Neyin cezası bu bilmiyorum ama bu yoğum bakımdan sağ çıkması için elimden geldiğince dua ediyorum. Üzerime atılan bi iftira bütün hayatımı mahvedecek....
"Hep senin yüzünden kocam bu halde" Azad'ın annesi zaten bana patlamak için gün ararken bu baha...
"Gitmeseniz olmaz mı anne" dedim. Belki bir umut beni yanlız bırakamzlar diye söylemiştim. Annem yüzümü avucunun içine aldı. "Gitmeme gibi bir şansımız yok kızım. Baban ve kardeşin gidiyorlar bende onlarla gitmek zorundayım." Demişti içi kan ağlayarak.
Beni burda bırakmak onada dert oluyordu. Ama evliyim ben, ve 'bir kadının yanı eşinin yanıdır' derler ya işte bu söz tam üstüme yazılmış bir söz. Mecbur onlar gidecek, ben kalacağım.
İki ay sonra
İki ay olmuştu babamların bu şehirde beni yanlız bırakmaları. Yavaş yavaş alışmıştım yalnızlıklarına. Karnım iyice belli oluyor ve her hafta kontrole gidiyoruz Azad ile.
Demet Akalın'ın 'Evli,Mutlu,Çocuklu' şarkısı misali görünüş vardı bizde. Evde Azad, dışarda ise ağa olan bir adam o. Evde gülüp eğlendiren adam dışarda sert ve elimi tutmayan bir adam. Alıştım bu aylar içinde onada. Kocam o benim, karnımdaki bebeğin babası o. Alıştım artık ona ve ailesine.
Bu iki ay içerinde hiç birşey değişmemişti. Zehra hanım hala bana olan öfkesiyle kan kusuyor üzerime. Hala ise sürekli yanımda ve beni eğlendiriyor. Bu evde beni seven bu yaşlı hala galiba. Azad'ın babasını tekerlekli sandalyeye yerleştirip artık odasında değil bizimle kahvaltı yapıp, bizimle yemek yiyor. Azad, Mısra ve Bawer buna çok sevinmişlerdi. Ve üç kardeş şükür namazı kılmışlardı. Babaları için.
.....
"Müsaitmisin yenge" odamda bebek için boşalttığım dolabın bir kısmını temizlerken içeriye Mısra girdi.
"Tabi canım gel" dedim. Ve yanıma yaklaşarak elinde tuttuğu kutuyu bana uzattı. Hediye şeklinde olan kutuyu aldım. "Nedir bu" dedim.
"Aç bak" dedi tebessüm ederek. Kutuyu açtığımda çok güzel üçlü terlikler vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hayret içerisinde terliklere baktım.."ama bu çok güzel" dedim küçük terliği kutusundan çıkarıp avucuma alarak. "İlk hediyesi benden olsun yiğenim" dedi. Buruk bir tebessüm karnımın izin verdiği sürece sımsıkı sarıldım Mısra'ya. "Çok teşekkür ederim" dedim.
"Yiğenime birşey alırken teşekkür etme bundan sonra yenge"
"Ben onun için değil, ona halalık yaptığın için teşekkür ediyorum." Demiştim.
"Yiğenime tabikide halalık yapacağım" dedi bana daha sıkı sarılarak.
"Ama Yiğenimin ilk hediyesi amcasından olacaktı."
Duyduğum sesle Mısra dan ayrılıp kapının önünde Bawer'i gördüm. Onca aylar sonra ilk defa konuşmuştu. "İçeri girebilirmiyim" dedi eliyle odayı işaret ederek. Kafamı sallayıp "tabikide" dedim. İçeri girdi ve elimlede kanepeyi gösterdim oturması için. Bizde kanapeye oturduk Mısrayla.