Multimediada bölüm şarkısı ve Yusuf ve Esin'in kıyafetleri var keyifli okumalar.
~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Niye hiç bir şey demeden gittin?" Kolları arasından kurtulup karşısına geçiyorum. Gözleri şişmiş ve kırmızı sanki yıllardır uyumuyor gibi.
"Kerim'i hapise attırdım ama önce bütün değer verdiği şeyleri elinden söküp aldım hapishanede de bir ay kalıp ölecek. Hiç bir şey söylemeden gittim çünkü ya gelmek isteyecektin ya da beni göndermemek." Haklıydı yaptıkları o kadar mantıklı geldi ki o an cevap vermek yerine öyle boş boş baktım suratına ki zaten cevap vermek istesem de iki kelimeyi bir araya getirebileceğimi pek zannetmiyorum.
"Sen en iyisini yaptın." Umut cümlesini bitirince sarıldılar onları orada bırakıp mutfağa girdim dolaptan su dolu bir şişeyi çıkartıp diktim kafama. Böyle saçma zamanlarda su içesim geliyor ve bu gerçekten de şu an için saçma. Şişeyi orada bırakıp içeri geçiyorum Umut her zaman ki gibi koltuğa uzanmış televizyon izliyordu. Yusuf her neredeyse yanına gitmek şu anda mantıklı gelmedi bende Umut'un yanına geçip televizyona bakmaya başladım, gelişi ya da gelişine verdiğim tepki bu olmayacaktı olmamalıydı, en azından ben böyle hayal etmemiştim.
"Esin yanıma gelirmisin?" Yusuf'un sesiyle televizyona boş boş bakmayı bıraktım.
"Hadi git yanına." Umut'a bakınca gitmem gerektiğini anladım. Yusuf'un odasının önüne gelince kapıyı tıklıyorum ve içeri giriyorum. Yusuf yatağın kenarına oturmuş kafasını ellerinin arasına almış yere bakıyordu yanına sessizce oturdum.
"Ben,özürdilerim herşey için." Gözlerini üzerime dikmiş bir şey dememi bekliyordu.
"Sorun değil ben aptalca davrandım." Cümlemi bitirince aramızda ki boşluğu kapatıp bana daha da yaklaşıyor.
"Esin ben seni seviyorum bu hiç bir zaman değişmeyecek biliyorsun."
"Biliyorum Yusuf ben sana bir şey söyleyecektim."
"Söyle güzelim." İçime büyük bir nefes çekip Yusuf'a döndüm.
"Ben de seni seviyorum hatta bu öyle küçük bir sevgi değil baya büyük." Gülümseyip alnımı öpüyor.
"Biliyordum güzelim sadece senin de fark etmeni bekliyordum, ben de sana bir şey söyleyecektim güzelim."
"Söyle."
"Evlenelim mi? Ben sıkıldım sana dokunurken korkmaktan." Gözlerimi gözlerinden çekip aklıma dolan saçma düşünceleri itiyorum, resmen bana evlenme teklifi etti ve bu gerçekten müthiş bir olay.
"Evlenelim Yusuf daha fazla günaha batmaktan korkuyorum." Yine gülümseyip alnımı öpüyor.
"Tamam ama şimdi uyuyalım yarın evlenme işini halletmeye çalışırız."
"Ben yeni uyandım sen uyu hadi." Cümlemi bitirince kaşlarını çatıyor.
"Sen de uyu beraber uyuyalım." Ayağa kalkıp beni kucağına aldı.
"Umut!" Bağırıp Umut'un odaya gelmesini sağladı .
"Yatağın örtüsünü açsana." Umut Yusuf'a itaat ederek yatağın örtüsünü açıyor, Yusuf yatağa beni güzelce yatırıp yanıma yatıyor.
"Şimdi de üzerimizi ört." Umut oflayarak da olsa üzerimizi örtüyor.
"Bez de bağlayayım mı Yusuf'cum?" Yusuf komodindeki saati aldığı gibi Umut'a fırlatıyor tabi Umut bunu önceden kestirmiş olacak ki koşarak odadan çıkıyor. Ben mal mal sırıtırken Yusuf sım sıkı sarılıyor bana hiç bir şey demeden gözlerini yumuyor, mutlu oluyorum kaybettiklerim var elbet fakat kazandığım bu güzel sevgiye öldürseler değişmem kaybettiklerimi. Zorlukla uyuyan Yusuf'un kolları arsında yüzüne doğru dönüyorum hafif bir tebessüm var sanki suratında suratının her zerresini izliyorum sakallarından öpüyorum normalde hiç bir erkeğe sakalı yakıştırmayan ben sakalsız bir Yusuf hayal bile edemiyorum o an düm düz saçlarını her zaman ki gibi tepeden topuz halinde bağlamış, uzun kirpikleri fazla kusursuz duruyor o an kulağına doğru eğilip fısıldıyorum.
"Seni seviyorum çocuk herşeyden herkesten çok seviyorum."~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Esin hadi uyan artık bir de uyumayacağım demiştin." Gözlerimi açınca karşımda kocaman gözlerini üzerime dikmiş bir adet Yusuf çıkıyor karşıma.
"Ne uyudum be." Yataktan kalkıp Yusuf'a bakıyorum.
"Gözlerin kaybolmuş şişlikler içinde ayrıca çok morlar." Umursamıyorum çünkü umursayacak olsam bir sürü kusurum var.
"Biliyorum çirkinim ve sen sırf bana bunu hissettirmemek için güzelim diyorsun böyle yapınca daha da hissediyorum çirkinliğimi." Yusuf kaşları çatık bir şekilde üzerime doğru bir adım atıyor.
"Bir daha çirkinim deme." Bende geriye doğru gidiyorum.
"Yusuf senin beni sevmen benim güzel olduğum anlamına gelmez." Yine üzerime doğru bir adım atıyor.
"Aptalsın." Bende geriye doğru gidiyorum.
"Çirkinim ama aptal değilim." Yusuf bu sefer iki adım atıp mesafeyi kapatıyor.
"Esin sen kendini böyle ezersen sevmezsen karşında ki de seni sevmez ezer." Geriye doğru bir adım atınca sırtım duvarla buluşuyor ve Yusuf inatla üzerime doğru bir adım daha atıp mesafeyi kapatıyor.
"Birilerinin beni sevmesi umrumda değil." Aramızda mesafe yok denecek kadar az ve Yusuf'un bana bakışları fazla tedirgin ediyor beni.
"Bak anlamak istediğin gibi anlıyorsun sevmesinler zaten seni ben severim, kendine haksızlık etmen konumuz şu anda, çirkin değilsin tamam dünya güzeli değilsin fakat benim dünyamın en güzelisin ben güzel buluyorum ötesi yok ki bunun hadi beni boşver dünyadaki herkes özenle yaratılmış tek tek bir kirpikleri bile sen nasıl olurda kendine çirkin dersin." Bir şey demiyorum ağzından çıkan her kelime ne kadar bencil olduğumu vuruyor yüzüme bencilim kendimi çirkin buluyorum ki bu şirk koşmakla aynı şey. Allah bizi özenle yaratmışken benim böyle demem bencillik haksızlık. Elimi dudaklarımın üzerine götürüp hafifçe vuruyorum.
"Haklısın." Yusuf gözlerime bakıp gülümsüyor dudağıma vurduğum elimi öpüyor daha sonra da alnımı.
"Neyse hazırlan bir sürü işimiz var." Şu konuşmalardan sonra söylediklerine pek anlam verememem normal bence.
"Ne işimiz var?" Bir anda dün akşam ki konuşmalarımız aklıma hücum ediyor evleneceğiz ciddi ciddi evleneceğiz.
"Evleneceğiz en yakın zaman da." Aptal gibi suratına bakıp gülümsüyorum baya baya evleneceğiz.
"Tamam o zaman ben giyineyim gidelim." Yine aynı aptal gülümsemeyle Yusuf'u göğsünden iterek odadan çıkartıyorum içime dolan sevinç çığlığını bastırmayıp kapıyı Yusuf'un arkasından kapatır kapatmaz ortaya çıkartıyorum yatağa koşup kendimi bırakıyorum kapını ardından gelen güzel kahkahayla daha da neşeleniyorum Yusuf'ta mutlu kahkaha atacak kadar hemde. Yataktan kalkıp dolabı açıyorum resmen aynı dolabı kullanıyoruz benim azıcık bir kıyafetim var zaten onlar da dolabın içinde Yusuf'un kıyafetleriyle duruyor öylece,koyu renk kot pantolon bulup yatağa fırlatıyorum üzerime siyah tişörtlerimden birini bulup yatağa fırlatıyorum hızla üzerimdekilerden kurtulup kıyafetleri üzerime geçiriyorum ellerimi yüzümü yapamadığımı fark edince koşarak banyoya giriyorum aynadan kendimi görünce Yusuf'un güzelsin deyişi aklıma geliyor gözlerimde çapaklar var ama yinede güzelim. Ellerimi yüzümü yıkayıp odaya giriyorum komodinde duran siyah tokayı ve tarağı alıp içeri giriyorum. Yusuf beni görünce gülümsüyor.
"Saçlarımı kendinin ki gibi bağlar mısın?"
"Gel bağlarım." Önüne oturup eline tarağı veriyorum saçımı biraz tarayıp tepeden topluyor. Saçlarımla işi bitince enseme küçücük bir öpücük konduruyor.
"Bitti hadi gidelim."Ayağa kalkınca elini uzatıyor elinden tutup ayağa kalkıyorum bende.
"Esin ben var ya böyle durmadan öpüşüp koklaşan insanlardan nefret ederdim, aşk nasıl bir şeyse tükürdüğünü yalatıyor,kokunu oksijenim yaptım resmen kokun olmadan yaşayamıyorum." Ayakkabılarını giyip evden çıkıyor bir şey dememi beklemiyor bende ayakkabılarımı giyip evden çıkıyorum Yusuf merdivenlerden inerken koşarak sırtına atlıyorum.
"Sen bir de bana sor ben birinin beni öpmesinden nefret ederdim dayım avcumun içini öperdi üzerine silerdim iğrenç diye şimdi dudaklarını alıp alnıma yapıştırmak istiyorum Allah affetsin." Sırtında dükkandan çıkıyorum motorun önüne gelince sırtından indiriyor beni.
"İstersen dudaklarımı dudaklarına da yapıştırırım güzelim." Elinden kaskı alıp kafama geçirip dil çıkartıyorum.
"Öff vur dedik öldürdün." Önce motora Yusuf biniyor ardından da ben. Yusuf büyük bir gürültüyle yola koyuluyor, beş dakika küçük bir fotoğraf stüdyosunun önünde duruyoruz ben inip kaskımı çıkartıyorum Yusuf'ta inip kaskını çıkartıyor her zaman ki gibi bileğimden tutunca içeri giriyoruz.
Duvarlar siyah beyaz fotoğraflarla kaplı siyah bir koltuk ve küçük bir masa karşılıyor bizi masada bilgisayarla uğraşan adam bizi görünce gülümsüyor.
"Nasıl yardımcı olabilirim?" Ayağa kalkıp Yusuf'la el sıkışıyor sonra da benimle.
"Biz vesikalık çektireceğiz ikimiz de."
Adam kafasını sallayıp siyah perdenin arkasını gösteriyor. Yusuf bileğimi bırakmadan perdenin arkasına geçiyoruz uzun bir tabure arkasında gri duvar ama sadece o taraf gri diğer taraflar girişle aynı siyah beyaz fotoğraflarla dolu.
"Önce hanginizi çekeyim." Yusuf bana bakınca bir adım öne çıkıp gülümsüyorum.
"Tamam hadi geç tabureye dik otur." Dediklerine uyup tabureye oturuyorum sırtımı dikleştirip makinaya bakıyorum ve hafifçe gülümsüyorum ard arda iki kere flaş patlıyor, adam makinaya biraz bakıp gülümsüyor.
"Olmuş şimdi sizi alalım." Yusuf kafasını sallıyor ben tabureden inince o geçiyor sırtını dikleştirip hafifçe gülümsüyor yine iki kez flaş patlıyor adam yine kafasını sallıyor ve perdeyi aralayıp geçiyor bilgisayar ve makinayla biraz oynuyor önce benim on beş tane vesikalığım sonra da Yusuf'un vesikalıkları çıkıyor ikimizin fotoğraflarını da ayrı ayrı küçük poşetlere koyup uzatıyor Yusuf alıp cebine koyuyor cebinden para çıkartıp uzatıyor.
"Teşekkür ederiz." Bileğimden tutunca dışarı çıkıyoruz.
"Şimdi nikah dairesine gideceğiz birşeyler dolduracağız yani Umut öyle dedi." Kaskı bana uzatınca kafama geçiriyorum Yusuf yerime geçince hızla hareket ediyor, on dakika sonra nikah dairesinin önünde duruyoruz motordan inince Yusuf'un elini tutuyorum beraber içeri giriyoruz. İçeri girince masada oturan gözlüklü kadına yöneliyoruz. Kadınla kısa bir konuşmadan sonra nüshalık beyannamesini doldurup nikah dairesinden çıkıyoruz işimiz
muhtarlığa gidip onaylatıyoruz, nüfus müdürlüğüne gidip medeni durumuzu belirten bekarlık belgelerini de alıyoruz ve hastaneye gidiyoruz. Kan testleri, bulaşıcı hastalık taramsı gibi bir sürü testi de başarıyla atlatıp nikah dairesine geri gidiyoruz kadın bizi görünce biraz şaşırıyor.
"Biz gün almaya geldik." Yusuf'a dik dik bakıp konuşmaya başlıyor.
"Tüm belgeler tamam mı?" Yusuf belgelerin hepsini kadının önüne koyup bana bakıyor. Kadın hepsini tek tek inceleyip onaylıyor.
"Ne zamana gün istiyorsunuz?" İkimiz de aynı anda konuşuyoruz.
"Yarına." Yusuf elimi sıkıp gülümsüyor.
"Bakmam lazım boş bir saat bulacağımı pek zannetmiyorum." Bilgisayardan bir şeylere bakıyor ve duygusuz bir suratla bize dönüyor.
"Şanslısınız yarın onbeş otuz da nikahınız kıyılabilir."
"Tamam o zaman belgeler tam herşey tam olduğuna göre yarın evleniyoruz değil mi?"
"Evet." Kadın önümüze bir kağıt uzatıp imzalatıyor kendisi de imzalayıp farklı bir kağıdı Yusuf'a veriyor. Nikah dairesinden çıkınca Yusuf bana dönüyor.
"Yarın evleniyoruz." O kadar mutlu görünüyor ki dayanamayıp dudaklarına küçük bir öpücük koyup geri çekiliyorum.
"Evet çok heyecanlıyım."
"Şimdi eve gidelim mi yoksa bir şeyler yapalım mı?"
"Sen beni kendi evime bırak eşyalarımı toparlayayım fazla bir şey yok zaten." Yusuf motora binince bende biniyorum her zaman ki gibi hızlı bir şekilde sürmeye başlıyor bir süre sonra evin önüne geliyoruz ben iniyorum kaskı yerine koyup Yusuf'a dönüyorum.
"Ben eşyalarımı toplayayım sen git eve yoruldun zaten ben de bir iki saate gelirim."
"İşin bitince ara sen ben gelirim almaya." Tabi ki de aramayacaktım çok yoruldu zaten bir de ben süründürmeyeceğim çocuğu geçiştirmek için kafamı sallıyorum belimden tutup beni kendine çekip alnımı öpüyor ve kaskı yeniden kafasına geçirip hızla uzaklaşıyor koşarak apartmana giriyorum kapının önüne gelince yanda ki ayakkabı dolabını açıp ayakkabı boyası koyduğum kutudan kapının anahtarını alıp kapıyı açıyorum. İçeri girince aptal bir cümle yüzünden ne kadar israf yaptığım aklıma geliyor hızla odama gidip dolabı açıyorum valizi bulup içine tüm kıyafetlerimi parfümlerimi, makyaj malzemelerimi ve saç düzleştiricimi koyuyorum işim bitince valizi alıp evden çıkıyorum güçlü gözükmek için her şeyimi siyah almıştım aptal mıyım bilmiyorum ama sanırım öyleyim. Kapının önünde kapıcıyı görünce gülümsüyorum.
"Amca eve satılık ilanı asar mısın eşyalarıyla beraber satılacak ben de yedek anahtar var." Elimde ki anahtarı uzatıyorum.
"Olur kızım sen taşınıyor musun?"
"Yani evet artık burada yaşamayacağım."
"Yolun açık olsun kızım." Hızlıca sarılıp geri çekiliyorum niye bilmiyorum ama apartmanda tek onu seviyordum gerçi başka kimseyi tanımıyorum. Apartmandan çıkıp yürümeye başlıyorum bir mağazanın önüne gelince duruyorum rengarenk kıyafetler fazla güzel geliyor bir anda siyah güzel bir renk ama diğer renklere de haksızlık etmemek lazım. Bir anda kendimi mağazanın içinde buluyorum. Gözüme güzel gelen her şeyi elime alıyorum ve kabine koşuyorum elime çok kıyafet almışım gibi gelsede beş parça kıyafet deniyorum denediklerim olunca görevli kıza tutmasını söyleyip veriyorum iki üç kez elimde kıyafet yığınıyla kabine giriyorum hepsinin üzerime olması acayip mutlu ediyor hepsini alıp mağazadan çıkıyorum ellerimde ki poşetleri taşıyamayınca gördüğüm ilk taksiye atlıyorum evin önüne gelince taksicinin de yardımıyla içeri giriyorum.
Yusuf'un odasına girip dolaba elimdekileri tıkıştırıyorum. İçeri girince Yusuf'u koltukta uyurken buluyorum yine Yusuf'un odasına girip battaniye alıyorum içeri girip Yusuf'un üzerine örtüyorum. Etrafın dağınıklığını toplamaya başlıyorum önce içeriyi sonra mutfağı en sonunda da Yusuf'un odasını topluyorum Yusuf'un odası ve mutfağı süpürüyorum oturma odasında Yusuf uyuduğu için oraya dokunmuyorum. Yusuf'un odasına girip dolabı boşaltıyorum dolap iki kişi için bile fazla büyük geliyor gözüme önce Yusuf'un eşyalarını güzelce yerleştiriyorum sonra kendiminkileri eşya yığıntısının içinde unicornlu pijamamı bulunca seviniyorum. Onu bir kenara koyup banyoya giriyorum uzun bir süre suyun altında durduktan sonra çıkıyorum üzerime pijamalarımı giyip saçlarımı Yusuf'un saçları gibi bağlıyorum. İçeri geçip Yusuf'un yanına kıvrılıyorum ve gözlerimi kapatıyorum ne kadar yorgun olsam da içime dolan coşku ve sevinçle uykuya dalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Saniye
Novela JuvenilSon saniyesinde bile güzel olan kadın bana en büyük hediyeyi bırakıp öyle gitmişti, hediyesine karşılık sonsuza dek seveceğim onu, benim de son saniyemde kalbimde o olacak, ben de son kez onun ismini anacağım, son saniyemde bile kalbimde ki en güzel...