Dedektif Leroy neden buradaydı?
Neden bu haldeydi?
Nasıl bir ceza beni bekliyor?
Aaron'dan benim kadar nefret eden başka biri var mıdır?
Ben yeni sorularımla tanışırken Carl, odanın ortasında duran devasa makineyle uğraşmaya başladı. Aaron ile odada bulunan tek koltukta oturuyorduk. Her ne kadar yerde kıvranan Dedektif Leroy'a yardım etmek için can atsam da Aaron'ın kolumu sıkıca tutan eli buna engel oluyordu. Merakla ve korkuyla Carl'ı izlerken saatler gibi gelen dakikalar birbirini kovalıyordu. Bu sırada Aaron sıkıldığını açıkça belli eden bir şekilde kıpırdandı.
"Leroy Jefferson..." dedi Aaron sıkça kullandığı gülümsemeyi yüzüne yerleştirirken. "Şu an ne yaptığımızı çok iyi bildiğini düşünüyorum. Birkaç gündür bu anı hayal ediyorum."
Neyden bahsediyordu?
"Düşmanı kendi silahıyla yenilgiye uğratmak kesinlikle muhteşem olacak. Hem üzülmene gerek yok Vic'te sana eşlik edecek."
"Victoria." dedim fısıldayarak. Bunun üzerine Aaron meraklı bakışlarını üstüme dikti. "Victoria. Adım Victoria. Bunu bildiğini zannediyorum."
Karşılığın sırıtarak edilmiş birkaç tehdit olacağını düşünüyordum fakat Aaron cevap vermeden susmaya devam etti. Bu sırada Carl makinenin etrafında bir tur attı, ardından yaklaşık yirmi düğme arasından yeşil olana bastı ve makinenin kapakları açıldı. O anda vermem gereken tepkinin "Siktir" olması gerekirken tek yaptığım kıpırdamadan makineyi izlemek oldu. Makinenin içinde iki adet sırtı düzleştirilmiş koltuk bulunuyordu. İçini kaplayan ve ne işe yaradığı hakkında bir fikrim olmamasına rağmen son derece korkunç olan mekanizmalar bulunuyordu. Tabii ki de beni asıl korkutan makine değil, makinenin içine girecek olmaktı.
***
Duyduğum her ses korkumun artmasına sebep oluyordu. Carl denen salağın makineyi çalıştırmak için uğraşırken çıkardığı homurdanmalar, Aaron'ın kıkırdamaları, Leroy'un düzensiz nefes alış verişleri, Dedektif ile birlikte zorla konduğumuz makinenin içinden kurtulmaya çalışırken çıkan deri gıcırdamaları... Delirmiş gibi hissediyordum. Çığlık atmak, durmaları için yalvarmak ya da bu makineyle bize ne yapacaklarını sormak için can atsam da yapamıyordum.
Şu an beni buradan Skyser'lardan herhangi birileri kurtarabilirdi fakat listemdeki bu seçeneği hemen karalayıp imkansız olduğunu kabullendim. Nefes almaya dahi gücü olmayan Leroy bile elinden gelenin fazlasını yaparak kıpırdanıyordu. Her ne kadar aynı duyguları paylaşsak da ondan gelebilecek bir yardım da söz konusu değilmiş gibi görünüyordu. Bağlandığım yeri gıcırdatmaktan başka bir işe yaramadığım sırada Carl geldi ve içimde yüzüne tükürme isteği uyandıran bir sırıtışla makinenin kapaklarını kapattı. Elimde kalan son çare acı çekeceksem -ki burası bana göre en net olan kısım- kendimi buna hazırlamaktı. Ses tellerim makinenin büyük bir gürültüyle çalışmaya başlamasıyla geri geldi.
