4. Pazar kahvaltısı....

15.8K 746 84
                                    


Ne işi var bunun burda. Bide anne ve babasıyla gelmiş, buda yetmezmiş gibi elinde çiçek ve çikolata ile gelmiş, öküz.

Ah! Kimden bahsettiğimi hemen anlatayım. Bundan iki ay öncesine gidelim hemen.

Iki ay önce

Yine her zaman ki günlerden biri, ve saat sabahın 8'i ama hastaneye gitmek için böyle erken kalkmadım. Zaten pazar günü olduğu içinde tatil ve ben tatilimi yine aynı saatte uyanmakla geçiriyorum. Niye mi? Bugün babamın istanbul'da ki en yakın arkadaşı bizi ailece kahvaltıya seslemişlerdi. Pazar kahvaltısı, ah! Ne güzel demi.

Hemen yatağımdan kalkıp banyoya geçip elimi yüzümü yıkadım. Odama geçip yatağımı güzel bir şekilde düzledim. Dolabımın yanına yaklaştım ve ne giysem diye karıştırmaya başladım. ilk baharın sonlarında olduğumuz için hava sıcak o yüzden dizimde biten siyah elbisemi giydim. Makyaj masamın yanına yaklaşarak sade bi makyaj yapmayı tercih ettim çünkü fazla makyaj yapmayı seven biri değilim hep sade yapıp geçerim. Bu elbiseme açık saç yakıştığı için açık bıraktım. Belimde biten siyah saçlarımı çok seviyorum. cüzdan gibi olan küçük çantama telefonumu koyup odamdan çıktım. Salona geçtiğimde babam ve Sidar koltukta oturduklarını gördüm. Sidar ikili koltuklarda babam ise tekli koltuklardan birine oturmuştu. Sidar'ın yanına yaklaşıp oturdum. Bana ters ters baktığını gördüm.

"Ne oldu niye öyle bakıyorsun?" Dedim. Kendini biraz geriye yasladı sabır çeker gibi tavana bir saniyeliğine bakıp bana döndü.

" ne mi oldu!! İki saattir burda ağaç ettiniz bizi ya!!!" Diyerek kükremesiyle tüylerim diken diken oldu. Şimdi anladım neden ters ters baktığını.

"Alışman gerekiyor oğlum" diyen babam oldu. Babama döndüğümde hiç şikayetçi değil gibi duruyordu.

"Ne alışması be baba, tam iki saat oldu burda beklememiz," Diyerek saatini gösterdi." Bi yapacağınız tek şey elbisenizi giyip gelmeniz, anlamıyorum ki bu kadınlarda olan ayna sevdalısı nedir." Dedi.

Çok sinirlendiği ses tonundan belli oluyordu ve Sidar'ın sinirlenmesi çok kötü durumlara yol açabilir o yüzden ağzıma fermuar çekip susmayı tercih ettim.

.

Hepimiz arabaya binip gideceğimiz yere yola koyulduk. Bir saat sonra evin önünde durdu araba, ben Sidar annem arabadan indik, babam ise arabayı park etmeye gitti. Babamın gelmesi ile evin bahçesine girmeye başladık. Yemyeşil bi bahçe insanı feraha çekiyor gibiydi. Evin önüne geldiğimde ağzım o şeklinde açıldı. Bembeyaz villa bi evde çok Şirin yaşanabilir evdi. Ben genel olarak beyaz, siyah ve kırmızı rengi seven biriyim. Bu ev çok hoşuma gitti ama içi nasıl acaba. Bizim ev iki katlı dublex ah! Severim Evimi tabi.

Zile basıp kapıyı açmalarını bekledik. Kapıyı 30-35 yaş arası sarışın bi bayan açtı ama bu evin sahibi değil hizmetçisiydi galiba, çünkü beyaz gömleği ve siyah dizinin üstünde biten bi elbise vardı.

" hoşgeldiniz zafer bey, Murat beyde sizin bekliyorlardı" Diyip bi kenara çekilerek içeri aldı bizi. Ohaaa! Çok güzel bi ev bu ya. Iki yerden yukarıda birleşen merdiven korkulukları altın sarısı. Acaba gerçek altın mı onlar, yok canım hangi salak korkulukları altın yapar ki. Üstümde ki çekti çıkarıp hizmetçiye verdim, bir andanda evi inceliyordum. ..

"Hoşgeldiniz" düşüncemi bozan babamın arkadaşı murat Bey olmuştu. yanında ise eşi adını babamdan öğrendiğim Emel hanım vardı. Emel hanım yanıma yaklaşıp sarılarak hoşgeldin dedi bende ona hoşbuldum diyerek cevap verdim.

"Hemen masaya geçelim isterseniz" diyen murat Bey oldu, babam başıyla onaylanarak masanın olduğu salona doğru yürüdük. Maşallah masada bi tek kuş sütü eksikti. Murat Bey en başa geçerek oturdu. Babam ise onun karşısındaki diğer başa oturdu, annem babamın sağında ki sandalyeyi çekerek oturdu, Emel hanım ise murat beyin salondaki sandalyeyi çekerek oturdu, ben ise annemin tam karşına oturdum, Sidar ise annemin yanındaki sandalyeyi çekerek oturdu. 'Acaba bunların çocuğu yokmu' diye içimden geçirdim...

MARDİN'li  VYK_2016 WATTYS2016  VYM_2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin