"Esin!" Sifonu çekip kapıdaki Yusuf'a döndüm.
"Efendim Yusuf?"
"İyi misin?" Ağzım yine kusmukla dolunca klozete koştum. İçimdekileri boşaltıp yine sifonu çektim.
"Değilim sanırım."
"Yürü hastaneye gidiyoruz." Bileğimi tutup beni evden dışarı çıkarttı. Ayaklarımda pandiflerimle Yusuf'a baktım beni baştan aşağı süzüp kucağına aldı araba da ki yerime oturtup emniyet kemerimi bağladı. Kendi de yerine geçip hızla siteden çıktı. Bir ay olmuştu bu arabayı alalı bu eve taşınalı ve ben bir ay içinde yürüme kabiliyetimi yeni yeni kazanmıştım arada kanımın altına büyük bir sızı yerleşiyor ama geçiyor bir ayda bağzı şeyler değişti mesela yarın Peri'yi hastaneden çıkaracağız amcasıyla tanıştık annesi ve babası yokmuş amcası büyütmüş Peri'yi doktorlar Peri'nin Umut sayesinde iyileştiğini söyleyince Peri'nin amcası
Umut'la tanıştı tabi bizimki de her şeyi anlatmış yıllardır Peri'ye aşık olduğunu onu sevdiğini hatta bir kaç kez hastaneden kaçtıklarını adam sadece afferim deyip Umut'un sırtına iki kere vurmuş bu vurma onu sevmek amacıyla yapılmış bir vurma tabi.Selim Abi Serra'yla beraber yaşamaya başladı ve onu sevdiğini kendine ve Serra'ya itiraf etti tabi bu biraz zor oldu. Mehmet kendine dövme yaptırmaya hoş bir kızın işlettiği dövmeciye gidiyor artık sebebi kızın güzel ve sert olmasıymış gizliden gizliye kızdan hoşlanıyor ikisi de birbirine benziyormuş vücutları dövmeyle kaplıymış ikisininde, kaşlarında ve dudaklarında piercing varmış kızında durmadan kızı anlatıyor bize hoşlanıyorsan git söyle diyoruz hoşlanmıyorum diyor kendini kandırıyor Selim Abi gibi biraz zorlayacak sanırım. Yusuf beni döven adamı iki hafta önce öldürmüş meğer ben iyileşinceye kadar adamı dövecekmiş ama adam dayanamamış ölmüş ben bunu duyunca evi terk etmeye kalktım, Yusuf'u psikiyatra götürmeye de çalıştım fakat beni eve kilitledi bir hafta boyunca onunla barışmam için evde tıkılı kaldık en sonunda bana pamuk şeker alıp geldi barıştım. Bir ay boyunca hayatımız değişti, biz aynı biziz. Daha hayatımız çok değişecek biliyorum biliyoruz ama biz aynı biz olarak devam edeceğiz. Bir anda oturduğum yerden havalanınca fark ettim hastaneye geldiğimizi Yusuf direkt benim doktorumun odasına çıktı adam bizi görünce şaşırdı. Bizi durdurmaya çalışan hemşireyi dışarı çıkartıp bize döndü.
"Hoş geldiniz." Ben gülümseyip tam cevap verecekken Yusuf atladı.
"Kusuyor." Doktor gülüp bana döndü.
"Bir çok sebebi olabilir en iyi ihtimal üşütmüşsündür ve en en iyi ihtimali sizi yönlendireceğim doktorla konuşun." Oturduğu yerden kalkıp dışarı çıktı.
"Selin kızım Yusuf ve Esin'i Özgür Bey'in odasına götür ve benim gönderdiğimi söyle." Hemşire bize yolu gösterince Yusuf onu takip etmeye başladı. Ben doktora dönüp bağırdım.
"Teşekkür ederiz." O da gülümseyip göz kırptı hemşirenin gösterdiği odaya girince orta yaşlarda kıvırcık saçlı bir adam bize baktı.
"Özgür Bey Semih Bey gönderdi." Adam kafasını sallayınca hemşire çıktı.
"Hoşgeldiniz." Yusuf yine aynı tepkiyi verdi.
"Kusuyor." Gülümseyip ayağa kalktı adam.
"Test yapalım." Dedikten sonra bir kaç tane test yaptık bir saat sonra yine Yusuf'un kucağında doktorun bir şey demesini beklerken buldum kendimi.
"Kusmanız normalmiş."
"Nasıl normal?"
"Hamilesiniz beş haftalık Semih Bey'e söylediğimde biraz şaşırdı bir ay önce karnınızın alt bölgesine fazla darbe almışsınız ve ne hikmetse ona rağmen hamilesiniz bebek fazla güçlü sanırım." Ben hamilesiniz kelimesinden sonra öylece kaldım hamilesiniz dedi resmen.
"Neyim neyim?" Adam gülümseyerek bana baktı.
"Hamilesiniz." Yusuf'la gözlerimiz buluşunca Yusuf bağırarak ayağa kalktı.
"Bebeğimiz olacak." Beni sandalyeye oturtup doktorun yanaklarını öptü. Burada öpülmesi gereken ben olmalıydım ama ses etmedim. Beni geri kucağına alıp doktora döndü.
"Kız mı erkek mi gerçi sağlıklı olsun yeter."
"Şimdi bunu bilemeyiz ama dört ay sonra geldiğinizde öğrenebilirsiniz."
"Tamam o zaman biz gidiyoruz doktor."
"Dört aydan önce normal kontrole gelin ama."
"Tamam." Yusuf beni boynuna alıp hastane koridorlarında bağırmaya başladı.
"Bebeğimiz olacak bizim, ikimizin, Esin'le benim!" Tam Semih beyin odasının önünden geçerken durdu kapıyı açtı içeri girmemiz imkansızdı yani Yusuf girerdi ama ben giremezdim boynundan düşerdim.
Bu sefer ben bağırdım.
"Bebeğimiz olacak!"
"Biliyorum." Adam dışarı çıkınca Yusuf onu da öpüp hastaneden çıktı.
Arabada ki yerime beni oturtup emniyet kemerimi bağladı. Kendisi de yerine geçip bana döndü.
"Hamilesin."
"Hamileyim." Dudaklarıma kısacık bir öpücük kondurup arabayı çalıştırdı ve hızla eve sürmeye başladı.
"İsmi ne olsun?" Benden heyecanlı olması beni de heyecanlandırdı.
"Kız mı erkek mi onu bilmiyoruz daha."
"Kız olursa ismini ben koyayım mı?" Kız bebek istediği her halinden belliydi.
"Koy erkek olursada ben."
"Anlaştık." Evin önüne gelince beni kucağına alıp eve girdi. Telefonu eline alıp birini aradı.
"Abi Esin hamile bebeğimiz olacak neyse ben Umut'u arıyorum şimdi." Telefonu kapatıp böyle üç dört kişiyi aradı. En sonunda yorulmuş olacak ki yanıma oturdu.
"Odanın duvarlarını boyayalım." Ayağa kalkıp elini uzattı elini tutmamla kapı çaldı kapıyı açınca karşımda bir adet Umut ve Peri duruyordu. Umut karnıma eğilip konuşmaya başladı.
"Hoşgeldin hayatımıza." Peri de onu takip ederek göbeğimi öpüp geri çekildi.
"Len tiplere bak sizin nasıl çocuğunuz olur oğlum siz çocuksunuz." İlk olarak bizi tebrik etmesini felan beklemiyorduk ama böyle bir girişte hayal etmiyorduk açıkçası.
"Sanane oğlum kıskanma." Yusuf'un cevabıyla hiç bir şey beğenmeyen yaşlı nine tavrını takındı.
"Neyse siz bakamazsanız Peri'yle ben bakarım çocuğunuza." Yusuf cevap vermeden araya girdim.
"Duvar boyayacağız iyiki geldiniz siz de yardım edersiniz."
"Olur." Peri nazikçe konuşuyor.
"Tamam o zaman ben Peri'ye kıyafet vereyim Umut sende git üzerine kirlenmesinin sıkıntı olmayacağı bir şeyler giyin hadi. Peri'yi kolundan tutup odaya sürüklüyorum dolabı açıp mavi kısa kollu bir tişört gri bir eşofman altı veriyorum giyinmek için banyoya gittiği sırada beyaz bir tişört ve mavi bir tulum giyiyorum. Peri kıyafetleri giyinmiş ve saçını örmüş bir şekilde karşımda duruyordu bende saçlarımı sım sıkı tepeden toparlayınca bebek odasına gidiyoruz. Peri sevinçle etrafa bakarken bende ona katılıyorum Yusuf parkeleri kirlenmemesi için büyük bir poşetle kaplamış beş tane fırça, dört büyük kutu boya ve dört küçük kutu boyayı yan yana dizmiş tavanı rahat boyamak için iki tane de merdiveni kurmuş.
"Çok güzel olacak." Peri bana dönünce bende ona dönüp konuşuyorum.
"Çok güzel olacak."
"Sence kız mı erkek mi olacak?" Kulağına doğru eğilip konuşuyorum
"Bence erkek olacak sağlıklı olsun önemli değil gerçi ama içime öyle doğuyor."
"Yusuf kız istiyor demi?"
"Evet."
"Genelde öyle olur zaten erkek kız kadında erkek çocuk ister." Peri'yi başımla onaylıyorum.
"Ne konuşuyorsunuz bakayım?" Umut ve Yusuf kapının önünde durmuş bize bakıyordu.
"Hiç."
"Hadi boyayalım." Odanın bir ucuna Yusuf diğer ucuna da Umut geçti merdivene çıkıp tavanı boyamaya başladılar. Bizde bir duvarı yavaş yavaş boyamaya başladık.
"Esin beşiğin koyulacağı yere üç tane balon çizelim mi zaten tavana bulut çizeceğiz güzel durur." Yusuf'un sunduğu balon önerisi hoşuma gitmişti.
"Olur aşkım."
"Peri." Umut'un sesiyle Peri Umut'a döndü.
"Efendim Umut?"
"Biz arkadaşız ya."
"Evet."
"Arkadaşlar da evlenebilir mi?" Peri'nin yanakları kızarınca Yusuf'la ben kahkahayı basıyoruz.
"Nerden çıktı şimdi bu Umut?"
"Ne bileyim bizde belki bir gün bebeğimizin odasını boyarız güzel olmaz mı?"
"Olur." Peri'nin cevabıyla Umut gülümsüyor.
"O zaman benimle evlenecek misin?"
"Evleneceğim."
"Tamam o zaman."
"Tamam." Normal bir diyaloğu bitirmiş gibi işlerine devam ettiler.
Ne kadar hızlı yapsak ta işimizin bitmesi gece yarısını bulmuştu saat tam on ikide kapı sesiyle yığıldığımız koltuktan kalktık. Kapıyı açmamla kocaman peluş bir ayı ve bir adam duruyordu kapıda ayı beyazdı ve çok güzeldi.
"Buyrun kime bakmıştınız?"
"Beni Selim Bey gönderdi şuraya bir imza alabilir miyim?" İmzayı atınca adam ıslık çaldı ve dört tane adam ellerinde kolilerle bebek odasına girdiler ellerinde ki kolileri açıp bir şeyler yapmaya başladılar ve biziz odadan kovdular Yusuf Umut Peri ve ben olanları şaşkınlıkla izledik sadece sonunda işleri bittiğinde ayıyı bana verip gittiler bizde koşarak odaya girdik. Gördüklerim karşısında ağzım beş karış açık kaldı beyaz büyük bir beşik baş ucunda sallanan beyaz bir sandalye beyaz bir dolap beyaz bir mama sandalyesi ve yine beyaz bir bez değiştirme şeyi ne olduğunu tam bilmiyorum ama bez değiştirme şeyi olduğu belli.
"Yuh." Umut'un tepkisine hak veriyordum çünkü baya güzel gözüküyor du herşey.
"Hangi ara yaptırdı acaba?" Yusuf böyle bir şeyi merak etmekte gayet haklı çünkü baya güzel.
"Çok güzel."
"Ben bi Selim Abi'yi arayayım teşekkür edeyim." Yusuf her zaman ki gibi benim düşünemediğim şeyi düşündü.
"Ben de geleyim." Odadan çıkınca telefonu cebinden çıkartıp Selim Abi'yi aradı teşekkür ettik daha iyilerini hak ettiğimizi ve en yakın zaman da bizi ziyarete geleceğini söyleyip kapattı telefonu.
"Uyuyalım mı artık?" Yusuf yönelttiğim soru bayadır bekliyor olmalı ki hemen atladı.
"Uyuyalım."
"Esin Yusuf biz eve geçiyoruz yarın görüşürüz."
"Görüşürüz." Umut Peri'yi elinden tutup evden çıkardı karşı eve geçtiler vakit kaybetmeden üzerimize pijamalarımızı geçirdik ve yatağa girdik Yusuf kollarını belime sardı tam karnımın üzerinde durdu elleri ve uykuya daldı bende kollarında yattığım mutluluğumu takip edip uykuya daldım.~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sabah uyanır uyanmaz Yusuf'a kahvaltı hazırladım bunu her gün yapıyordum fakat bugün farklı olarak daha da özendim neden bilmiyorum ama o her şeyin en iyisini en güzelini hak ediyor, beni olmadığım biri gibi hissettiriyor o yanımdayken dünya dursa da umrumda olmaz gibi geliyor.
Şimdi bir de bana kendinden bir parça kattı sanırım dünyanın en cömert insanı Yusuf, tamam dünyanın değil belki ama benim dünyamın en cömert insanı hiç bir zaman hiç bir şeyi esirgemiyor benden sevgisini, huzurunu, mutluluğunu dünyaya bir kez daha gelsem yine bu hayatı yaşardım, yaşarım sonuçta içinde Yusuf'un bulunmadığı bir hayat olamaz.
"Güzelim." Belimde Yusuf'un ellerini hissedince yüzüme kocaman bir gülümseme yayılıyor.
"Canım."
"Dün ilk defa bana aşkım dedin bugün de canım dedin ölecek miyim yoksa?"
"Saçmalama Allah korusun, ben pek sevmiyorum vıcık vıcık sevdiğin kişiye ismini unutturan tiplerden olmayı az olsun duyduğunda değişim bir şeyler hisset basitleşmeyelim."
"Basitleşmeyelim güzelim."
"Hadi kahvaltımızı yapalım." Masada ki yerini almasıyla bende karşısına geçtim birbirimize bir kaç saniye bakıp her zaman ki gibi hızla masada ki her şeyi yemeye başlıyoruz, yemeğimiz bitince Yusuf her zaman ki gibi sigarasını yakmıyor gidip dolaptan kuru üzüm çıkartıp onu yiyor.
"Sigara içmiyorsun?" Uzattığı kuru üzümden bir tane alıyorum sabah sabah ne alakaysa artık.
"Bebeğimiz olacak dikkat etmemiz lazım."
"Üzüm ne alaka?"
"Yavrum şimdi sigara içmiyorum ya sebepsizce üzüm yiyesim geliyor."
"Değişik."
"Biliyorum."
"Yusuf acayip iyi baba olacaksın biliyor musun?"
"Nereden çıktı şimdi bu?"
"Bilmiyorum düşündüm de sana güvenmeseydim eğer ya da sen bana güven vermeseydin ben bebek istemezdim."
"Mantıklı, ben bebeğimize çok güzel bir hayat yaşatacağımızı biliyorum bunun parayla, malla, mülkle alakası yok onu gerçekten seveceğiz, düşüneceğiz, umursayacağız." Oturduğum yerden kalkıp Yusuf'a sarılıyorum bu isteğim dışında oluyor hormonlardan olsa gerek ağlayasım geliyor.
"Yusuf seni seviyorum hemde baya seviyorum." Cümlem biter bitmez gözlerimden yaşlar kendiliğinden akmaya başlıyor.
"Hormonlarını sevdiğim ağlama bende seni seviyorum hem de baya."
Bileğimi tutup öpüyor.
"Of iğrenç bir durum ya aptal gibi ağlamak aynı anda gülmek çığlık atmak aynı anda susmak istiyorum."
"İdare edeceğiz artık."
"Yok bir de idare etme." Kafasına hafifçe vurup geri çekildim.
"Hadi dışarı çıkalım gezelim biraz."
"Balon da al bana."
"Balon da alayım sana." Koşarak mutfaktan çıktım yatak odasına girip pijamalarımdan kurtulup kot pantolonumu ve göğsünün üzerinde iki tane çiçek olan siyah tişörtümü giyiyorum Yusuf'da gelip kot pantolon ve siyah tişört giyiyor.
"Saçlarımızı da aynı yapalım." Gülümseyerek tarağı alıp önüne oturuyorum.
"Toplayalım yani."
"Aynen." Saçımı sıkıca bağladı kendi saçını da bağladı ve evden çıktık. Arabaya binip yola koyulduk
"Yusuf?"
"Efendim."
"Bana çikolata alsana."
"Alayım güzelim." Arabayı durduruyor inip önce bana çikolata alıyoruz sonra mavi bir uçan balon balonu arabanın içine koyup yürümeye başlıyoruz. Bebek eşyaları satılan büyük bir dükkana girip bir araba alıyoruz Yusuf'un koluna girince raflar arasında ilerlemeye başlıyoruz. Beyaz ayıcıklı büyük bir biberonu arabaya koyup beyaz yine ayıcıklı bir emzik alıyoruz. Küçük bir biberon daha beş tane önlük hepsi farklı renkte, iki paket bez, mama tabağı, kabı, kasesi, kaşığı,çatalı, bez değiştirirken sermek için iki tane örtü bebek için çanta, pusetli bebek arabası, bir sürü renk renk çoraplar, zıbınlar, bebek için ayıcıklı yatak örtüsü, battaniyeler, banyo yapması kolay olsun diye bebek küveti küçük bornozlar ve havlular göz yakmayan sabunlar ve şampuanlar,çıngıraklar oyuncaklar daha bir sürü şey.
"Niye bu kadar erkenden tüm alışverişi yaptık Yusuf?"
"Daha bir sürü şey alacağız tüm alışverişi yapmadık ki güzelim hem hazır olsun ne olacak er ya da geç alacağız hepsini zaten."
"Neyse haklısın." Bunların hepsini arabanın bagajına zor da olsa sığdırıyoruz.
"Daha kıyafet alacağız zıbınlar falan desensiz ya kız da erkekte rahat giyer ama kıyafet önemli onu da hastaneye gidip cinsiyetini öğrenince hallederiz." Sanki bebeği doğuracak olan Yusuf'du herşeyi en ince ayrıntısına kada inceliyor sağlığa zararlımı değil mi diye kontrol edip alıyordu.
"Tamam şimdi ne yapıyoruz?"
"Şimdi de sana bir şeyler alacağız karnın büyüyecek üzerindekiler olmaz artık yeni kıyafetler lazım güzelim."
"Şişko olacaksın diyorsun yani?" Somurtup yola kilitlenmiş Yusuf'a baktım.
"Hayır meleğim rahat olman için hem ben seni öyle de severim ben seni hep severim."
"Tamam o zaman." Gülümseyip önüme döndüm bir kaç dakika sonra başka bir mağzanın önünde durduk.
İçeri girince görevli ve Yusuf bana bir sürü kıyafet denettirip hepsine çok güzel olmuş dediler yığınla kıyafet alıp oradan da çıktık.
"Yoruldum." Yusuf biraz bana bakıp kucağına aldı beni arabaya bindirdi kendi de binip eve doğru sürmeye başladı.~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
09062016
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Saniye
Ficção AdolescenteSon saniyesinde bile güzel olan kadın bana en büyük hediyeyi bırakıp öyle gitmişti, hediyesine karşılık sonsuza dek seveceğim onu, benim de son saniyemde kalbimde o olacak, ben de son kez onun ismini anacağım, son saniyemde bile kalbimde ki en güzel...