi çalışmamıştım, kaç gün kalmıştı ki YGS'ye şunun şurasında?
"Bu yüzden de sizi bir dershaneye kaydettirdik." Babam konuşmaya katılmaya karar vermiş gibiydi.
"Ne zaman başlıyoruz peki?" dedi Barış hoşnut olmayan bir sesle. Haftasonunu dershaneye gitmek zorunda olmaktan kim hoşlanırdı ki zaten?
"Ve hangi dershaneye gidiyoruz?" dedim ben de merak ederek.
Yemek bitene kadar eğitim durumumuz, ders çalışmamızın gerekliliği ve dershane hakkında konuşmuştuk. Kızılay'da büyük bir dershaneye gidecekti ve hem de hemen yarın başlıyordu.
Yemekten sonra babamlar bir arkadaşlarına çay içmeye gideceklerini ve bizim de gitmek isteyip istemediğimizi sordular, ikimiz de istemedik. Babamlarla sıkıcı bir akşam oturmasına gitmektense Barış'la beraber bir akşam geçirmeyi tercih ederim, gerçi muhtemelen o gül yüzünü göremeyeceğim ama neyse.
Yarın dershaneye gidecektim, evde canım sıkılmıştı ve televizonda hiç bir şey yoktu. Barış Bey de hiç odasından çıkmıyordu diye düşündüğüm sırada merdivenlerden inen Barış'ı gördüm. Bana bir bakış atıp kapıya dooğru ilerledi, tam o kapıyı açtığı anda zil çalmıştı. Gelenin kim olduğuna bakmak için kafamı uzattığımda Efe'yi gördüm.
"Hemen o kltuktan kalk çünkü Galatasaray'ın maçı var." dedi Barış arkasını bana dönüp gülerek. Barış istediği için değil, Efe'ye sarılmak için koltuktan kalktım.
"Hoşgeldin kardeşim, bana da bir atkı getirmişsindir umarım." dedim sarıldıktan sonra.
"Mısır patlatırsan verebilirim belki güzellik." Göz kırptktan sonra Barış'a döndü.
"Deniz'in elinden hiç patlamış mısır yedin mi? Ben yemedim ama eminim güzel yapıyordur."
"Bence de, hadi bakalım." dedi beni mutfağa doğru ittirirken.
Arkamı dönüp dil çıkattıktan sonra: "Sizin için değil, kendi canım çektiği için yapacağım." dedim.
Mısırı patlattıktan sonra kaselere koydum ve 3 bardak da kola doldurduktan sonra hepsini tel başıma taşıyamayacağım için birisine seslenme kararı aldım. Kapıya yaklaştığımda konuştuklarını duydum, muhtemelen futbol hakkında değildi çünkü sessiz konuşuyorlardı ve televizyon yüzünden ne dedikleri tam anlaşılmıyordu. Biraz daha dikkatli dinlediğimde Efe'nin 'Paranın hepsini verdin mi?' dediğini duydumi yani sanırım. Devamını dinlemek için kapıya yapıştığımda yanlşlıkla kolumla tezgahtaki bardağı devirdim. Tabii o kadar yüksekten düşünce kırıldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/7816314-288-k954385.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş
De TodoHayatımda yeni bir sayfa açmaya çalışırken geçmişin tozlu sayfalarını aralayacağımı tahmin edemezdim. Düştüğüm boşluktan beni yavaş yavaş çıkaran kişinin üvey kardeşim olacağı ise aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben 'soğuk prenses' Deniz Demir ve bu...