Bölüm 10

93 23 0
                                    

Uyandıktan sonraki yaklaşık yarım saatimi gözlerimi açmaya çalışarak geçirdim. Sanırım göz kapaklarımda filler oturuyordu.

Dün Richard ile vedalaşıp onun şehirdeki otellerden birinde kaldığından emin olduktan sonra Kate ve Fred ile eve döndüm. Uyumadan önce ise Jackson attığı mesajla ertesi gün okula gitmeyeceğimi söyledi. Okula gitmeyeceğim için planım geç saatlere kadar uyumaktı fakat göz kapaklarıma oturan filleri kovmayı başarıp gözlerimi açtığımda saat sabahın yedisini gösteriyordu. Tekrardan uyuyamayacağımı bildiğim için kalkıp duş almaya karar verdim.

Duştan sonra tüm gün evde olacağım için pijamalarımdan birini giyip aşağı indim. Boş gözlerle televizyon izlerken telefonumun çalmasıyla küçük çaplı bir kalp krizi geçirdim. Arayan Nick'ti. "Victoria, kapının önünde olduğumuz için kısa keseceğim. Seninle konuşmamız gereken bir konu var. İçeri gelebilir miyiz?"

Nick sustuğu anda telefonu yüzüne kapadım ve gidip kapıyı açtım.

"Merhaba çocuklar." dedim sırıtarak. Aslında içinde bulunduğum durum yüzünden içimdeki anlamsız mutluluğun ölmüş olması gerekiyordu.

Sırayla salondaki boş yerlere oturduklarında hepsinin yüzünde aynı rahatsız edici ifade vardı. Ben nedenini soramadan Marshall konuşmaya başladı.

"Victoria, Ciarcos'lardan seninle görüşmek isteyen birileri var."

"Gelmek üzere oldukları için şu an her şeyi ayrıntılarıyla anlatamayacağız. Özetlemek gerekirse bu şekilde diğer gruplardan da gelenler olacak. Her grup senin dönüşüm geçirdiğinde onların grubunda yer almanı istiyor." dedi Samy ve ardından Zoe devam etti.

"Bildiğin gibi gruplar güçlerine göre sıralanıyor. Sen hangi grubu seçersen o grup artık "en güçlü grup" kabul edilecek. Ciarcos'ların bu kadar erken görüşmeye gelmelerinin sebebi içerisindeki önemli güçlere seni de ekleyerek yenilmez hale gelmek istemeleri."

"Yani birazdan onlardan birileri gelecek ve ben onlarla görüşeceğim öyle mi?" dedim şaşkınlıkla.

"Birazdan değil, şimdi. Geldiler." dedi Sophie. Perdeyi kıvırmış dışarıyı gözetliyordu. Kim bilir neye benziyorlardı. Az sonra dışarıda bir Upir'le mi konuşacaktım? Yoksa bir devle mi? Veya cüce?

"Evet, pijamalarımla gidiyorum. Öyle bakmayı kesin." dedim kapıya doğru yürümeye başladım. Tam çıkacakken tekrardan onlara döndüm "Bir dahakine aramak yerine zile basabilirsiniz çocuklar."

***

Kapının diğer tarafına geçtiğimde bahçede beni iki kişi bekliyordu. Orada olduğumu fark ettikleri anda biri diğerine gitmesini söyleyen bir bakış attı. Kumral ve orta boylu çocuk bahçeden çıktığında yeşil gözlü ve sarışın olanla yalnız kalmıştık.

Evet, kesinlikle görüşeceğim kişinin yaratık olacağını düşündüğüm için bu çocuk beklentilerimin çok üstüne çıkmıştı. Ve ona baştan aşağı dikkatli bir şekilde bakınca Ciarcos'ların onların tarafına geçmem için beni ikna edebilecek en doğru kişiyi gönderdiklerini anladım.

"Merhaba, ben Aaron." dedi gülümseyerek. Ona bakarak bayılabilir miydim? Sanırım.

"Benim adımı zaten biliyorsun. Tanıştığımıza memnun oldum." dedim. Yüzümde onun ki kadar geniş bir gülümseme yoktu. Ne olursa olsun taviz vermemeliydim. Zaten aynı haftada ikinci bir geçici aşkla rekor kırmaya niyetim yoktu, hele ki bu rekoru Ciarcos'lardan biriyle kıracaksam.

"Buraya neden geldiğimi biliyorsun. İstersen yürürken-" dedi ve beni baştan aşağı süzdü. Üzerimde pijama olduğunu fark edince bir kaç saniye sonra devam etti.

DÖNÜŞÜM EFSANESİ-BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin