9. BÖLÜM

118 29 6
                                    

Hayat bazen ;
Otobüsün sol camından etrafı izlerken
Sağ camından kaçırdıklarımızdan ibarettir.

Sabah namazı için kurduğum alarmın sesiyle uyandım. Zorda olsa abdest almak için lavaboya geçtim. Abdestimi alıp çıktığımda hala uyanmamış olan Ferihan'ı uyandırmak için yatağa yanaştım ve hafifçe sarstım. Sabah namazı vaktinin geldiğini söyleyip kaldırdım.

Mert Efegil buraya taşıdıkları bir hafta sonra Ferihan yeniden Amerika'ya dönmüştü. Yeniden Türkiye'ye gelmesinin sebebi ise amcamın iki hafta sonra olacak düğünüydü.

Namazımı kıldıktan sonra yatağıma geçerek oturdum, sırtımı yatağın başına dayadım. Genelde sabah namazından sonra okul saatine kadar uyurdum ama bu aralar yatakta dönüp durmaktan başka birşey yapmıyordum. Nefesimi yavaşça dışarı verdim.

Off... herşey Yusuf Emre 'nin yüzündendi. Geçen ki olayı ne zaman hatırlasam sinirden ağlayasım geliyordu. Saçmalamaktan başka birşey yapmamıştım. Durduk yere rezil olmuştum.

Ama bu olaylara karşın yinede Yusuf benimle dalga geçmeyi bırakın yanıma bile gelip tek kelime dahi etmemişti. Ama Koyu kahverengi gözleri hep üstümdeydi.

-Niye uyumuyorsun Feyza? Sabah okula gideceksin.
Kafamı kaldırıp Ferihan'a gülümsedim ve yanıma oturması için yatağı işaret ettim.

-Ben gidince evde tek başına sıkılmayacak mısın? İstersen gitmeyim. Beraber birşeyler yaparız.

-Hayır olur mu öyle şey. Derslerinden filan geri kalırsın.

Sessizce kıkırdadım. Ferihan tam bir Esma Sultan dı.
-Yarın okulda büyük bir seminer var. Hocaların yarısı seminere davetli. Gitmesemde olurdu ama dersten sonra akşam rolyef kursum var. Yaptığım tabloyu teslim etmem gerekiyor. Ama dur... Aklıma bir fikir geldi.

Yaramazlık yapan çocuklar gibi gülümsedim.
-Sende benimle birlikte okula gelsene.

Elini kaldırıp hayır manasında salladı.
-Saçmalama Feyza. Sen git ben sıkılmam. Hem kendini söyledin kursum var diye.

-Hocalar olmayacak. Kursum zaten geç bitiyor karanlıkta tek başımada dönmemiş olurum. Bana eş olursun fena mı ?
Ferihan emin değilmiş gibi baktı. İkna etmek için samimi bir şekilde gülümsedim.
-Bir sorun olmaz mı ?
-Yok canım ne sorun olacak. Güven bana.
Kafasını tamam manasında salladı.
-Peki tamam sen nasıl istersen öyle olsun.

Sabah her zaman ki koşuşturmanın ardından okula geldiğimizde ilk işim hangi derslerin dolu olduğunu öğrenmek oldu. Sabah bir ve ikinci dersler öğleden sonra ise sadece altıncı dersin hocaları vardı. İşte bu harika bir haberdi.

Ferihan'nı çay hanede oturan teyzelerin yanına bırakarak sınıfa çıktım. İkinci dersin sonunda ise çay haneden Ferihan'nı alarak sınıfa geri döndüm.

Sınıfa girip en arka sıraya oturduk. Sınıfta bulunan kızlar kendi aralarında sohbete dalmış erkekler ise her zaman ki gibi dışarı futbol oynamaya çıkmışlardı. Bizde öğlen arasına kadar sürecek olan o sıcacık sohbete başladık.

***
-Feyza bu tabloyu ne zamandan beri noktalıyorsun?
-Bilmem bir ay olmuştur her halde. Ama bugün kalan yeride noktalayıp hocaya teslim edeceğim. Sen sergiyi gez dolaş bende kalan yeri bitiriyim ondan sonra gideriz.

Elindeki tabloyu masanın üstüne bırakan Ferihan hayran gözlerle bir ay sonra açılacak olan sergiyi gezmeye başladı. Bende kalan yeri noktalamak için işe koyuldum.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum Ferihan'nın uyarısı ile kafamı kaldırdım. Uyuşan boynumu ovaladım.

-Saat çok geç oldu. Gitsek mi artık. Merak ederler.

Kırık Serçem (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin