•Harold
Çıplak göğsüme yayılmış saçları her zamanki gibi bal kokuyordu. Büyük, olaylı ve uzun ayrılığımız süresince hafifçe rengi açılmış olsa bile hala aynı yumuşaklığı koruyordu. Yine de kendinden çikolata rengini almış saçları konusunda ısrar edecektim. Bilirsiniz, ona yakışmayacak tek bir şey bile düşünemiyorum ama bu yeni renk onu biraz soluk gösteriyordu.
Güçsüz gibi.
Yorgun gibi.
Huzurla uyurken tüm o şirin uyku mırıldanmaları kulaklarıma inanılmaz bir müzik gibi geliyordu. Bu arada bu kadar yorgun görünmesinin sebebinin saçlarından çok ben olduğum ihtimali tüm şu dingin dakikalarımı bıçakla ikiye bölüp karnıma büyük bir suçluluk duygusu olarak saplanıyordu.
Başımıza gelen tüm o saçmalıkların sebebi bendim ve bu süre içinde başıma gelen her şeyi haketmiştim. Belki de daha fazlasını...
Onunsa tek yaptığı beni sevmeye, beklemeye devam etmek ve tüm o kalbini kırma çabalarıma sabırla katlanmak olmuştu.
Ben mi? Ah, ben kesinlikle tam bir korkaktım.
Beni bırakacağından korkup ondan deli gibi kaçmıştım. Benden iyilerine layık olduğunu biliyordum ve Pierre denen ibne öyle konuşunca Eliane'i asla onun kadar düşünemezmişim gibime gelmişti. Hakettiği değeri ona verecek birini bulduğuna kendimi o kadar inandırmıştım ki, zavallı gibi ortada kalmak yerine onu bırakıp gittim. Tam bir aptala yakışan şekilde...
Onu kaybetmeyi nasıl göze aldım? Ya gerçekten delirmiş ya da bir an için gerçekten o herifle daha mutlu olacağını düşünmüş olmalıyım. Ah, siktiğimin ikinci ihtimalini düşünmek bile istemiyorum! Benden uzakta mutlu olması kesinlikle yaşayan bir ölüye dönüşmeme sebep olurdu. Hatta belki tamamen bir ceset olurdum.
Oysa onun istediği şey dünyaları tüm mükemmeliğiyle ceketinin iç cebinde taşıyan biri değildi. Üzerimde sıcaklığını taşıdığım, çikolata ve dondurma ile sonsuza dek beslenebilecek olan, çiçeklere allerjik, bazen fazlasıyla huysuz, beyni kendi deyimiyle 'her gün fazla mesaiye kalan bir işkolik' diye tabir edilebilen ve espri anlayışı ile olduğu kadar yataktaki performansıyla da muhteşem olan, benimle kadın olmuş bu dünyalar güzeli masum kızın istediği tek bir şey vardı...
Ben.
Nedenine dair hiçbir fikrim olmasa dahi kıvırcık kafamdan başka bir şey istemiyordu. Benim yüzüme bakmak, benim dudaklarımı öpmek istiyordu. Artık zorla da olsa ikna olduğum şekilde, ben Harold olduğum sürece sıfatlarımın onun için zerre kadar önemi yoktu. Ben Harold olduğum sürece, dünyadaki en sıradan ve vasıfsız insan da olsam beni sevecekti.
Ve şükürler olsun, Harold olmayı sevmiştim.
Ve şükürler olsun, kollarımın arasındaki kızı sevmeyi bile sevmiştim.
Ah! Ve şükürler olsun, aklım başıma gelmişti...
Onu kaybetmeyecektim. Tamam, bunu asla yapmayacaktım. Her zaman birbirimizin olmalıydık ve şu an bu ellerimin arasında gibi duruyordu. Sadece şu an için bunu başarabilirdim. Bir an bile gecikirsem yine sıçtığımın eski sevgilisi, arkadaşı, haber muhabiri ya da takıntılısı karşımıza bir sürprizle çıkabilirdi. Hayat bizi rahat bırakacak gibi durmuyordu. Geceden beri uyumadan düşündüğüm ne varsa artık anın büyüsünden kurtulup harekete geçmeliydim.
"Sanırım sana asla doyamayacağım..." saçlarının arasına minik bir öpücük bıraktığımda kaşlarını çattı ve derin bir nefes alıp bekledi. Gözlerini açmıyordu. Bunun yerine kendi kendine mırıldanmaya başladı. "Yukarıdan bana bakarak beklediğini biliyorum. Ama gözlerimi açınca rüyanın biteceğinden korkuyorum. Uyanmamalıyım. Ne zaman uyanırsam sen yoksun..." onu böyle dinlemek içimi acıtmıştı. Bir yandan da her uykunun sonunda benim gibi düşünmesi buruk bir gülümseme yerleştirdi yüzüme. "Her sabah rüyanın biteceğini bile bile, ancak yanımda olmanın umuduyla gözlerimi açıp hayal kırıklığına uyandım Eliane. Bunu sana asla yaşatmam. Nasıl öldürüyor biliyorum. Seni bununla sınamam Sevgilim. Bundan sonra, asla..." bana inanmak isteyen minik gülümsemeye rağmen biraz daha bekledi. El yordamıyla yüzüme ve saçlarıma dokundu. Tuttuğu nefesini ölümden dönmüş gibi bıraktı ve yavaşça kocaman gözlerini açtı. Güzel gülümsemesi yüzünü kaplarken gözleri küçülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mal de L'amour
FanfictionHayata dair milyonlarca plan yaparız. Peki verdiği karşılık bizi ne kadar güldürür? Hayalleri için Londra'ya gelmiş şaşkın, sıradan bir genç kız. Düşlemiş olduğu şeylerin ne kadarını buldu?İçine düştüğü ilginç kargaşanın neresi daha komikti? Peki y...