"Dedektif Leroy, birazdan başımıza her ne gelecekse bu hiçbirimizin hoşuna gitmeyecek. Her şeye hazırlıklı olmamız gerekiyor. Sizin neden bu halde olduğunuzu bilmiyorum. Ama eğer doğaüstü bir özelliğiniz varsa, var olan tüm enerjinizi kullanarak bir ejderhaya bile dönüşseniz bu beni son derece memnun eder-"
Benim son derece saçma olan konuşmamı Leroy'un uzandığı taraftaki fazla büyük olmayan kare şeklindeki bir boşluktan uzanan el kesti. Carl'a ait olduğunu düşündüğüm el, sümüğü anımsatan iğrenç bir sıvıyı Leroy'un göğsüne döktü, ardından boşluğu kapatıp bizi tekrardan kendi halimize bıraktı. Sıvının ne işe yaradığını çözmeye çalışırken makinenin çıkardığı sesler artarak dayanılmaz hale geldi.
İkimizde artık kurtulmaya çalışmayı bırakıp sese katlanmak için çaba sarf ediyorduk. Bu sırada Leroy'un göğsündeki sıvı makinenin tavanına yapıştı. Birkaç saniye sonra sıvı bir makinenin içini kaplayan büyük bir çarşaf halini aldı. Ben daha neler olduğunu kavrayamadan Leroy tüm gücüyle haykırmaya başladı. Bana bir şey olmuyordu fakat Leroy'un çok fazla acı çektiği her halinden belli oluyordu. Onu bu halde görmek -hatta Aaron'ı bile bu halde görsem- benimde canımı yeterince acıtıyordu. Tüm bunların hemen sona ermesini umarken Leroy'un vücudundaki her bir damar belirginleşti ardındansa yeşil renkte olan damarları turuncu ile kırmızı arasında bir renge döndü. Damarları adeta bağımsızlıklarını ilan ederken derisi ve kemikleri görünmez olmaya başlıyordu.
Haykırışları artarken korku dolu gözlerle onu izliyor ve bundan sonra yaşanacakları merakla bekliyordum.
"Victoria," dedi Leroy haykırışları arasından. "Özür dilerim."
Neyden bahsediyordu? Ne için benden özür dilemişti? Ölüyor muydu?
Sorular beynime teker teker hücum ederken yeşil sıvının bir kısmı el şekline büründü ve yüzüme doğru uzandı. Elin işaret parmağından ayrılan sıvı göz bebeğime damladı. Aynı şey diğer gözüme de olurken yapabildiğim tek şey çığlık atmaktı.
***
(2 gün önce)
Burada kendini hiç olmadığı kadar özgür hissediyordu. Tamamen kendine ait olan ve istediği gibi şekil verebildiği bir dünya gibiydi onun için. Tüm bu iyi özelliklerin yanında birinin burayı bulması durumunda yaşanacaklar son derece huzursuz ediciydi.Çok uzun süre önce dışarıdan bakıldığında görülen sıradan insan yaşantısının aslında hiçte öyle olmadığının farkına varmıştı. Bu konuda yaptığı araştırmalar ve gözlemler severek yaptığı bir iş haline gelmişti. Fakat bir gün gördüğü onca farklı insanda rastlamamış olduğu bir yaratığa dönüştüğünde buna engel olmak için bir makine üretmesi gerekmişti. İlk başta aklına gelen ilk çözüm yöntemi bir şeyler icat etmek olmamıştı. Belki de neden bu hale geldiğini öğrendikten sonra panzehir benzeri bir şeyler bulabilirim, diye düşünmüştü.
İşler istediği gibi gitmeyince tek çaresinin teknoloji olduğu kararına varmıştı. Şimdiyse aylardır yapımı için uğraştığı makinenin bitmesi için eksik olan son birkaç işlemi tamamlıyordu. Sonunda sürekli çektiği acıdan kurtulabilecekti. Bu düşünce yüzüne bir gülümseme yerleştirirken kapı kırılarak açıldı.
"Merhaba Dedektif." dedi Aaron yanındakilerle içeriye girerken. O ise olduğu yerde kalmıştı. "Gerçekten iyi bir tebriki hak ediyorsun. Bu çöplüğü çok uzun süredir arıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞÜM EFSANESİ-Başlangıç
Fantasy"Kurtlar tekrar dönüşemediğinde, vampirler açlıklarını dindiremediklerinde, Upirler birbirlerini öldürmeye başladıklarında, cadılar güçlerini kaybettiğinde, dört büyük yok olmak üzereyken sen adeta yeniden doğacaksın Victoria. Bırak önünde diz çöks...