"Merhaba?"
"Iı-şey, ben Victoria. Yeni öğrenciyim, Bayan Demetria'dan ders programımı daha yeni aldığım için-"
"Ah, önemli değil Victoria. Ben Tony Wester, umarım Tarih dersini seviyorsundur." dedi Bay Wester olduğu yerden. Bense olduğum yerde neye benzediği hakkında herhangi bir fikre sahip olmadığım yüz ifademle ayakta dikilmeye devam ettim.
Sonunda Bay Wester'dan gelen "Haydi, vakit kaybetmeden otur." emriyle kendime geldim ve boş olan tek sıraya oturdum.
Tüm sınıfın gözünü kırpmadan beni izleyişini görmezden gelerek Bay Wester'a derse başlaması için yalvaran gözlerle bakmaya başladım.
Söylemek istediğimi anlamış olacak ki yerinden kalktı, masanın üzerindeki kitaplardan biri aldı ve tekrar sınıfa dönüp konuşmaya başladı.
"Evet, Victoria." dedi, derin bir nefes aldıktan sonra devam etti.
"Neden okul değiştirdin?"
Lanet olsun. Neden sadece masasında oturup ders anlatmıyordu ki?
"Annemin ve babamın işleri için buraya taşınmamız gerekti bu yüzden mec-"
Konuşmamı bitiremeden Bay Wester'ın gözleri büyüdü, sınıfta fısıltılar duyulmaya başladı ve en önde oturan çocuklardan biri yutamadığı su yüzünden öksürük krizine girdi.
Neler olduğunu anlayabilmek için yapabildiğim tek şey çevremdekilerin neler dediğini anlamaya çalışmaktı fakat bu konuda pek başarılı olduğum söylenemezdi.
"Demek bu kasabaya taşındın," dedi ve ellerini birbirine sürttü. Söyleyecek bir şey arıyor gibiydi. "Peki buraya gelme sebebiniz ne? Yoksa buranın tarihi mi sizi Agbaramortem'e getirdi?" diye devam etti ve gülmek için kendini zorladı, ardından beklentiyle sınıfa baktı fakat sınıf ona eşlik etmek için çaba sarf etmedi. En azından kendi adıma içerisinde "Agbaramortem" kelimesinin geçtiği herhangi bir şeye gülebileceğimi pek zannetmiyordum.
Sonunda herkesin konuyu değiştirmek istediğinin farkına vardı."Pekala, her neyse. Aramıza hoş geldin Victoria." dedi ve derse başladı. Bay Wester konuşurken çaprazımdaki bir kız bana döndü.
"Endişelenme, Bay Wester her zaman böyledir."
Benim de korktuğum her zaman böyle olma ihtimaliydi zaten...
***Son derece sıkıcı ve özellikle benim için oldukça stresli geçen saatlerden sonra sonunda öğle arası vaktinin geldiğini haber veren zilin sesi tüm okulu doldurdu. Arkadaş edinme konusunda kötü olan biri değildim fakat Bay Wester'ın dersinde yaşanan kısa süreli krizden beri sınıftaki herkes her fırsatta uzaylıymışım gibi beni izliyordu. Bu yüzden arkadaş edinmem kolay olmayacak gibi duruyordu.
Bu iğrenç günde Steve ve Alexandra'nın yanımda olması için her şeyi yapabilirdim...Midem, zilin sesini duyar duymaz beynimin kontrolünü ele geçirdi ve ayağı kalkıp bir an önce yemekhaneyi bulmam için hareket etmemi sağladı. Tam koridora adım atacakken ilk derste benimle konuşan tek insan tarafından durduruldum.
"Selam, ben Zoe."
"Haydi gel sana yemekhaneyi göstereyim."
"Bu arada üstündeki tişörte bayıldım nereden aldın?"
Zoe biraz fazla hızlı konuşuyor ve sorduğu sorunun cevabını almadan başka soruya geçiyordu. Fakat çok sevimli bir kızdı.
Biz yemekhaneye girerken konuşmaya devam ediyordu.
"Seni diğer çocuklarla tanıştıracağım. Eminim hepsini çok seveceksin. Samy ve Nick hiç doymayan birer kurt oldukları için diğerlerini de alıp çoktan gelmişlerdir."
Konuşmayı kestiğinde en köşedeki masaya doğru ilerliyorduk. Masaya ulaştığımızda Zoe konuşmasına kaldığı yerden devam etmeye başladı.
"Sizi sınıfımızın yeni bombası Victoria ile tanıştırayım."
Hepsi sırayla yemeklerine ara vererek kendilerini tanıttılar. Sınıftayken bana uzaylı muamelesi yapan insanlardan eser yoktu ve bu kesinlikle garipti.
Marshall fazla güler yüzlüydü. Nick ve Vicky'nin birbirine fazla benzediklerini düşünürken ise kardeş olduklarını öğrendim. Sophie'yse ciddi duruşuyla biraz ürkütücüydü.
Her şeye rağmen birilerinin garip bakışlarından kurtulup birlikte yemek yiyecek insanlara sahip olmak şu an tek önemsediğim kısımdı.
Tanışmanın ardından yaklaşık on dakika herkes yemek yemek ile meşgul oldu. Sadece ara sıra Nick ve Samy yemek yemenin muhteşem olduğuna dair şeyler mırıldanıyordu."Tanrı'nın varlığının kanıtı kesinlikle yeni gelen şu çocuk." dedi Zoe. Diğer kızlarla birlikte aynı noktaya odaklanmıştı.
"Hadi ama kızlar ciddi olamazsınız." dedim.
"Asıl sen ciddi olamazsın Victoria! Karşında duran mükemmelliği göremiyor musun?" dedi Zoe.
"Kızlar, kendisi benim abim ve sandığınız kadar mükemmel değil." dedim Richard'ın olduğu tarafa tuhaf bakışlar atarak. Cümlemi bitirdiğim anda Marshall, Nick ve Samy kahkahalarla gülmeye başladılar. Kızların ise şoka girdiği her hallerinden belliydi. -Aslında şokta olan sadece Zoe ve Vicky'di. Sophie'nin yüzünde hiçbir hareket yoktu-
"Lütfen susun." dedi Vicky ve ardından devam etti. "Victoria en kısa zamanda sizde pijama partisi yapıyoruz. Umarım odan abinin odasıyla aynı kattadır."
Vicky'nin dediğine gülümseyerek karşılık verirken içimden geçirdiğim tek bir şey vardı.
Umarım sizlerle evimde pijama partisi düzenleyecek kadar yakın arkadaş olabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞÜM EFSANESİ-Başlangıç
Fantasy"Kurtlar tekrar dönüşemediğinde, vampirler açlıklarını dindiremediklerinde, Upirler birbirlerini öldürmeye başladıklarında, cadılar güçlerini kaybettiğinde, dört büyük yok olmak üzereyken sen adeta yeniden doğacaksın Victoria. Bırak önünde diz çöks...