Mısra'nın çarşafı götürmesi ile avluda ıslık, alkış ve davul sesleri bir anda yükseldi.Benim aklımda sadece Azad'ın kolu vardı. Gelinliğimin ucundan tutup banyoya girdim. Etrafıma bakındım tam karşımda aczane dolabını görünce içinden bant, sargı bezini ve küçük bir kutuya su koyup tekrar odaya geçtim. Odaya girmemle Azad'ı yarı çıplak görmem bir oldu. Hemen arkamı döndüm ve elimdekilerini arkama bakmadan uzattım.
"Ben yaran için sargı bezi getirdim ağam"
Neden şimdi gömleğini çıkardı ki, oysa gömleği kan olmamıştı...
"Bana dön ve yarayı sar!" Azad'ın kurduğu cümle ile şoka girdim.
"Ama ağam çıplaksınız" dedim. Utangaç sesimle.
"Önüne dönsen çıplak olmadığımı görürsün!"
Yavaş yavaş önüme döndüm Azad'a baktığımda giyinmişti. Ama ne ara giyindi ki bu. Aklımda kurduğum saçma kurgularu bir kenara itip Azad'ın yanına yaklaştım. Yatağın ucuna oturunca bende onun yanına oturdum. Oturmamla kolunu bana uzattı dolaptan aldığım sargı bezlerden biraz koparıp suya batırdım hafif suyu süzüp kolundaki kanları temizlemeye başladım. Kanları temziledikten sonra güzel bir şekilde sardım kolunu. Allahtan derin değildi ve dikişe gerek yoktu. İşimi bitirdiğim gibi yatağın üzerinden kalktım. Daha doğrusu kalkmaya çalıştım. Ayağım gelindiğin ucuna takılınca dengemi kaybedip kendimi yerde bulmayı beklerken belime dolanan ellerle kurtuldum.
Nefesim kesiliyor, kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyor. Neden mi? Çünkü şuan Azad'ın nefesini boynumda hissediyorum...
"Niye dikkat etmiyorsun! sürekli yere düşmek zorundamısın" dedi sinirli ses tonuyla.
Nefesim kesiliyor be adam, kalbim ata ata bir anda duracak öleceğim ve senin dediğin şeye bak. Öleceğim diyorum. Bana doğru nefes alışından, bana dokunmandan dolayı. öleceğim be adam.
....
Kader susmak mı? Kader nedir ya? Bazen kaderimiz elimizde olamz mı? Alın yazısı deriz susarız, kader der susarız, peki ne zaman ne için konuşacağız, daha ne kadar boyun eğip susacağız..."Bu saate kadar uyuyan gelinide ilk defa gördüm ben! Eskiden biz kaynanamız uyanmadan uyanırdık.! Ama şimdi ki gelinlerde hiç utanma kalmamış.!"
Kapının önünde gelen ses Azad'ın annesine aitti. Azad 'bir işim var ben gelene kadar çıkma odadan' diyip çıktı ama gelmek bilmedi bir türlü. Azad geldiğinde annesinin elini öpeceğiz. Azad'ın dediğini yaptığım için odadan çıkmadım ve beni hala uyuyor sanıyorlar.
Kapının açılması ile Azad gelebildi sonunda. "Benimle gel" diyip geri çıktı odadan, onun dediğini yapıp peşinden gittim. Bizim odanın hemen yanındaki odaya girdi. Girip girmemek konusunda kararsız kalınca Mısra'nın seslenmesi ile kendime geldim. "Girsene içeri yenge, abim seni bekliyor." Tamam der gibi başımı salladım ve Mısra ile birlikte Azad'ın girdiği odaya girdik. Burda hiç kimseyi beklemezken herkes burdaydı. Zehra hanım, Mısra, Bawer ve Azad.
"Seni babamla tanıştırayım yenge" Mısra'nın eliyle işaret ettiği
Tarafa döndüğümde yatakta uzanık yaşlı bir adam görmem şaşırttı beni. Tek bir noktaya odaklıydı. "Babam felç geçirdiği için böyle." Diyen Mısra idi.Azad yatağın ucuna oturup babasının elini avucunun içine almıştı. Bawer sadece babasına odaklıydı. Zehra hanım yanımdan geçip çıktı odadan. Mısra ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Ölüm anidir, ölüm hiç beklemediğin bir anda gelir. Bu dünyada hesap soran olmaz ama, öbür dünyada ne kadar çok kaçmaya çalışsanda hesap soran olur ve sen hesap verene kadar peşini bırakmazlar.
Şimdi düşünüyorumda, ya bu adamın yerinde benim babam olsa, hiç konuşmayan, yatağa mahkum olan, tek bir noktaya sabitleyen gözünü benim babam olsa, gözümü yaşlı adamdan Azad'a çevirdim bana bakıyordu. Yatağın yanına yaklaştım biraz...
"Komplemi felç" dedim. Azad bakışını babasına çevirdi.
"Hayır sağ tarafı sadece ama sol tarafıda tepki vermiyor."
Anladım der gibi başımı salladım sadece. "Kalkarmısın ordan ağam" dedim. Anlamaz gözlerle bana baktı ama hiç bozuntuya vermeden oturduğu yerde kalktı ve bende kalktığı yere oturdum.
"Adınızı öğrenebilirmiyim" dedim yaşlı adama, sol taraftan konuşabilirdi. Çok felç geçiripte sağ yada sol tarafından konuşanı gördüm. Bu adamda öyle yapabilirdi.
"Murat adı" Azad'ın sesi ile ona çevirdim bakışımı
"Ben ondan duymak istiyorum adını ağam"
"Konuşamıyor diyorum." Dedi sinirli ses tonuyla.
Sağ elimde hissettiğim şeyle bakışımı yaşlı adama çevirdim tavana bakarak iki kere gözlerini kırptı.
"Abi babam gözlerini kırptı yengeme" Mısra'nın sevinç sesiyle Azad hemen yanıma oturdu. O bile ne yapacağını bilmeden elini elimin üstüne koyarak babasını elini tutmaya çalıştı. O an kalbimin ritminin değişimi ile hemen elimi çekip oturduğum yerden kalktım.
"Bunu yaptınsa bunuda yaparsın baba, sık elimi ne olursun baba"
Yalvarış bu ses tonu, sevinç ve hüzün tonu Azad daki ses. Yapar, yapabilir ama neden yapmıyor ki. Sağ tarafı tepki vermeyebilir ama sol tarafı tepki vermeye müsait çünkü az önce elimi sıktı nedenini bilmeden!? Peki neden bunu sadece bana yaptı. Çocularınada yapabilir...
(Azad)
Hergün tek başıma uyandığım odada bir kadın vardı. O benim yatağımda uyurken ben koltukta uyudum. Ne kadar çok ısrar etsede izin vermedim koltukta uyumasına.
Sabah uyandığımda hala uyuyordu. O kadar masum, o kadar güzek uyuyor ki Kıyamadım uyandırmaya. Nasıl kıydılar sana.
O uyanmadan üstümü değiştirmem iyi olur diye düşünüp giysi odasına geçtim. Siyah gömlek kot pantolon giydim. Odaya geçtiğimde Dilan uyanmıştı. Dün ki çarşaftan dolayı utanıyordu.
"Günaydın" dedim.
Bana bakmadan "Günaydın ağam" dedi. Ne kadar çok 'ağam' demesini istemesem de onun sesiyle duymak hoşuma gidiyordu."Ben gelene kadar odadan çıkma, hemen geleceğim" dedim ve odadan çıktım. Odamın yanındaki odaya girdim. Babam yine aynı şekilde uzanıyordu yatakta. Onu bu şekilde görmek içimi yakıyor, bu halde olupta elimden birşey gelmemesi sinirlerimi bozuyor. Yatağın ucuna oturarak elini tutttum 'bir umut hisseder' diye.
"Burda benim kadınım baba, oğlundan gurur duyman gerekiyor, büyüdüm evlendim..." elimde olan yüzüğü babamın gözünün önüne getirdim." Bak sevgimin sembolü bu yüzük" ne kadar çok ağa olursam olim, babamın yanında ağalığım arka plana geçer. Odadan çıkıp Dilan'ın yanında gittim. Giyinmiş bir şekilde beni bekliyordu onun benimle gelmesini söyledim ve babamın yanına tekrar gittim.
Ben bile ne olduğunu bilmeden Mısra 'abi babam gözlerini kırptı yengeme' demesiyle babamın elini tuttum. Elim Dilan'ın elinin üstündeydi. O an kalbim yeni atıyor, yeni yanıt veriyor gibiydi. 'Şşşt. Sakin ol, bu eller artık hep senin, alışman gerekecek, bu kadar çok hızlı olma, yoksa söker atarım seni.'
Dış sesim ikinci yüzünün sesiyle ürküttü beni.Kader ellerimizi birleştirdiği gibi kalplerimizide birleştirecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN'li VYK_2016 WATTYS2016 VYM_2016
General FictionNeyin cezası bu bilmiyorum ama bu yoğum bakımdan sağ çıkması için elimden geldiğince dua ediyorum. Üzerime atılan bi iftira bütün hayatımı mahvedecek.... "Hep senin yüzünden kocam bu halde" Azad'ın annesi zaten bana patlamak için gün ararken bu baha...