Buzdolabının önünde dikilmiş boş gözlerle bakınıyordum. Yemek yapmak konusunda hiçte iyi değildim. Sadece atıştırmalık ufak şeyler hazırlayabiliyordum. Evde annemin uzun süreli yokluğundan dolayı ne yemek ne de atıştırmalık hazırlayacak bir şey kalmadığı için market alışverişinin vaktinin çoktan geldiğini fark ettim. Saat akşam sekize geliyordu markete gitmek için geç değildi fakat marketin nerede olduğunu bilmiyordum.Richard'ı aramaya karar verdiğimde hızlıca yukarı çıkıp telefonumu aldım. Numarasını tuşlamadan hemen önce merakıma yenik düşüp ona nerede olduğunu sormayacağıma dair kendime yemin ettim. Sonunda aramayı başardığımda cevap vermesini beklemeye başladım. Konuşmayı bitirip telefonu kapattığımızda yaklaşık beş dakika olduğum yerde kaldım.
Bana marketin yerini tarif etti ve hemen yanında ise yemek yiyebileceğim bir kafe olduğunu söyledi fakat bugün yaşananlardan dolayı nasıl olduğumu sormadı ya da benimle hastaneye gelememesinin sebebini açıklamadı. Evet, abi ve kız kardeş olarak pek iyi anlaşamazdık. Sürekli kavga ederdik ve birbirimizi umursamazdık ama bugün olanlar normalin dışındaydı. En azından nasıl olduğumu sorabilirdi.
Şu an bunları düşünmemeliydim. Uzun süredir ilk defa bu kadar enerjik ve mutlu hissediyordum.
(Fakat hissetmemem gerekiyordu çünkü bana böyle hissettirecek şeyler yaşamıyordum.)
Bu anı değerlendirip kafamı dağıtmak için dışarı çıkmalıydım. Hızla giyinip aşağı indim ve çantamı da alıp kendimi dışarı attım.
Hemen arabaya binip Richard'ın tarif ettiği yoldan markete ulaştım. Biraz daha aç kalırsam ölmeyeceğim için kafeye gitmeden önce market alışverişini halletmeye karar verdim. Gerekli olan malzemelerden alıp poşetleri arabanın bagajına yükledim. Hemen ardından kafeye girdim.
Kafede bulunan hemen hemen herkes öğrenciydi. Hatta çoğunu okulda birçok kez görmüştüm.
"Neden ayakta dikiliyorsun hayatım? Hadi gel şuraya otur ve bana ne istediğini söyle." dedi garson olduğunu tahmin ettiğim adam gülümseyerek.
Karşılık olarak gülümsedikten sonra işaret ettiği yere oturdum.
"Seni daha önce buralarda hiç görmedim. Oysaki kasabadaki hemen herkesi tanırım." dedi adam gözlerini kısarak.
"Ben Victoria. Kasabaya yaklaşık bir ay önce taşındım." diye cevap verdim sırıtarak.
"Yeni kız ha? Bugün Rosie'yle yaşanan olaylardan sonra umarım iyisindir. Bu arada ben de Rudi. "
"Tanıştığımıza memnun oldum fakat siz bunları nereden biliyorsunuz?" dedim. Bu sefer gözlerini kısarak bakan bendim.
"Ah hayatım, kasaba hayal edebileceğinden daha küçük her şey çok çabuk duyuluyor." diye karşılık verdi sırıtarak.
Bir an aklıma Samy'nin telefon numaramı nereden bulduğunu sorduğumda verdiği cevap gelmişti.
"Kasaba sandığından daha küçük. İstediğin bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyorsun."
Sanırım bu bilgilere bir tek ben ulaşamıyordum.
"Efendim tatlım bir şey mi söyledin?"
"Hayır, hayır. Özür dilerim, bir an dalmışım. Acaba yemek olarak ne önerirsiniz? Gerçekten çok açım."
***
Rudi'nin tavsiye ettiği nefis yemeği yiyip hesabı ödedikten sonra kafeden ayrılıp eve gitmek için yola koyuldum. Eve vardığımda ışıklar yanmıyordu. Richard'ın hala eve gelmediği belliydi. Kendimi tutamayıp içimden Richard'a küfrederek içeri girdim.
Poşetleri mutfağa bırakıp ceketimi çıkardıktan sonra yukarıdan gelen gürültüyle duraksadım. Ses ikinci kere duyulmayınca yukarıdaki açık pencerenin rüzgardan dolayı çarptığını düşündüm.
Poşetlerin yarısını boşalttıktan sonra yukarıdan gelen ikinci bir ses ile yerimden fırladım. Hızlı olduğu kadar sessiz adımlarla merdivenin başına gittim.
"Richard bu halde korkutma şakalarınla uğraşamam. Ortaya çık." dedim sesimi biraz yükselterek. Cevap gelmeyince yavaş adımlarla yukarı doğru çıkmaya başladım.
Odamın kapısı en son bıraktığımın aksine açık duruyordu. Her ne kadar Richard olduğunu bilsem de içimi bir korku sarması engelleyemedim. Odaya adım attığımda banyonun ışığı yanıyordu, kapısı sonuna kadar açıktı. Rahat bir şekilde içerideki kişinin gölgesini görebiliyordum fakat şu an banyomda aynada kendisi izleyen kişinin Richard ile hiçbir alakası yoktu.
Ağzımdan her an çıkacakmış gibi atan kalbimin çıkardığı sesleri hiçe sayarak banyoya doğru ilerlemeye başladım. Sonunda içeriyi görebilecek kadar yaklaştığımda vücudum gördüğüm şey karşısında korkudan kasıldı. Karşımda duran her kimse ya da her neyse şu ana kadar karşılaştığım bir şey olduğunu sanmıyordum.
Filmlerde gördüğüm o korkunç yaratıklardan biri karşımda duruyor gibiydi. Her tarafı vücudundaki yaralar yüzünden kan içindeydi. Yarı çıplak olan vücudu titriyor, buz kesmiş mavi gözleri ise ölü bir insanın teninden bile daha solgun olan bedenini izliyordu. Yerimden kıpırdayamıyordum. Ne yapacağımı bilmeden olduğum yerde dikilmiş onun aynada kendini izlediği gibi bende onu izliyordum. Bir anda benim orada olduğumu fark edip garip bir ses çıkardı.
Çıkardığı bu ses kaçmaya başlamama yetti.
Odadan çıktığımda hemen merdivenlerden inmeye başladım. Merdivenlerin tam ortasında ayağım takıldığı için aradaki mesafeyi kapatmayı başardı. Ben kendimi onun soğuk ellerinden kurtarmaya çalışırken ne olduğunu anlayamadan ayağımın boşluğa gelmesiyle merdivenlerden aşağıya yuvarlanmaya başladım. Sonunda alt kata ulaştığımda zonklayan başımı ve bulanık gören gözlerimi hiçe sayarak kendimi kapıya doğru sürüklemeye başladım. Yaklaşık iki metre gittikten sonra kafama çarpan sert bir cismin parçalara ayrılmasıyla bulanık gören gözlerim tamamen pes etti.
En son duyduğum şey ise yaratığın hırıltıları ve kırık parçaların kafamın üstünden yere düşerken çıkardığı seslerdi
![](https://img.wattpad.com/cover/72412844-288-k182630.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞÜM EFSANESİ-Başlangıç
Fantasi"Kurtlar tekrar dönüşemediğinde, vampirler açlıklarını dindiremediklerinde, Upirler birbirlerini öldürmeye başladıklarında, cadılar güçlerini kaybettiğinde, dört büyük yok olmak üzereyken sen adeta yeniden doğacaksın Victoria. Bırak önünde diz çöks...