27. öleceğim be adam...

6.3K 331 3
                                    


Mısra'nın  çarşafı götürmesi ile avluda ıslık, alkış ve davul sesleri bir anda yükseldi.

Benim aklımda sadece Azad'ın kolu vardı. Gelinliğimin ucundan  tutup banyoya girdim. Etrafıma bakındım tam karşımda aczane dolabını görünce  içinden bant, sargı  bezini ve küçük bir kutuya su koyup tekrar odaya geçtim. Odaya girmemle Azad'ı yarı çıplak görmem bir oldu. Hemen arkamı döndüm ve elimdekilerini arkama bakmadan uzattım.

"Ben yaran için sargı bezi getirdim ağam"

Neden şimdi gömleğini çıkardı ki, oysa gömleği kan olmamıştı...

"Bana dön ve yarayı sar!" Azad'ın kurduğu cümle ile şoka girdim.

"Ama ağam çıplaksınız" dedim. Utangaç sesimle.

"Önüne dönsen çıplak olmadığımı görürsün!"

Yavaş  yavaş önüme döndüm Azad'a baktığımda giyinmişti. Ama ne ara giyindi ki bu. Aklımda kurduğum saçma kurgularu bir kenara itip Azad'ın yanına yaklaştım. Yatağın ucuna oturunca bende onun yanına oturdum. Oturmamla kolunu bana uzattı dolaptan aldığım sargı bezlerden biraz koparıp suya batırdım hafif suyu süzüp kolundaki kanları temizlemeye başladım. Kanları temziledikten sonra güzel bir şekilde sardım kolunu. Allahtan derin değildi ve dikişe gerek yoktu. İşimi bitirdiğim gibi yatağın üzerinden kalktım. Daha doğrusu  kalkmaya çalıştım. Ayağım gelindiğin ucuna takılınca dengemi kaybedip kendimi yerde bulmayı beklerken belime dolanan ellerle kurtuldum.

Nefesim kesiliyor, kalbim yerinden  fırlayacak gibi atıyor. Neden mi? Çünkü  şuan Azad'ın  nefesini boynumda hissediyorum...

"Niye dikkat etmiyorsun! sürekli yere düşmek  zorundamısın"  dedi sinirli  ses tonuyla.

Nefesim kesiliyor be adam, kalbim ata ata bir anda duracak öleceğim ve senin dediğin şeye bak. Öleceğim diyorum. Bana doğru  nefes alışından, bana dokunmandan dolayı. öleceğim  be adam.

....


Kader susmak mı? Kader nedir ya? Bazen kaderimiz elimizde olamz mı? Alın yazısı deriz susarız,  kader  der susarız, peki  ne zaman ne için konuşacağız, daha ne kadar boyun eğip  susacağız...

"Bu saate kadar uyuyan gelinide ilk defa gördüm ben!  Eskiden biz kaynanamız uyanmadan uyanırdık.! Ama şimdi ki gelinlerde hiç utanma kalmamış.!"

Kapının  önünde  gelen ses Azad'ın  annesine aitti. Azad 'bir işim var ben gelene kadar çıkma odadan' diyip çıktı ama gelmek bilmedi bir türlü. Azad  geldiğinde annesinin elini öpeceğiz. Azad'ın dediğini yaptığım  için odadan çıkmadım ve beni hala uyuyor sanıyorlar.

Kapının açılması ile Azad gelebildi sonunda.  "Benimle gel"  diyip geri çıktı odadan, onun dediğini yapıp peşinden  gittim. Bizim odanın hemen  yanındaki odaya girdi. Girip girmemek konusunda kararsız kalınca Mısra'nın seslenmesi ile kendime geldim. "Girsene içeri  yenge, abim seni bekliyor." Tamam der gibi  başımı salladım ve Mısra ile birlikte Azad'ın  girdiği odaya girdik. Burda hiç kimseyi beklemezken herkes burdaydı. Zehra hanım, Mısra, Bawer ve Azad.

"Seni babamla tanıştırayım yenge" Mısra'nın  eliyle  işaret  ettiği
Tarafa döndüğümde yatakta uzanık yaşlı bir adam görmem şaşırttı  beni.  Tek bir noktaya odaklıydı. "Babam felç geçirdiği için böyle." Diyen Mısra idi.

Azad  yatağın  ucuna oturup babasının elini avucunun içine almıştı. Bawer sadece babasına odaklıydı. Zehra hanım yanımdan geçip çıktı odadan. Mısra ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Ölüm anidir, ölüm hiç beklemediğin bir anda gelir. Bu dünyada hesap soran olmaz ama, öbür dünyada  ne kadar çok kaçmaya çalışsanda hesap soran olur ve sen hesap verene kadar peşini bırakmazlar.

Şimdi düşünüyorumda, ya bu adamın yerinde benim babam olsa, hiç konuşmayan, yatağa mahkum olan, tek bir noktaya sabitleyen gözünü benim babam olsa, gözümü yaşlı adamdan Azad'a çevirdim bana  bakıyordu. Yatağın yanına yaklaştım biraz...

"Komplemi felç" dedim.  Azad bakışını babasına çevirdi.

"Hayır sağ tarafı sadece ama sol tarafıda tepki vermiyor."

Anladım der gibi başımı salladım sadece. "Kalkarmısın ordan ağam" dedim. Anlamaz gözlerle bana baktı ama hiç bozuntuya vermeden oturduğu yerde  kalktı ve bende kalktığı  yere oturdum.

"Adınızı öğrenebilirmiyim" dedim yaşlı adama, sol taraftan konuşabilirdi. Çok felç geçiripte sağ yada sol  tarafından konuşanı gördüm. Bu adamda öyle yapabilirdi.

"Murat adı" Azad'ın  sesi  ile ona çevirdim bakışımı

"Ben ondan duymak istiyorum adını ağam"

"Konuşamıyor diyorum."  Dedi sinirli ses tonuyla.

Sağ elimde hissettiğim şeyle bakışımı yaşlı adama çevirdim tavana bakarak iki kere gözlerini kırptı.

"Abi babam gözlerini kırptı yengeme" Mısra'nın sevinç sesiyle Azad hemen  yanıma oturdu. O bile ne yapacağını  bilmeden elini elimin üstüne  koyarak babasını elini tutmaya çalıştı. O an kalbimin ritminin değişimi ile hemen elimi çekip oturduğum yerden kalktım.

"Bunu yaptınsa bunuda yaparsın baba, sık elimi ne olursun baba"

Yalvarış bu ses tonu, sevinç ve hüzün  tonu Azad daki ses. Yapar, yapabilir ama neden yapmıyor ki. Sağ tarafı tepki vermeyebilir ama sol tarafı tepki vermeye müsait çünkü az önce elimi sıktı nedenini bilmeden!? Peki neden bunu sadece bana yaptı. Çocularınada yapabilir...

(Azad)

Hergün tek başıma uyandığım odada bir kadın vardı. O benim yatağımda uyurken ben koltukta uyudum. Ne kadar çok ısrar etsede izin vermedim koltukta uyumasına.

Sabah uyandığımda  hala uyuyordu. O kadar masum, o kadar güzek uyuyor ki Kıyamadım uyandırmaya. Nasıl kıydılar sana.

O uyanmadan üstümü değiştirmem iyi olur diye düşünüp giysi odasına geçtim. Siyah gömlek kot pantolon giydim. Odaya geçtiğimde Dilan uyanmıştı. Dün ki çarşaftan dolayı  utanıyordu.

"Günaydın" dedim.
Bana bakmadan "Günaydın ağam" dedi. Ne kadar  çok 'ağam' demesini istemesem de onun sesiyle duymak hoşuma gidiyordu.

"Ben gelene kadar odadan çıkma, hemen  geleceğim" dedim ve odadan çıktım. Odamın yanındaki odaya girdim. Babam yine aynı şekilde  uzanıyordu yatakta. Onu bu şekilde  görmek  içimi yakıyor, bu halde olupta  elimden birşey  gelmemesi sinirlerimi bozuyor. Yatağın ucuna oturarak elini tutttum 'bir umut hisseder' diye.

"Burda benim kadınım baba, oğlundan gurur duyman gerekiyor, büyüdüm  evlendim..." elimde olan yüzüğü babamın gözünün önüne getirdim." Bak sevgimin sembolü bu yüzük" ne kadar çok ağa olursam olim, babamın yanında ağalığım arka plana geçer. Odadan çıkıp Dilan'ın yanında gittim. Giyinmiş  bir şekilde  beni bekliyordu onun benimle gelmesini  söyledim  ve babamın yanına  tekrar gittim.

Ben bile ne olduğunu bilmeden Mısra 'abi babam gözlerini kırptı yengeme' demesiyle babamın elini tuttum. Elim Dilan'ın elinin üstündeydi. O an kalbim yeni atıyor, yeni yanıt veriyor gibiydi. 'Şşşt. Sakin ol, bu eller artık hep senin, alışman gerekecek, bu kadar çok hızlı olma, yoksa söker atarım seni.'
Dış sesim ikinci yüzünün sesiyle ürküttü beni.

Kader ellerimizi birleştirdiği gibi kalplerimizide birleştirecek.

MARDİN'li  VYK_2016 WATTYS2016  VYM_2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin