1.BÖLÜM

433 43 14
                                    

İçimdekileri sorma
azizim;
Ben onları Allah'a emanet ettim.

-Ablaaa kalk artık istersen. Bak geç kalacaksın benden söylemesi.
Ah, şu ses...
Bu her sabah kardeşimin beni uyandırma stiliydi. O yüzden sakin bir şekilde gözlerimi bile açmadan yan tarafa döndüm. Gözlerim açılmak istemiyorsa ne yapabilirim ki.

-Abla kime diyorum ben. Ya kalkarsın yada seni uyandırma görevini anneme devrederim.

Ne annem mi? Bir an annemin kulağımın dibinde Cemileeee diye bağırması geldi. Düşünmemle tüylerimin diken diken olması bir oldu.

Annemin bağırması beynimdeki hücrelerin %50 ölmesi %25 felç kalması diger %25 ise leyla misali gezmesine neden olurdu hiç şüphesiz. Bu kararı tıp camiası ile birlikte aldık :)

Annemin parkede çıkardığı sesleri duyunca, o kabus düşüncelerimden hemencicik sıyrılıp gözlerimi açtım, ve hızlıca ranzadan doğruldum. Annemin gelmesini beklerken içeri ne ara kalkıp giyindiği belli olmayan kardeşim;yüzünde biraz kızgın biraz da güreşi kazanmış pehlivan duruşu ile içeri girdi.
-Abla saat kaç haberin var mı?
-Sana...
-Tabikide yok nerden olsun ki. Sadece 20 dakikan var ve işin kötü tarafına bak ki sen 15 dakikanı zaten lavaboda harcıyorsun.
Önemli bir şey diyecekmiş gibi gözlerini kıstıp eğildi :
-Sana bir sır veriyim mi ? Yetişemeyeceksin .

Daha gözlerimden alev bile çıkaramadan uyuz ve gıcık kardeşim kocaman bir gülümseme ile (kesinlikle samimi değil ) arkasını dönüp çıktı.

Of yaa bir kerede laf sokmasa çatlardı zaten. Hem ne yapabilirim ki ihtiyacını gider diş fırçala abdest al derken zaman hızlıca geçiyordu. Ama altını çiziyorum sadece 10 dakikamı lavaboda harcıyorum 15 değil.

Bu sefer sıra bende Betül göreceksin.
Gözlerimi kısıp ellerimi yumruk yaptım.
-Yetişecegim.

Hızlıca ranzadan atladım. Saat 07:10 , 07:30 da servis geliyordu. Yani uyuz kardeşimin dediği gibi yalnızca 20 dakikam vardı. Hayır 19 dakika... Nasıl yetişecegim ben yaa .

Hemen lavaboya girip dişlerimi bir güzel fırçaladım. Özenle diş fırçamı yerine yerleştirdim. Kafamı kaldırıp aynada kendime baktığımda ODA NE!
demeyeceğim çünkü bu her zaman ki halimdi. Kısaca şöyle açıklayım: Kıvırcık saçlarım daha doğrusu ekstra kıvırcık saçlarım elektirik çarpmış gibi havada dans ediyordu. Ela- kehribar rengi gözlerim rengi görünmeyecek derecede şişmişti.

Ve ben birkez daha emin oldum kesinlikle güzel değildim. Gözlerimin şişi indiğinde en fazla şirin olabilirdim. Evet evet şirin. Annemin bağırması ile o nacizane düşüncelerimden sıyrılıp abdest almak için musluğu hızlıca açtım. Hiç düşünmeden ellerimi suyun altına soktuğumda günün ilk hatasını yaptığımı fark ettim.
-Of çok soğuk.
Annemi ve geç kalacağımı düşününce mecburen devam ettim. Soğuk su ile abdest almak Antartikada bir tur atıp gelmekten farksızdı. Havluyu kapıp hızlıca lavabodan çıktım. Ve saaaaat 07:19. Biran çöktüğümü hissettim. Cidden sadece bir dakika önce mi çıkabilmiştim. Ahh hayır pes edemezdim. Hemen motive olup pozitif düşünmeye çalıştım. Yetişecektim. Yani yetişebilirdim herhalde.

Odaya girip formamı dolaptan çıkardım. Güzel ütüsü fazla bozulmamış .

Lacivert iki pileli etek burda, gri üstüm burda bir dakika eşarp eşarbım yok. Bir kerede kaybolma ya kaybolma. Elimde olan formamı giyip eşarbımı sonra aramaya karar verdim.

Hızlı olmam gerektiğini bildiğim için 1 dakika içerisinde formamı giyip aynanın karşısına geçtim. Bonemi başıma geçirip saçlarımı içeride dağıtmaya başladım. Babam hep şaşırmıştır. Beline kadar uzanan ekstra kıvırcık saçlarımı bir bonenin altında toplaya bilmeme. Eee ne yapacaksın zamanla alışıyor insan. İlk zamanlar benide zorlasada artık kabullenmiştim.

Bonemi de bağladığımda geriye bir tek eşarbım kalmıştı ama o da ortalıklarda görünmüyordu. Ve ben bir deli cesareti ile anneme sormaya karar verdim. Son derece sakin ve sevecen bir sesle:
-Anneciğim eşarbımı gördün mü?
Benim sakin ve sevecen sesimin aksine kızgın ve hiçte sevecen olmayan bir sesle (buna hiç şaşırmadım)
- Sen büyüyeceksinde bende göreceğim. Birgün eşarbım kaybolur birgün çorabın. Sana söylemekten dilinde tüy bitti, formanın nereye koyuyorsan eşarbınıda oraya koy diye. Gel buraya mutfakta sandalyenin üstünde.

Bir an emin olamasamda başa gelen çekilir sözünü kabul ederek mutfağa doğru ilerledim. Gerçektende sandalyenin üstündeydi. Hızlıca eşarbı sandalyenin üstünden aldım ve aynı hızla mutfağı terk ettim. Ne olur ne olmaz anne gazabı diye birşey vardı sonuçta...

Son 5 dakika kahvaltı yapıp servise yetişme telaşı içinde geçti. Merdivenlerden inerken 1 yerine 3 indiğimide es geçemeyeceğim.

Her zamanki klasik tabloydu işte... Ben alıştım Betül alıştı ama annem alışamamıştı... Yine kızgın gözlerle arkamızdan dua ederek balkondan uğurluyordu bizi...

Bu arada ben Feyza , Feyza Karhin . İmam Hatip Son sınıf öğrencisiyim. Annemin Cemile dediğine bakmayın, sevgili Anneciğim bana kızınca ismimi unutup babannemin ismi olan Cemileeee diye bağırır. Nasıl bir beceriyse artık kadına kendi koyduğu ismi bile unutturuyordum.

Ama tüm samimiyetimle söylüyorum ben onu kızdıracak birşey yapmıyorum sadece annem çabuk sinirlenen bir insandı o kadar.

Ama hiç bir zaman dediklerine kızmadım gönül koymadım. Çünkü o hep benim yanımdaydı. Eski Feyza'ya veda ettiğim zamanlarda bile...
Fedakâr bir anneydi vesselam.

Ona karşılık ben ise bir yandan eski düzenimi kurmaya çalışırken, diğer yandan sessiz sakin hayatımın bozulmaması için elimden geleni yapıyordum. Ama nerden bile bilirdim ki karmaşa ve oyunun aslında yeni başladığını. Bu sessiz hayatımın uzun sürmeyeceğini...

♡♡♡♡♡
Evett ilk hikayem ile karşınızdayım ve tüm samimiyetimle söylüyorum yorumlarınız gerçekten benim için çoook önemli . Eğer umut yok diyorsanız en başından bileyim . Bütün eleştirilere açığım. Şimdilik Allah'a emanet olun. 😄😃

Kırık Serçem (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin