Multimedyada Mert :D
"He has a cigarette with his number on it."
Evde kimsenin olmamasını fırsat bilip duşa girdim. Son günlerde sürekli herkes evdeydi ve bu cidden sinirimi bozmaya başlamıştı. Babamla Çiğdem Abla da evdeyken Barış'la ergen geyikleri de yapamıyorduk tabi. Okulda da sürekli etrafımda samimi olmadığım birileri vardı ve kalabalıktan iyice bunallmıştım artık. o yüzden uzun bir duş alıp duştan sonra bütün vücudumu güzelce losyonladım. Nedense son günlerde kendime vakit ayıramıyordum.
Süper eğlenceli Barış'la taklıma gecemden sonra 3 gün geçmişti ve yine de biraz utanıyordum. Beraber uyumamız bir sorundu evet ama uyumadan önce neler yaptığımı bilmemek daha büyük bir sorundu.
Saçımdaki havluyu da çıkarıp odama doğru yürüdüm. Ayaklarım yerde kucuk su lekeleri birakiyordu ama acikcasi pek de umrumda degildi. Evet annem olsa, eski hayatimda olsam muhtemelen o kirlettigim yerleri temizlemek zorunda kalacaktim ama suan kimse beni boyle bir sey yapmaya zorlayamazdi. Annemi hatirlamamla birden yuzumu buusturdum. Gozlerimin yanmasina bile izin vermeyecek kadar zamaninda tecrube yasamistim. Annemi dusunmek artik eskisi kadar duygulandirmiyordu beni, belki de hissizlesmeye baslamistim.
Bu dusuncelerimden uzaklasmak isteyerek odama girdim ve Barış yatagimin ustunde oturuyordu! Harika! Uyurkenki halimi görmesi yetmedi bir de bornozlu, ıslak saçlı ve akmış rimelli halimi de görmus oldu. Peki bu çocuk neden yatağımda oturuyordu ki?
"Napıyorsun burda?" dedim bir yandan bornozumu düzeltmeye çalışırken.
"Evin içinde bornozla dolaştığını bilsem gelmezdim. Neyse, ben bu gece gelmiyorum anneme falan da bir yalan uydurursun artık." dedi yatağımdan kalkıp.
"Nereye gideceksin?" dedim sinir bozucu kardeş bakışlarımla.
"Sanane bundan?" dedi sırıtarak. Bir şeyler sakladığı belliydi. Yine o gittiğimiz yere falan mı gidecekti acaba?
"Ne yaparsan yap." diyip odadan cikmasini bekledim. Nedense sinirlerim bozulmustu. Barış bey surekli geziyor bense sadece okuldan eve ya da en fazla bir alis veris merkezine gidiyordum. Yanımdan geçerken parmağına saçımı doladı.
"Şampuanın güzel kokuyor." dedi saçımı burnuna götürdükten sonra. Bir şey söylemedim.
Dış kapinin kapanma sesini duydugumda kiyafetlerimi giyindim ve sacimi kurutmaya basladim. Kendi kendime bir sarki mirildanirken aklima saat aksam 7ye kadar istedigimi yapabilecegim dusuncesi geldi. Her ne kadar kalabaliktan bunalmis olsam da bugün canim evde oturmak istemiyordu. Telefonumu elime alıp Efe'yi aradım. İki dıt sesinden sonra açtı.
"Hayırdır güzellik, sen aramazdın." dedi. Müzik sesi geliyordu. 'Güzellik' demesine üstemsiz olarak gülümsedim.
"Mecbur kalmasam aramazdım heralde." dedim dil çıkararak, tabi o bunu göremezdi. "Neyse. Nerdesin, napıyorsun? Çok canım sıkıldı her nerdeysen oraya gelmek istiyorum şuan." deyiverdim bir çırpıda.
"Şuan bizim basket takımıyla Kızılay'da bir kafedeyiz, bugünki maçı kazanmamızı kutluyoruz."
--------
Kafeden içeri girdiğimde yoğun sigara dumanı beni şaşırtmıştı. Ne zamandan beri kapalı alanda sigara içilebiliyordu? Efe ve diğer basket takımındaki çocukların oturduğu masayı gördüğümde oraya ilerledim. Benim haricimde iki tane daha -çocuklardan ikisinin sevgilisi olduğunu tahmin ettiğim- kız vardı.
"Selam." dedim gülümseyerek ve Efe'le Mert'in arasındaki boş sandalyeye oturdum. Evet, Mert de basketbol takıında olduğu için burda olması doğaldı, şaşırmamıştım. Selam dedi bir kaç kişi tek tük. Mert de hoşgeldin falan gibisinden bir şeyler mırıldandı ama müzik sesi yüzünden tam duyamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş
De TodoHayatımda yeni bir sayfa açmaya çalışırken geçmişin tozlu sayfalarını aralayacağımı tahmin edemezdim. Düştüğüm boşluktan beni yavaş yavaş çıkaran kişinin üvey kardeşim olacağı ise aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben 'soğuk prenses' Deniz Demir ve bu...