10. BÖLÜM

121 26 10
                                    

ishp_love 'e huzurlarınızda tüm destekleri için teşekkür ediyorum. 😊

Dibe vurduğunu sanıp sonradan bir dip daha olduğunu keşfede biliyor insan.

15 dk önce
Neredeyse iki gündür uyumuyordum. Kapandı kapanacak gözlerimi ovuşturdum.

-Feyzagil yoldalarmış , geliyorlar.
Elimi indirip Mert Efe'ye baktım. Feyzagil niye buraya geliyorlardı ki. O da boş bakan gözlerimden anlamış olacak ki;
-Annem ve Esma teyzem birini ziyarete gitmiş. Onlarda evde tek kalamayacakları için buraya geliyorlar.

Feyza... En son konuşmamız geldi aklıma. Hala anlam veremiyordum nasıl olmuştuda birşeylerin ters gittiğini hemen anlamıştı. Tamam birkaç kritik konuşmayı duymuştu ama...

-Ne düşünüyorsun Yusuf
-Feyza'yı.. Yani hala anlamıyorum nasıl olduda birşeylerin ters gittiğini hemen anladı. Parçaları biz bile birleştirmekte zorlanırker...
Nefesimi sıkıntıyla dışarı verdim.
Yaptığımız onca şey kapandı derken yeniden açıldı, Mehmet yanlış dosyalar getirdi, oda yetmezmiş gibi bir de az kalsın Feyza her şeyi öğrenecekti. Bu şanssızlık silsilesiyle ölmessek iyi.

-Sence Feyza ikna oldu mu?
Feyza'nın kızarmış yüzü aklıma gelince gülümsedim.
-En iyi yalan içinde azda olsa doğru bulunan yalandır. Emin ol inandı.
-İyi bari en azından bir tane dertten kurtulduk. Bu arada telefonumun şarjı bitmiş onu bi şarja takıver.

Sonra oturduğu yerden kalkıp kapıya yöneldi.
-Hayırdır nereye?
-Ablamın bir kaç eşyası diğer eve gidecekmiş onları götüreceğim.
-Yardım?
Elini önemsizce salladı.
-Ne gerek var. Sen zaten ayakta uyuyorsun. Biraz dinlen, bende hemen koyup gelirim.

Evet biraz uyumak hiç fena olmazdı. Mert Efe gidince telefonu şarja takıp yatağa uzandım. Gözlerimi kapatalı daha beş dakika olmamıştı ki telefonun bildirim sesiyle yeniden açtım. Off... Yatağın yanında duran telefonu elime alıp  gelen mesajın üstüne bastım.

Eski dostum sizi ne kadar aradım bilemessin. İnsan numarasını değiştirir de haber vermez mi? İkimizide çok özledik. Bak sana konum atıyorum, oraya muhakkak gel.  Ha bu arada unutmadan; bence biraz acele et. Kardeşin ve Feyza şimdiden çok sıkıldılar.             
                                             Necmi!

İnanmayan gözlerle mesaja baktım. Biz bulmuşlardır. Ama nasıl, buna imkan yoktu! Emin olmak için gelen mesaSatı birkaç kere daha okudum. Bu sefer dibe ciddi anlamda vurmuştuk.
Peki ya Feyzagil...

Ceketimi alıp evden koşarak çıktığımda tek düşündüğüm zor bir gece olacağıydı.

&&&
Ferihan yanımdan hızlıca kalktı.
-Abi...
Ferihan ile aynı hayali görmüyorsak bu Yusuf Emre'ydi. Ama dur... Peki Mert Efe o yok muydu?  Gelseydi muhakkak onunda sesini duyardım. Az önce içimi kaplayan rahatlama yerini yeniden endişeye bıraktı.

-Ooo kimleri görüyorum bak sen! Bu gelen kara değil mi?
-O kadar davet etmişsin gelmemek ayıp olurdu.

Neler diyordu bunlar. Olanları anlamak için gözlerimi açtım. Bulanıklık ilkine göre daha azdı. Eğer sakin olursam sorun kalmazdı.

Yine o alayla karışık yılan tıslamasına benzer sesi duydum.
-Bak tam zamanında geldin. Bende kızlarla sohbet ediyordum.

-Merak etme  elbet onunda hesabını vereceksin. Ama önce kardeşim ve Feyza ile ilgilenmem lazım. Kusura bakma biraz bekleteceğim seni.

Ses tonu şimdiye kadar hiç duymadığım kadar tehdit ediciydi. Sanki bu sözleri söyleyen Yusuf değildi.

Bize doğru geldiğini görünce duvardan destek alarak ayağa kalktım. Gözlerimi birkaç kez açıp kapattım. Korkacak birşey yok Feyza. Yusuf Emre burda. Geldi... Sen yüreğini ferah tut.

-Abi neler oluyor?  Bu adam bizi koval...
-Sakin ol. Merak etme kötü bir şey yok. Eve gidince anlatırım.

Yanımıza gelen  Yusuf bir taraftan kardeşini sakinleştirirken bir taraftan da yürümemiz için bize destek oluyordu. Ferihan'nı sakinleştirince bana döndü;
-Feyza? Sen iyi misin? Size birşey yapmadı değil mi?
-İyiyim çok şükür. Bi sorun yok. Sadece burdan çıkıp eve gitmek istiyorum.

Küçük bir çocuktan farksız olduğumu biliyordum ama bu korku ve gerilim sahnesini kaldıracak bir kalbim ne yazık ki yoktu.
-Merak etme, şimdik eve gidiyoruz zaten.
Sesinde ki sıcaklıkla ister istemez rahatladım. Hatta midemde birkaç kelebek de uçtu sanki. 

Yüzümde bulunduğuna inandığım o salakça sırıtış yılan tıslamasına benzer sesle koyboldu.
-Ahh... Ne kadar güzel bir tablo! Söylesene kara yoksa bizi bu yüzden mi terk ettin?

Genelde ilk tanışdığım insanlar hakkında kötü düşünceye sahip olmamaya çalışırdım. Ama bu adam nefret edilmeyecek gibi değildi.

Necmi Yusuf 'dan bir cevap beklesede , sanki söylenenler ona söylenmiyormuş gibi yürümeye devam etti.

Ben ise ileri ki karaltıya yaklaştıkça ister istemez biran durdum. Sokak lambasının ışığından faydalanarak yüzünü inceledim.
Kısa denmeyecek kadar uzun kahverengi saçları, gece bile parlayan yeşil gözlerinin bir kısmını kapatmıştı. Sivri burnun birkaç santim gerisinde bulunan yara izi ve çenesinin hemen altındaki siyah leke yüzünde ilk göze çarpanlardı.
Teninin her santimine işlemiş gibi duran sinsiliğide ise es geçmek olmazdı.

Sanki yavaş yavaş kucağına doğru gidiyormuşuz gibi hissettim.  
Derin bir nefes aldım. Sorun yok... Eve gidiyoruz.

Ama kendimi kandırdığım gibi olmadı; yanından geçtiğimiz anda Necmi Yusuf'un kolunu tutup kendine doğru çekti. Ve biz daha ne olduğunu anlamadan Yusuf'da kafasını adeta Necmi'nin kafasına geçirdi.
Ve sonrası şimdiye kadar hiç görmediğim bir kavgaya dönüştü.

Kavgada avantajlı taraf iri cüssesiyle Necmi gibi görünsede Yusuf'un hızlı olması sonucunda  yerde yatan Necmi oldu.

Ferihan inanmayan gözlerle olanları izlerken ben ise tüm dikkatimi yerde yatan Necmi'ye vermiştim.
Yusuf'un yanımıza gelip, gitmemiz için adete bizi sürüklerken Necmi'nin yerden hızlıca kalkıp Yusuf'a doğru koştuğunu görmem ise bu sayede olmuştu.

-YUSUFF DİKKAAT EET!
Necmi kolunu Yusuf'un karnına gelecek şekilde savurdu. Benim bağırmamla son anda kolunu tutan Yusuf, dizini sert bir şekilde Necmi'nin dirseğine vurdu.
Aynı anda tiz bir çığlık ve yere düşen demirin sesi duyuldu.

Gözlerimi yerde duran demire odaklandım. Yaptığım şeyin doğru olduğundan emin olmasamda yerdeki nesneyi alıp elbisemin cebine koydum. Ve endişeyle Yusuf Emre'ye baktım.

-Yeter Necmi! Bu iş burda bu şekilde halledilmez! Yoksa bu gidişle sen zararlı çıkacaksın!
Kolunu tutan Necmi kısa ve soğuk bir bakış atarak hızlıca  yürümeye başladı. Giderken de yılan gibi tıslayarak tehdit etmeyide unutmadı;
-Bize ihanetin bedelini elbet ödeyeceksiniz! Kaptan geri döndü, bunu yanınıza bırakmayacak! Duydun mu kara? Bırakmayacak!

&&&
Selamün aleyküm gençler! Bu bölümde birkaç ip ucu verdim. Sizce ortada dönen olay ne? Yusuf Emre'nin sakladığı sır ne olabilir? Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Allaha emanet olun. 😀😊

Kırık Serçem (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin