12. BÖLÜM

110 21 15
                                    

Hayattan hiçbir zaman temiz bir sayfa bekleme. Çünkü ikinci sayfa bile birincinin izlerini taşır.

Camide namaz kıldırana ne denir?
İstemsizce gülümsedim. 4 haneli boşluğa ''İmam'' yazıp bulmacadaki diğer soruya geçtim.
-Feyza kızım bi mutfağa geliver.
Bir kesici alet:
Beş harfli boşluğa bakıp ister istemez elim çebimdeki metale gitti.
-Feyza kime diyorum kızım.

Elimle işlemeli ve özenle yazılmış yazıyı dokundum.
Neco...
Büyük ihtimalle Necmi'nin kısaltılmış haliydi.

-Feyzaa.
Bana doğru sinirli bir yüz ifadesiyle gelen annemi görünce cebimden elimi hızlıca çektim.
-Kızım deminden beri sana sesleniyorum. Niye ses vermiyorsun?
-Duymadım. Bulmayacaya dalmışım.
Göz ucuyla bulmacaya bakıp sabır çeker gibi bir ses çıkardı.
-Bıktım senin bulmaca takıntından. Kızım kitap oku ya da ders çalış. Bulmaca sesin ne işine yarıyacak.

Şimdi anneme kitap okumaktan nefret ediyorum hala anlamadın mı desem, bak kardeşin ne güzel okuyor diyip beni yine deli edecekti, en iyisi ona uymamaktı.
-Tamam bırakıyorum. Sen ne diyecektin.
Annem şaşkınlıkla bana bakıp, önümde bir yudum dahi almadığım çayı göstererek;
-Hayret nasıl karşı çıkmadın! Çayınıda içmemişsin.
-Canım hiç istemiyor.
Biraz daha şaşırdı.
-Sende bi haller var ama neyse, şu çöpü aşağı bırakıver diye seslenmiştim.
Kafamı sallayıp mutfaktan çöpü alıp dışarı çıktım.

Genelde çöp işini Betül'e kakalardım, ama biraz temiz havaya ihtiyacım vardı.
Çöpü diğerlerinin yanına koyarak evin önünde ki banka oturdum.

Cebimde ki ne çakı ne bıçağa benzer işlemeli özel yapılmış metali yavaşça çıkarttım. O akşam Necmi'nin elinde olup düşürdüğü bıçaktı. Dikdörtgen biçiminde ki bıçak iki yana açılıyordu. Bir parçanın içinde farklı işlere yaradığı belli olan bir kaç santim uzunluğunda aletler vardı. İki kanadı birleştirdiğinde dikdörtgen halinde bir bütün oluyordu.

Daha fazla kafayı yememek için metali yeniden cebime koydum.
Bir tarafım olanların merak etse de diğer tarafım, bu senin meselen değil karışma diyordu.

Oturduğum yerden kalkıp eve doğru ilerledim. En iyisi zamana bırakmaktı. Eninde sonunda Yusuf birşeyleri belli edecekti.
Umarım o zaman çabuk gelirdi.

&&&
Yusuf Emre...

-Vay vay Kara sahalara dönmüş bakıyorumda...

Duyduğum sesle gülümsedim. Aynı alaylı tonla,
-Sana da iyi geceler Merve. Karşılamanı beğenmedim, hiç cana yakın değil.
Sonra boğazıma dayalı bıçağı elinden alıp kenara bıraktım, ileride bulunan koltukladan birine oturarak gözlerimi Merve'ye diktim.

Oda benim bu hareketime daha fazla dayanamayıp karşımdaki koltuğa oturdu.
-Seni buraya getiren ne Kara!
Merve diplomasiden anlayan bir kızdı. Kendi çıkarları için yapmayacağı şey yoktu.
-Hadi oyunu bırakalım. Benim buraya neden geldiğimi zaten biliyorsun.

Yüzünde ki alaycı ifade silindi. Ellerini havaya kaldırıp;
-Yoksa o sessiz ve sakin hayatından sıkıldın mı?
Hiç değişmemişti, yine ukala ve şımarık tavırlar. Bu kıza güvenmek kumar oynamaktan farksızdı.
-Tam tersine o sesiz ve sakin hayatımı korumak için geldim. Lafı uzatmıyacam Merve, bana Kaptan'ın yerini söyle gidip onunla konuşayım.
İlk başta şaşırsada tiz kahkahası boş solanda yankılandı.
-Kaptan ile konuşmak mı? Sen ona ihanet ettin Kara!! Bütün çeteyi çökerttin. Tüm yerlerimizi polise ihbar ettin. Senin yüzünden çetenin neredeyse tamamı yakalandı ve az daha Kaptan da yakalanıyordu. Bence onun seni bulmasından kork. Çünkü o bunun hesabını er geç soracak.

Kırık Serçem (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin