BÖLÜM 13

4.1K 154 76
                                    

"You know that I'm no good."
The Neighbourhood - Baby Came Home

Korku. Şu anda hissettiğim tek duygu buydu. Ölümden korkmadığını söyleyen herkes ölümle burun buruna gelince yaşamak için her şeyi yapardı. Çünkü korku bütün fiziksel kontrollerini ele geçirirdi. Benimse kurtulmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bedenim kaskatı kesilmişti ve nefes bile alamıyordum.

"Efendim çıkışa doğru hızla giden bir genç çocuk görmüşler." 

"Ağzına sıçtığımın piçi, çabuk gidiyoruz." Patronları olduğunu düşündüğüm adam yine konuşmuştu. Ayak seslerini ve sonra kapının kapanma sesini duydum. Gitmişlerdi. Bizi görmeden gitmişlerdi. Barış hala belimi sıkmaya devam ediyordu. Fısıldayarak konuştum.

"Hepsi gitti mi?" Gittiklerinin yeni farkına varmış gibi başını kaldırdı ve derin bir nefes verdi.

"Sanırım."

Etrafa dikkatlice bakarak dolaptan çıktım, görünürde kimse yoktu. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken odanın tuvaletine doğru ilerledim, orada da kimse kalmamıştı. Aynada kendime baktığımda gülmek istesem de korkudan ve sinirden gülmeye fırsat bulamıyordum.

"Kimse yok." dedim pencereden dışarı bakan Barış'a hesap soran bakışlarımı dikerek.

"Bu odada kalamayız, otelden de çıkamayız. Birisinin odasına girmemiz gerek."

"Bana düzgün bir açıklama yapmadan hiçbir yere gitmiyorum!" Sesimi yükseltmiştim. Yanıma geldi ve işaret parmağını dudaklarıma koydu.

"Şşş, sessiz ol. Özür dilerim tamam mı? Şurdan kurtulduğumuzda her şeyi açıklayacağım." Elini ağzımdan çektim.

"Bu sefer kaçak sigarayla geçiştirmeye çalışmazsın umarım." Neredeyse onun yüzünden ne olduğunu bilmediğim adamlar tarafından kaçırılacaktım, sakin olmamı bekleyemezdi.

"Kenarda küçük bir çıkıntı var, ona basıp yandaki küçük çatıya ulaşabilirsek başka bir odaya girebiliriz." 

Harika! Biraz daha ölüm tehlikesi ve özel hayata müdahale. Barış'ın başıma açtığı dertler bitmek bilmiyordu, onu takip ettiğime pişman bile olmuştum.

"Ya girdiğimiz odada birileri varsa?" Barış çoktan pencereye oturmuştu bile.

"Başka şansımız yok. Ben duvara yaslanıp önce seni çatıya geçireceğim buraya gel." Dediğini yapıp bacaklarımı camdan dışarı çıkardım. O adamlara yakalanmaktansa tanımadığım biriyle uğraşmayı tercih ederdim. 

Barış'a baktığımda oldukça tehlikeli bir şekilde duruyor olduğunu gördüm. En ufak bir yanlış harekette yere düşebilirdi. Ellerimi uzatıp onu tuttum ve sürtünerek kenardaki çatıya geçtim. Benim işim kolay olmuştu ama onunki zordu. Ayağımı sağlam bir yere koyduktan sonra elimi uzattım.

"Tut, düşeceksin." Bu güçsüzlüğümle Barış'ı tutmam mantıklı değildi ama hiç yoktan iyiydi. O da zar zor yanıma geldikten sonra çatıda yürümeye başladık. Dışardan pek fazla gözükmeyen bir yerdi. 

"Buraya girebiliriz." dedi Barış camı açık bir odayı göstererek, diğer odaların camları kapalı olduğu için oraya girmeye mecburduk. Çok zorlanmadan içeri girdik ve yine odada biri olma ihtimali yüzünden heyecanım artmaya başlamıştı.

"Kimse yok, sanırım şanslı günümüzdeyiz." Dolapta bulunmamamız ve odanın boş olması şans sayılabilirdi ama böyle bir belaya bulaşma şanssızlığının yanında az kalıyordu.

"Yaa değil mi, ne kadar güzel bir gün." dedim odaya gözümü gezdirirken. Barış gözlerini devirdi. Makyaj malzemelerinden ve yatağın üstündeki iç çamaşırlarından odada bir kızın kaldığı belli oluyordu. Umarım o gelmeden burdan giderdik.

Üvey KardeşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin