15. Sadece bekliyoruz...

9.5K 444 45
                                    


Bawer'i es geçip içeri girdim. İçeri her adım altımda nefesim kesiliyor gibi geliyordu bana. İçeri girmemle nefesim tutuldu. Yüz üstü sedyede uzanıktı, gözü Kapalı, ağzında hortum vardı. Bir sürü aletler kalbinin üstündeydi ve gözüm gidip gelen kalp çizgisine takıldı.

"Dilan hanım sizin  burda ne işiniz var" diyen ameliyat hanenin hemşiresi oldu.

"Ameliyatına ben gireceğim." Dedim. Ve Azad'ın yanına yaklaştım. Çenemde duran maskeyi  Burnuma kadar çektim. Profesör Dr. Bir anlık bana baksada birşey demeden tekrar önüne döndü. Azad'ın üstündeki yeşil çarşafa (çarşaf diyorum çünkü gerçek adını bilmiyorum.) Odaklanmıştı. Ne yapmam gerektiğini ameliyatta ne yapılır hepsini unutmuş gibiyim.

Biraz  daha yaklaşıp Profesör Dr. Elindeki aleti aldım. Hiç itiraz etmeden kenara çekilip ne yaptığıma  bakıyordu. Yarasına baktığım zaman mermiyi görmüştüm, ve kalbine çok yakın en ufak bi Yanlışta onu kaydediliriz.  Şimdi anladım  neden beş saat boyunca yoğumbakım odasına da kaldıklarını. Onu kaybetmekten korktuğum için sadece öylece bakakaldım yarasına...

" beş saattir  burdayız ve bir an önce birşeyler yapmamız lazım. Şimdi kendini toparla ve işine odaklan Dilan."

Konuşan profesör Dr.  Oldu. Onu dinleyip işime odaklanmaya başladım. Sürekli yanımda ki hemşire mendil ile anlımda su gibi akan  teri siliyordu. Korkuyorum onu ileştiremem diye, ya rüyam gerçek olsa, ya gerçekten ölse. Hemde ne için beni kurtarmaya geldiği için. Aklımda ne varsa hepsini bir kenara ittim. Azad'a döndüğümde hararetsizce yatıyordu.  içim parçalandı nedense. Elimde ki alet ile mermiyi çıkarmaya çalışıyordum. Ama bir anda profesör Dr  sesi ile donup kaldım. Şimdi değil, şimdi olmamalı,

"Hastanın kalbi durdu, çabuk şok cihazını hazırlayın."

......

Sevgi'nin ağzından

Ne garip bi gün. Herşey bir günde oldu Koskoca bir günde. Önce Dilan'ı kaçırdı pislik adam sonra oda yetmezmiş gibi bide Azad'a vurmuştu....

Dilan, adını Bawer diye bildiğim çocuğun kollarındaydı. Onu görür görmez yanına gitmiştim. O kadar çok perişan bi haldeydi ki ne yapacağımı bilmiyordum.  Elim kolum titriyordu.

"Öyle bakma çabuk sedye getir. Zaten abimde vuruldu"

Abisinin vurulmasını söylediği an şoka girmiştim. Hiç vakit kaybetmeden Sedyeyi getirip Dilan'ı üzerine dikkatli bi şekilde bıraktı. Hemen kapının önündeki arabaya yaklaştı. Kanlar içerisinde Azad'ı arabadan çıkardı.  Hemen etrafımda kilere bağırmaya başladım sedye getirin diye. Azad'ı sedye üzerine koyup hemen yoğumbakım ünitesine götürdüler. Bende vakit kaybetmeden Dilan'ı hasta odasına götürüp cebimdeki fener ile gözlerine tutuşturdum. Üzerinde Elbise yoktu battaniye  vardı sadece. Aklıma binbir türlü şeyler geldi ve Mert'ten hatta erkeklerden irendim. Vücudunda boynunda morluklar vardı. Elimle yanağına okşadım.

"Ne yaptılar sana," dedim göz yaşlarıma engel olmayarak... hep yedek olarak elbiselerim vardı hastanede iyiki de yedek kıyafet alıyorum yanıma. Onları alıp hiç rahatsız etmeden Dilan'a giydirdim. Onu odada yanlız bırakıp yoğum bakım odasına gittim. Bawer sandalyede oturmuş düşünüyordu. Yanına yaklaştım. "durumu nasıl bir şey dediler mi?" Dediğimde  okyanus rengi gibi mavi gözlerini bana dikti ve acı çekermiş  gibi kafasını Yavaşça iki yana sallayarak "Hayır" dedi. Ameliyatına girmek istiyorum ben. Dilan için. Arkamı dönüp koridordan geçen Hemşireyi durdurdum.

"Az önce  vurularak gelen Azad beyin ameliyatına kim girdi." Hemşire biraz hatırlamaya çalışır gibi durdu.
"Kurşun derin olduğu için sanırım profesör Dr.  Emrullah bey geldi." Bu doktor geldi ise  durum çok ciddi demekki. Tamam der gibi  kafamı sallayıp Bawer'in yanına gittim. 

Bir erkeği bu kadar  yıpratan şey bu olmamalı. Aile ile ilgili bi sorunla üzülmemeli erkek. Erkekler kolayca ağlamaz ve hislerini belli etmezler. Ve şuan Bawer ne kadar çok acısını belli etmemeye çalışsada yapamıyordu  çünkü acısı haddini aştı. söz konusu aile ise akan sular durur...

"Çok mu acınası bi halim varda başımda dikilmiş izliyorsun." Bawer'in sesi ile kendime geldim.  Onu izlediğimin farkında bile  değildim. Birşey demeden Dilan'ın yanına gittim.  Yatakta halsiz bir şekilde uyuyordu. yanına yaklaştım. Bir şeyler söylüyordu ama anlayamıyordum.  Boncuk boncuk terler atmaya başladı korkmaya başladım birşey oldu diye. "Bırak Mert! Yalvarırım bırak" demsiyle donup kaldım. 'Ne yaptın sen Mert' Niye kadınların bu kadar acınası bi halleri var. Neden hep acı çeker kadınlar.  Neden ya!   Dilan biraz sakinleştikten sonra bende biraz dinlenmek için oda da olan ikili koltuğa uzanıp uykuya bıraktım  kendimi.....

Uyandığımda saatte baktım beş saattir uyduğumu gördüm. Dilan yatağında yoktu. Içime giren korku ile koridora çıktım. Bir kaç koridora baktım ama yoktu. Sonra yoğum bakım ünitesinin orda gördüm. Hemen yanına giyip ' dinlenmen gerekiyor ' dedim.  Yorgun ve bi o kadar da aciz çıkan sesi ile konuştu. "Orda mı? " Azad'dan bahsettiğini biliyordum. Bir anda bağırarak kendini yere bıraktı. Ne kadar çok acı çektiğini gördüğümde içim parçalandı. Ne kadar çok şey yaşadı bir günde... ayağıya  kalkarak uzaklaştı yanımızdan, peşinden gitmek istedim ama yanlız kalsa daha iyi diye düşündüm....

Yarım saattir bekliyoruz ama bi haber yoktu Azad'dan. Dua etmekten başka bir şey kalmadı elimizden. Dilan'ı görünce şaşırdım. Ameliyat kıyafetini giymiş geliyordu. Hiç iyi görünmüyordu. Oturduğum sandalyeden kalkıp yanına gittim. Ameliyata girmemesini söylemiştim ama beni dinlemeden içeri girdi...

Ne zor bekleyiş bu, ne zor acı çekmek. Niye bu kadar aciz bi dünya bu. Bekliyoruz, sadece bekliyoruz sağ çıkması için... Bir anda yoğumbakım kapısının açılması ile Bawer ve ikimiz  oturduğumuz sandalyeden kalkıp çıkan kişiye odaklandık.  Sanki dünya yavaş yavaş dönüyormuş yavaş hareket ediliyordu. Dilan'ın çıkması ile  ondan iyi bir haber bekledik ama  dizinin üstüne düşüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Neden ağlıyor?  

Ne oldu içerde?

Azad'ın durumu nasıl?

Biri birşey söylesin. Lütfen?

MARDİN'li  VYK_2016 WATTYS2016  VYM_2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin